Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın, geçen gün Türkçenin yeni kullanım biçimleri hakkında söylediklerini duydunuz mu? Şöyle demiş gençlere hitap ederken:
"Dilinize, kültürünüze ve Türkçenize sahip çıkın... 'Cep telefonu ve internet Türkçesi' denen illetten kurtulun. 'Tamam' yerine 'tmm', 'Ne haber' yerine 'nbr' yazmayın. Lütfen bunlardan kurtulun. Gençler, dilimiz yozlaşıyor! O dil bizim ana dilimiz. O dili ne kadar iyi kullanırsak, ne kadar hâkim olursak, bu dilin kelimeleri ile ne kadar rahat dans edebilirsek ve bu dilin kelimelerini ne kadar sıkı sıkıya kavrayabilirsek inanın ki geleceği o kadar sıkı sıkıya kavramış olacağız. Arkadaşlar Türkçeye sahip çıkın."
***
Bakan Kılıç'ın kaygısını anlıyorum elbette. Ancak boşuna nefes tüketiyor. Söylediklerinin, hitap ettiği gençlerin bir kulağından girip, diğerinden çıkacağına garanti veririm.
Uyarıları hiçbir işe yaramayacak. Millet bildiğini okuyacak. Cep telefonu aracılığıyla mesajlaşırken birçok kelimenin kendisini değil kısaltmasını yazacak.
Bakanın da değindiği gibi, '
Selam' yerine "
slm', '
Ne haber' yerine '
nbr' yazılıyor. Peki, yazılıyor da ne olur? Hiçbir şey!
Kısaltmaları her yerde kullanıyoruz: Bakan Kılıç'ın da çok iyi bildiği gibi, "
Türkiye Büyük Millet Meclisi" yerine '
TBMM' yazıyoruz... Böyle yazdık diye, Meclis'in yaldızları mı dökülüyor? Yoo...
***
Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın internet sitesine baktım: Mesela "
E-Hizmetler" diye bir bölüm var. Yani "
Elektronik Hizmetler"...O noktada "
elektronik" kelimesi, "
e" harfiyle kısaltılmış.
Söylenmek isteneni, hemen ve hiç tereddüde düşmeden anlıyor muyuz? Evet. Kesinlikle. O halde bir sorun yok.
"Elektronik hizmetler" ya da "Türkiye Büyük Millet Meclisi" ibarelerini kısaltmak normal karşılanırken... Niye "Selam" ya da "Ne haber"i kısaltmak Türkçeyi erozyona uğratmak olsun?
Ayrıca
ceptel (kısaltmamı beğendiniz mi?) mesajlarının yüzde
90'dan fazlası, birbirini bizzat tanıyan iki insan arasında gidip geliyor.
Ben, kamusal olmayan, özel iletişim alanında, arkadaşıma "slm" ya da "nbr" yazmışım; kim karışır?
***
Peki, Türkçe çok mu iyi durumda? Bence değil. Sürüyle sorundan birkaçına örnekler vereyim:
Bir dile ruhunu veren, tek tek kelimeler değil,
deyimlerdir. Genç kuşakların deyimleri doğru dürüst öğrenmediklerine şahit oluyorum.
Çok önemli bir başka sorun da, örneğin, "
tabii" ile "
tabi" arasındaki farkı bilmemeleri, 'tabi'yi 'tabii' yerine kullanıyorlar.
Daha da kötüsü, bunları gençlere anlatması gereken öğretmenlerin bir kısmı bilmiyor.
Ben bu konuya daha önce değindiğimde, ısrarla ikisinin aynı olduğunu iddia eden öğretmenlerle karşılaşmış ve çok üzülmüştüm.
(
Vahim bir durum: Bilmediğini bilmemekle kalmıyor, bir de yanlışta ısrar ediyor! Ve bunu yapanlar, gençleri yetiştiren öğretmenler.)
Kıssadan hisse: Mesajlardaki kısaltmalar önemsiz. Gençlere dille (hatta her şeyle) ilgili bir tek şeyi öğretmek yeter: Anlamadığını sormak, bilmediğini sözlüğe ve diğer kaynaklara bakarak öğrenmek... Bunu başarırsanız, korkmanıza gerek kalmaz.