Hükümetteki diğerler değişiklikler (şimdilik) beni ilgilendirmiyor.
Ama Milli Eğitim Bakanı olan Nabi Avcı'ya kayıtsız kalamam.
1980'li yıllarda Kenan Evren Cuntası, bildiğimiz türden siyasete son verince, yeni alanlara yöneliş olmuş; feminizm, çevrecilik, dilbilim gibi konular tartışılmaya başlanmıştı.
İşte solcularla İslamcılar o ortamda tanıştı. Panellerde hem konuşmacı, hem de dinleyici olarak bir araya geldiler. 1983'te parti siyaseti tekrar başladıktan sonra da keskin bir kopuş olmadı.
Kafayı laikliğe gömmemiş solcuların, İslami çizgideki yazarlar içinde okunur buldukları arasında Nabi Avcı ön sıradaydı.
Siyaset bilimi ve iletişim çalışmış olan
Nabi Avcı'nın Bombacı Permenides ve Enformatik Cehalet başlıklı kitapları ilgi çekmişti.
Nabi Avcı'yı asıl sevdiren ise mizaha yatkınlığıydı. 1980'lerde yayınlanan (eski) Zaman gazetesinde Molla Kasım adıyla mizahi yazılar kaleme alıyordu.
İslami-muhafazakâr kesimde mizah zayıftır (en azından 'yayıncılık' olarak.) Hele hele kendisiyle ve cemaatle maytap geçenler pek azdır.
İşte Nabi Avcı'da bu özellik vardı: Sadece siyasi-ideolojik rakiplerini değil, kendisini ve mahallesini de tiye alabiliyordu.
İnanışa göre Yunus Emre'nin şeriata aykırı şiirlerini elemeye oturan...
Kimini yakıp, kimini nehre attıktan sonra, bir şiirde kendi adını görünce titreyip vazgeçen biridir Molla Kasım.
Müstear isim olarak onu seçmek bile Avcı'daki ironik bakışı göstermiyor mu?
İşte ironik bakışlı bu profesör, ironinin i'sine dahi tahammül gösterilmeyen bir koltukta oturacak artık. Allah kolaylık versin.