Bu yazı aslında dün yayınlamalıydı ama salı günü işlerim yoğundu.
Grup Yorumcuların hakkımda yaptıkları açıklamadan geç haberim oldu.
"Grup Yorum Sanat Cephesi" imzalı metin daha baştan sakat: Ben onları değil, Zülfü Livaneli ve Mehmet Bekaroğlu'nu eleştirdim ama cevap Grup Yorum'dan geliyor.
Kaleme aldıkları metin, fikir değil slogan dolu. İşte bir iki örnek:
"Emre Aköz'ün polis ağzıyla yazmış olduğu yazıyı okuduk" demişler. O tarz yazı nasıl yazılıyor, ben bilmiyorum.
Öte yandan Özdemir Sabancı Suikastı'nda, DHKP-C militanlarının, polis şefi Hüseyin Kocadağ'dan yardım gördüğü kanıtlandı.
Kocadağ, üç kişilik ekipten Fehriye Erdal'ı iş merkezine çaycı olarak yerleştiren kişiydi.
Bunları hatırlattım diye "polis ağzıyla yazmış" oldum. İlginç bir yorum doğrusu...
Bir de "halkını sevmek" tabirini bolca kullanıyorlar.
Onlar halkı seviyormuş, ben sevmiyormuşum.
Buna psikolojide "yansıtma" denir.
Kendi arızanı başkasına yüklersin. Yani aslında tam tersi doğru: Bu siyasi hareket, dün de anlattığım gibi, kökten laikçidir.
Özellikle Sünni kesimden hiç hoşlanmazlar.
Halbuki o çok sevdikleri halkın büyük çoğunluğu dindardır.
Hasbelkader Sosyalist Devrim olursa... Yapacakları ilk iş, orta ve büyük burjuvaziyi Stalinci yöntemlerle yok etmek... İkinci işleri ise "halkın" camilerini yıkmak olacaktır. Siyasi teorileri böyle... (Hal böyleyken, seni sevmeyen bir halkı sevmek gerçekten de "cesaret ister".)
Onların amacı proletarya diktatörlüğü kurmak... Bense Türkiye'nin bir demokrasi ve hukuk devleti olmasını istiyorum.
Sanırım hiç ama hiç anlaşmadığımızda anlaşıyoruz.