Geçen gün (11 Ocak Çarşamba) benim için çok temel üç örnek vererek... Kürt ulusalcıların (PKK-BDP çizgisi) "sözlerine" niye güvenmediğimi anlatmıştım. Onların ancak "davranışlarına" bakılır: Yaptılar mı, yapmadılar mı? O kadar!
"Yapacağız" ya da "yapmayacağız" demeleri hiçbir şey ifade etmez. Çünkü dediklerinin tam tersini de yapabilirler.
Aynı gün Van milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı, BDP'li Aysel Tuğluk'un Taraf gazetesine gönderdiği mektubu da değerlendirmiştim. Hani adeta çocuk kandırırcasına Başbakan Erdoğan'ın gönlünü çelmeye çalışıyordu.
Dün Taraf'ı açtım ki ne göreyim? Aysel Hanımdan bir mektup daha... Özetle geçen günkü mektupta kişisel öngörülerinin yer aldığını... O yazdıklarının, BDP ya da DTK ile bir alakası olmadığını anlatıyor.
Bir gazete sayfası tutan mektup yazıyorsun... Önemsenip yayınlanıyor... Sonra da "Kişisel görüşümdür, fazla ciddiye almayın" mealinde açıklama yapıyorsun.
Ben yazının başında ne demiştim?
Not: Bu olay bana CHP Genel Bakanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başına geleni çağrıştırdı. Hani türban sorununu çözeceklerini söylemişti de... Partinin granit laikçilerinden Nur Serter lafı yapıştırmıştı: "Kendi görüşüdür, CHP'yi bağlamaz."