Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Fenerbahçe böyle mi yönetilecek?

Alex hakkında ilk yazım, 20 Temmuz 2004 günü yayınlanmış. Fenerbahçe'ye transfer olduğunu öğrenince, sabaha karşı dörtte yayınlanan Brezilya-Meksika maçını izlemiştim.
Aslında maçta değil, Alex'teydi gözlerim. 90 dakika boyunca ona bakmıştım: Neyi, nasıl yapıyordu? Sonra da bazı oyuncularla şöyle karşılaştırmışım:
Ortega'dan ve Felipe'den farkı: "İlla da önce bir iki çalım atayım sonra pas veririm" sevdasında değil. Gerekince ya da zorda kalınca çalım atıyor.
Hagi'den farkı: Takım 'efendisi' olacak bir karaktere sahip olduğunu sanmıyorum. Hırslı değil.
Sergen'den farkı: Nazlı, hantal, kilolu değil. Çok daha dinamik ve hareketli...
Ve Alex, Türkiye'ye geldi. Şahane paslar verdi. Seyirciye ayağa kaldıran, "olmaz böyle şey dedirten" goller attı. Bazı maçları adeta tek başına kazanıyordu. İstatistikleri süperdi: 344 maçta 172 gol, 139 gol pası.

Alex'in siyasetçi yüzü

Yıllar geçerken doğanın acımasız yasaları işliyor, Eylül 1977 doğumlu Alex'in performansı düşüyordu. Yine de olağanüstü futbol zekâsı onu kurtarıyordu.
2010-2011 sezonunda takımın başına Aykut Kocaman'ın getirilmesiyle şartlar iyice değişmişti. Takımı farklı biçimde oynatmak isteyen Hoca, ondan daha fazla katkı bekliyor, Alex ise direniyordu.
Başkan Aziz Yıldırım'ın müdahalesiyle gerginlik engellendi. Daha sonraları Başkan Yıldırım cezaevine girdi; sorunlar buzluğa kaldırıldı.
Başkan'ın dönüşüyle birlikte Hoca-Alex çekişmesi tekrar nüksetti.
Sıkça rastlanan bir olaydır: Yaşlanan futbolcu fırıldak çevirmeye başlar. Alex de farklı değilmiş.
Kendisini seven taraftarları, Twitter mesajları aracılığıyla Aykut Kocaman'a karşı kışkırttı, maçlarda protesto edilmesini sağladı.
Sekiz yıldır çıktığı basın toplantılarında hep Portekizce konuşan Alex'in... Aslında taraftara hitap edecek kadar Türkçe bildiğine de şahit olduk.

Kocaman cesaretsizlik

Alex taraftar karşısında mağduru oynarken, Aykut Kocaman, hata üstüne hata yapıyordu.
Alex konusunda: Futbolcu psikolojisinden anlayanların dediği gibi, "Yıldız futbolcu kulübede oturmaz... Ya oynatacaksın, ya takıma hiç almayacaksın... Aksi halde fitne çıkarır...
" Hoca olarak: Cesur değildi. Yarım gol atarak şampiyonluğu G.Saray'ın elinden kapamamıştı; hem de Kadıköy'de! Şampiyonlar Ligi'nden elenmesi yetmiyormuş gibi elindeki kadroya bir ahenk verememişti.
Velhasıl: Alex meselesi Başkan Yıldırım ve Aykut Kocaman tarafından çok kötü yönetildi. Ancak ameliyat doğruydu: Kangren olmuş kısım mecburen kesip atıldı.
Ama şu da var: Taraftar dediğimiz milyon gözlü organizma, 35'indeki Alex'in eski Alex olmadığını görmüyor mu? Elbette görüyor.
Ama işte eline fırsat geçti: Alex üzerinden, şike-teşvikten ceza alan Başkan Yıldırım'a ve yetersiz bulduğu Kocaman'a yükleniyor.
Otobüs tekmelemeleri filan demiyorum elbette ama işin esasında taraftarın tepkisi haklı: Koca Fenerbahçe böyle mi yönetilecek yani?
Not: Mönchengladbach maçının skoru, fikrimi değiştirmez. Alex gitti. Aziz de gitmeli. Aykut'un durumuna ise yeni yönetim karar verir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA