Geçen gün sordular: "Hayırcı cephenin Evet oyu verenlere 'aptal' demesini nasıl yorumluyorsunuz?" (Aziz Nesin, bir keresinde "Türk halkının yüzde 60'ı aptaldır" demişti ya...)
Ne diyeyim? Terbiyesizlik tabii...
Soruyu yönelten arkadaşa, "Ama yine de böyle konuşmaları iyi oluyor" dedim. Şaşırdı. "Çünkü bu sayede zihniyetlerini apaçık öğreniyoruz."
Çok farklı sebep ve beklentilerle Evet diyen 22 milyon kişiye nasıl kızılabilir?
Böyle toptancı bir bakışın ardındaki temel zihinsel mekanizma ırkçılıktır.
Ancak ırkçı bir zihin, Evetçileri "tek bir öze" indirger.
***
İşin kötüsü ne biliyor musunuz?
Hukukçu insanların böyle yapması!
Avrupalı "
hukuk yoluyla demokrasiyi derinleştirmeye" çalışıyor, bizde ise "
hukuk yoluyla otoriter rejim" kurmayı amaçlayanlar var...
Örneğin
Danıştay'ın eski Başsavcısı
Tansel Çölaşan...
Bu hanım, Alparslan Arslan'ın, Danıştay üyelerine saldırırken, "Allah'ın askeriyim, Allahü ekber" diye bağırdığını iddia etmişti. Diğer üyeler bunu yalanladı.
Daha sonra da
27 Mayıs 1960 darbesini, "
Adnan Menderes ve arkadaşlarının asılması, tüm yurtta coşkuyla karşılandı" diye savunmuştu.
Emekli olduktan sonra
Atatürkçü Düşünce Derneği'nin başkanlığına seçilen Çölaşan, şimdi de, "
Bilinçli olmayan, yani yüzde 42'lik dilimin dışında olan oylar, bana göre gaflet, dalalet ve ihanet içindedir" diyor.
22 milyon "bilinçsiz insan" gaflet, dalalet ve ihanet içindeymiş.
Bir "
bilinç seviyesi" örneği vereyim mi?
Araştırmalara göre en sık rastlanan Evet verme sebebi şu: "
Türkiye'nin daha da özgürleşeceğine düşündüğüm için..."
Peki, Hayır verenlerin en önemli gerekçesi neymiş? Şöyle: "
AKP iktidara daha çok yerleşmesin diye..."
Yani araştırmaya göre, Evet verenlerin çoğunluğu, oylamanın Anayasa değişikliği hakkında olduğunun bilincindeymiş.
Hayırcılar ise, kafayı AKP'ye taktıkları için, referandumda neyin oylandığını unutup,
Tayyip Erdoğan'a ders vermeye çalışmış...
Tansel Çölaşan cevap versin: Bu durumda hangi kesimin bilinç seviyesi daha yüksek?