Az sonra yazacaklarım birçok kişinin hoşuna gitmeyecek. Bu nedenle önceden belirteyim: Osmanlı'yı aşağılayanlardan hoşlanmam. Densizliktir. En azından cehalet göstergesidir. Ben Osmanlı'yı severim. Sebebi çok. Birkaçını sayayım:
Her şeyden önce Osmanlı'nın torunlarıyız.
Geçmişimiz orada... 600 yıl hayatta kalmış bir düzen, göz ardı edilemez.
Osmanlı kültürü güzeldir, hoştur, zariftir. Sadece mutfağı bile başlı başına bir olaydır!
Siyasi, toplumsal, ekonomik, dini yapıları çok ilginçtir. Kendine has özellikleri vardır...
Çalıları temizledik. Gelelim asıl konuya...
Bir 'Yeryüzü Cenneti'
Kemalistler, 1930'lu yılları Altın Çağ (Yeryüzü Cenneti) olarak görür. Bilhassa 1928 ile 1938 arasındaki 10 yılı göklere çıkarırlar.
Sorunlar vardır; bunu kabul ederler... Ancak her şey iyiye gitmektedir. Çünkü Ulu Önder sağdır, onun rehberliğinde zorluklar aşılacaktır.
Kemalistlerdeki bu ütopyacı tavra alışmıştık. Ama son yıllarda TSK'yle birlikte Kemalizm de geriliyor ya... (Aslında aynı şeyler; biri kurumu, diğeri ideolojisi.)
Şimdi de başımıza Osmanlı dönemini Altın Çağ olarak gören muhafazakârlar çıktı. Aynı Kemalistler gibi onların da zihninde bir geçmiş ütopyası var: Müslüman Türklerin ideal düzeni olarak görüyorlar Osmanlı'yı...
Türkiye geliştikçe ve özellikle Ortadoğu bölgesindeki ekonomik ve siyasi etkisi arttıkça... "Yeniden Osmanlı" rüyaları da depreşiyor.
Ancak sokaktaki muhafazakâr çok basit bir gerçeğin farkında değil: Osmanlı bir imparatorluktu... Yani envai çeşit insan vardı ülkede.
Dolayısıyla... Her büyük toplum gibi Osmanlı da... Doğruyla yanlışın, iyiyle kötünün, ahlaklıyla ahlaksızın bir arada yaşadığı bir yerdi.
Bu nedenle de... Osmanlı'ya ilişkin her bir iyi örnek için birer kötü örnek... Her kötü örnek içinse, bir iyi örnek verilebilir...
Kıssadan hisse: Erken cumhuriyet dönemini ayaklarının üstüne oturtmak için ütopyacı Kemalistleri eleştirmek gerekiyordu... Önümüzdeki dönemde de Osmanlı'yı ayaklarının üstüne oturtmak için hayalperest muhafazakârları eleştirmek gerekecek.
Osmanlı Dioraması nedir?
Not: Bu arada Osmanlı'ya ilişkin çok hoş bir etkinlikten söz edeyim. Perşembe akşamı Yıldız Sarayı'nda çok ilginç bir sergi açılacak. Adı biraz tuhaf: "Yaşayan, Savaşan Osmanlı ve Dioramaları."
Diorama... Gerçek ya da hayali bir olayın, maketler, çeşitli malzemeler ve ışık oyunlarıyla canlandırılmasına deniyor.
Başmüzakereci Egemen Bağış'ın himayesinde, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın ev sahipliğinde gerçekleşecek olan sergi... Çuhadaroğlu Holding CEO'su Nejat Çuhadaroğlu'nun çabalarının eseri...
Koleksiyoncu Nejat Bey'in savaş müzesi için biriktirdiği malzemeleri ve maketleri görme imkânına kavuşacağız.
Ben yıllardır, bilhassa İkinci Dünya Savaşı dönemi Alman savaş maketlerine (Tiger tankları, Luftwaffe uçakları, SS subayları) gıptayla bakar, "Hani bunun Osmanlısı" derdim kendi kendime... İşte o gün geldi!