Hatırlıyorum: Şike Davası'nda F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın bir nevi siyasi savunma yapacağını öğrendiğimde şaşırmıştım.
Çünkü siyasi savunma, rejimin "suç" saydığı eylemi yaptığını kabul etmek ama aynı anda "Ben sizin rejiminizi tanımıyorum; amacım zaten onu yıkmak" demektir.
Tabii Aziz Yıldırım ve avukatları ise bu kadarını yapmadı. Şöyle bir strateji izlediler: "Rejimi tanımıyoruz" demek yerine, "Biz temiziz, asıl kirliler, bizi suçlayanlardır" diyerek karşı atağa geçtiler.
Delilleri çürütmeye harcadıkları enerjinin daha fazlasını... Emniyet ve Savcılık tarafından, hangi maksatla, hangi art niyetle suçlandıklarını deşifre etmeye harcadılar:
"Fenerbahçe, Atatürkçü bir kulüptü. Emniyet'i ve Yargı'yı ele geçiren Gülen Cemaati, şimdi de gözünü F.Bahçe'ye dikmiş, onu kontrolü altına almaya çalışıyordu."
Atatürkçü Boğa
Kulübün, Kadıköy ilçesinde olması... Kadıköylülerin belediye başkanlığında yüzde 68 oranında CHP'ye oy vermesi... Dolayısıyla Bağdat Caddesi ve çevresinde çok sayıda paralı, Atatürkçü ve fanatik Fenerlinin bulunması... Siyasi savunmanın ardındaki kamuoyu desteğini güçlendiriyor ve kulüp adeta bir siyasi aktör haline geliyordu.
İşin ilginç tarafı, Aziz Yıldırım cephesi var gücüyle yüklenirken, Cemaat'ten tatmin edici bir açıklama çıkmıyordu.
Ne bileyim faraza önemli bir sima çıkıp, "Benim için Hocaefendi'den sonra Fenerbahçe gelir" filan demedi. Ya da tersine, "Fener ile işimiz olmaz, biz Cimbom'u severiz" de denmedi.
Bu arada dava devam ediyor, partizanlaşmış Fenerliler, adliye çevresinde polisle kavgaya tutuşuyordu. Mesela polis gösteri yapanları copladığında, bunun medyadaki ifadesi "Fethullahçı polis, Fenerlileri dövdü" şeklinde oluyordu.
Gaz bombası leblebi değildir
Şampiyonluk yarışı ve köklü Fenerbahçe-Galatasaray çekişmesinin ötesinde... Maçın arka planında bir de yukarıda anlatmaya çalıştığım gerilim vardı.
Kesinlikle holigan veya fanatik olmayan... Yaşları 40'ı geçmiş... Kimi maça çocuğuyla gitmiş has Fenerlilerle ayrı ayrı konuştum...
Tamamı polisin hatalı olduğunu, olayları yönetemediğini... Karşısında üzgün ve sinirli taraftarlar değil de, sanki "düzeni yıkmaya çalışan anarşistler" varmışçasına davrandığını...
Gaz bombalarını gelişigüzel attığını söylediler...
Gazeteci Ergun Babahan, malum mesajı twitter'a işte böyle bir ortamda, dengesini yitirmiş bir ruh haliyle gönderdi. Yanlış mı? Elbette yanlış... Ayıp etti mi? Hem de nasıl!
Nasıl oldu da oldu?
Ancak Babahan'ın, o gün stada nereden geldiğini biliyor musunuz? Cemaat'in bünyesindeki Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın Heybeliada'da düzenlediği, "Medyamızda Gayrimüslim Algısı" başlıklı, kendisinin de konuşmacı olarak katıldığı çalıştaydan...
Fethullah Gülen'in, Türkiye'nin uzun yıllar itilip kakılmış vatandaşlarıyla gerçekleştirdiği dünya ölçeğindeki dönüşümü en iyi bilen ve takdir eden, "laiklik yanlısı" gazetecilerden biridir Ergun Babahan...
Fevkalade yanlış da olsa, öyle bir tepki gösterdiyse... "Acaba sorun nerede" diye sormak gerekir.
Ama şu sıralar Cemaat'te tam tersi bir ruh halinin olduğunu tahmin ediyorum: Bu soruya cevap aramak yerine, "Bizim bu liberal-sol demokrat aydınlarla ne işimiz var; onlara güven olmaz, işte ispatı" deniyordur.
Bugün gelinen noktada... Ne Cemaat, Babahan'ı affeder, ne de yüz binlerce Fenerli, Cemaati... Tam bir kaybet-kaybet durumu...