Cumartesi günü Başbakan Erdoğan'ın Dersim temalı konuşmasını devasa bir Atatürk resmi önünde yapmasının "trajik" bir durum olduğunu yazmıştım.
Çünkü Başbakan, il başkanları toplantısında, "tek adam, tek parti" dönemi CHP'sine yükleniyordu. Ancak bu konuşmayı tam da eleştirmekte olduğu CHP'nin kurucusu ve Dersim tenkilinin siyasi sorumlusu önünde yapıyordu.
Yani Vesayet Rejimi görselleşmiş bir halde karşımızda duruyordu.
Peki, bu trajik durum sadece bir resimle mi oluşuyor? Yani o resmi oradan kaldırsak, sorun bitecek mi?
Hayır, bitmeyecek. Çünkü "Ordunun siyasetçiler üzerindeki egemenliği" anlamına gelen Vesayet Rejimi, kanunlara da sızmış durumda.
Örneğin Siyasi Partiler Kanunu... 1983'te yürürlüğe giren... Yani 12 Eylül 1980 darbesini yapan cuntanın eseri olan bu kanun 1982 Anayasası'nı andırıyor: Bazı değişiklikler yapılmasına rağmen, özü dimdik ayakta.
***
Mesela kanunun
4'üncü maddesi şöyle diyor:
"Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak çalışırlar."
("İnkılapları" şimdilik bir yana bırakalım...) Partilerin Atatürk ilkelerine bağlı olarak çalışması... Olacak iş mi?
"Atatürk ilkeleri" nedir? CHP'nin simgesi olan '
6 Ok'tur!
Yani: Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik, Devrimcilik...
Kenan Evren cuntasının yaptığı kanun, demokrasiden söz ediyor ama bütün partilerin CHP ilkelerine göre çalışmasını emrediyor!
Kardeşim ben bu çağda Devletçi olmak zorunda mıyım? Devletçiliği reddedip Serbest Piyasayı savunamaz mıyım? Yine bu çağda Devrimci olmak zorunda mıyım? İnsanları zorlamayan türde bir değişimden (evrimden) yana olamaz mıyım?
***
Gelim Kanun'un
85'inci maddesine:
"Siyasi partiler, Türk Milletinin Kurtarıcısı, Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Atatürk'ün şahsiyet ve faaliyetlerini veya hatırasını kötülemek veya küçük düşürmek amacını güdemez ve buna yol açabilecek davranış ve faaliyetlerde bulunamazlar. Parti adları ile amblemlerinde Atatürk'ün adını veya resmini kullanamazlar."
Şu hale bakın: Diğer tüm partilerden CHP'nin kurucusunu eleştirmemeleri isteniyor! Böyle şey olur mu?
CHP oy toplamak için, kurucusu olan Atatürk'ün adını sonuna kadar kullanacak. Ama diğer partiler onların bu siyasetine gıklarını çıkaramayacak.
1923-1938 döneminin günahlarla dolu olduğunu bileceğiz ama görmezden geleceğiz. Susacağız.
***
Siyasi Partiler Kanunu elbette havada durmuyor. Dayanağı Anayasa'nın
"Başlangıç" bölümü ve değiştirilemez ilk üç maddesi...
CHP'lilerin,
Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarına başlarken "Bizim kırmızıçizgilerimiz var" demeleri boşuna değil. Diğer partilerin CHP ilkelerine uymaları işlerine geliyor.
Çünkü Anayasa'nın
"Başlangıç" bölümü, kısaca ifade edersek,
"Atatürk milliyetçiliğinden ve ilkelerinden ayrılamazsınız" demekte.
***
Ben
"siyasi hayat kuralsız olsun, herkes kafasına estiği gibi davransın" demiyorum elbette.
İyi de, siyaseti ve partileri, Atatürk'e endekslemek... Daha doğrusu Atatürk adına konuşanların çıkarlarına bağlamak, kural oluşturmak değil ki!
Kurallar, ilkeler ve yasaklar
"soyut" olur. Halbuki biz Anayasasında ve kanunlarında
"özel isim" üzerinden zorla yönlendirmeler ve yasaklar getiren üç ülkeden biriyiz. Diğerleri:
Kuzey Kore ve
İran...
AK Parti'nin gücü kendi başına Anayasa yapmaya yetmiyor. Peki, bu gerici kanunları niye değiştirmiyor?