Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Barbarlar olmadan ne yapacağız?

Siyaset birileriyle birlikte, birilerine karşı yapılır. Karşı taraf, rakip, hasım olmadan siyaset de yapılamaz... Kavafis'in ünlü şiiri Barbarları Beklerken'de dediği gibi: "Peki, biz ne yapacağız şimdi barbarlar olmadan? / Bir çeşit çözümdü onlar sorunlarımıza..." Hatırlarsınız: AK Parti'nin, 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde yüzde 50'yi yakalayan başarısının ardından... Temmuz sonunda, GK Başkanı ile kuvvet komutanları hep birlikte emekliliklerini istemişti.Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan, TSK'den gelen bu hamleyi de savuşturdular: Seçilmişlerle uyumlu çalışacağının sinyallerini veren Org. Necdet Özel, genelkurmay başkanlığına atandı.
Çevremdekiler bilir, o dönemden itibaren bir konuyu tartışmaya açtım: "Yeni rakip kim?"
Bu soru bana farklı grupların aynı konuya kafa yorduğunu gösterdi. Meseleyi ortaya attığımda, birçok kişi "Aa, biz de geçenlerde arkadaşlarla bunu konuşuyorduk" dedi.

Yok olmadı, ertelendi

Uzun yıllar boyunca hasım "Bu ülkenin sahibi benim" iddiasındaki TSK ve elbette onun müttefikleriydi...
Peki ya şimdi? Başbakan Erdoğan'ın liderliğinde ittifak yapan çeşitli kesimlerin, ortaklaşa yükleneceği yeni hasım kim olacaktı? Yeni dönemin temel sorusu buydu.
Ancak gündemi belirleyen sıcak olaylar, bu soruyu zihinlerden uzaklaştırdı: Şike soruşturması, Ergenekon ve Balyoz davaları, cezaevindeki milletvekilleri, KCK tutuklamaları, MİT gerilimi, Güneydoğu'da devam eden savaş, Suriye krizi, 28 Şubat soruşturması, vs, vs.

TSK ittifaka girince

Eski hasmın ortadan kaybolması, müttefiklerde odak kaymasına yol açtı: "Tamam, Başbakan Erdoğan'ın ardında saf tutalım da... Kime karşı, hangi amaçla..." diye düşünmeye başladılar. Bu soruyu bilinçli olarak kendilerine sormasalar da, hissettiler.
(Not: Dikkat buyurun, siyasi- ideolojik bir durumdan söz ediyorum. Yoksa asıl amacı cüzdanı doldurmak olanlar, zaten böyle kaygılar duymuyor.)
Bu bağlamda en önemli olay Uludere faciasıydı... Eski dönemde olsa, orduya yüklenerek hatayı yapanların ortaya çıkarılmasını talep edecek olan Başbakan, TSK'yi kanatları altına aldı.
TSK tarafından en fazla 15 gün içinde (aslında bir, iki saatte) belirlenecek olan sorumlular, adeta bir sis perdesinin ardında kayboluverdiler...
Mesele komisyona ve yargıya havale edildi. Aylar geçti; kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapılmadı.

Akıl var, mantık var
Wall Street Journal
gazetesinin bu konudaki haberi, birçok kesimin Uludere'yi unutmadığını ortaya koydu. Yeniden hararetli bir tartışma başladı.
Başbakanın sert çıkışları, bazılarının "susalım, eleştirmeyelim, ikilik çıkarmayalım" demesine yol açtı ama vicdanları tatmin etmedi.
Ardından, "Her kürtaj, bir Uludere'dir" söylemi geldi. AK Parti'yi destekleyen muhafazakâr kesimler kürtaja karşıydı... Bunu Başbakanın ağzından duydukları için memnun olmuşlardı...
Ama akıl-mantık vardı: 34 sivilin, korkunç bir hata sonucu, savaş uçaklarıyla imha edilmesiyle... İstenmeyen bir gebeliğe son verme arasında nasıl bir ilişki olabilirdi ki?
Hasım olmadan siyaset yapılamaz, dedik. Yoksa yenisini bulmak gerekir. Ama yeni hasmın, eski koalisyonda değişikliklere yol açacağını da unutmayalım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA