Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

'Hayırcılar'dan hayır gelmez...

Kenan Evren ve şürekâsı, 12 Eylül 1980 darbesini yaptıktan sonra Süleyman Demirel, Bülent Ecevit gibi siyasetçilere yasak getirmişti. Bu kişiler 10 yıl boyunca siyaset yapamayacaktı.
1983'teki seçimlerden Turgut Özal'ın ANAP'ı zaferle çıktı. Onu CHP muadili Halkçı Parti takip etti. Cuntanın desteklediği Milliyetçi Demokrasi Partisi üçüncü oldu.
Demirel ve Ecevit ise en kısa sürede siyasete dönmek için uğraşıyordu. (Hele Demirel! Nasıl da demokrat kesilmişti; görmeliydiniz.)
1987'de şartlar olgunlaşmıştı. Çeşitli baskılar sonucunda Özal, referanduma gitme kararı almıştı.
Halka sorulacaktı: "Eski politikacılar, siyasete dönsün mü, dönmesin mi?"
Referandum kararı alan Özal, demokrat kesim tarafından fena halde ayıplanmıştı!
Çünkü eski siyasetçilerin yasağı, mahkeme kararına filan dayanmıyordu.
Cuntacılar, o yasağı tamamen paşa gönüllerince uydurmuşlardı. 1982'de yeni Anayasa kabul edildiğinde, eski siyasetçiler de otomatikman yasaklı hale gelmişti.
Turgut Özal'ın demokratik ahlak açısından yapması gereken, yasağın Meclis'te kaldırılmasını sağlamaktı.
Sonrası daha da kötü oldu: Referandumda ANAP'lılar yasağı savundu.
Örneğin Devlet Bakanı Güneş Taner, üzerinde "No! No! No!" (Hayır!) yazan tişört giyiyordu.
Yasaklar kıl payıyla, burun farkıyla kalktı: Oy verenlerin yüzde 49.50'si yasaktan yanaydı.
"Demokrasi ve hukuk" açısından 1987 referandumu son derece yanlıştı. Çünkü temel hakların oylaması olmaz! Çünkü hukuk dışı bir karar, referanduma götürülmez!

***
Gelelim bugüne...
Duymuşsunuzdur: Genç Siviller, "Yetmez ama Evet" sloganıyla halkı referandumda "evet" demeye çağırıyor.
Kampanyayı duyar duymaz, ben de katıldım. Çünkü slogan tam da düşüncemi yansıtıyordu: "Yetmez ama Evet!"
Aslında 1982 Anayasası'nı çöpe atıp yenisini yapmak gerek.
Ancak şartlar buna el vermiyor.
Mecburen azar azar değiştiriliyor.
Geçen gün Deli Dumrul mahkemesinden paçasını kurtaran mini Anayasa paketine bakıyorum:
Kesinlikle demokratikleşme açısından ileriye doğru bir adım...
Fikrimi ifade etmek için tamamen hayali bir hesap yapayım: İdeal demokrasi 100 puan ise... Şu anda bizim demokrasimiz 47 puandaysa... Paket sayesinde 52 puana çıkacağız.
Madem demokratikleşmede küçük de olsa bir ilerleme sağlıyor... O halde, "Yetmez ama Evet!"

***
Gelelim "Hayır" kampanyasına hazırlananlara... Yani CHP'ye, MHP'ye ve BDP'ye...
Demokratikleşmeyi az da olsa ileriye götüren, derinleştiren, güçlendiren bir Anayasa değişikliğine nasıl "hayır" derler; anlamak mümkün değil.
Yaptıklarının özeti şu: AKP'ye muhalefet etmek için... Hayatımızın biraz olsun iyileşmesine karşı çıkıyorlar!
Haklarımızı, özgürlüğümüzü genişleten değişikliklere "hayır" denir mi? Faşist midir, nedir bunlar?
12 Eylül günü yapılacak referandumda "hayır" çıkarsa... Golü sadece AKP değil, hepimiz yiyeceğiz. Çünkü pakette herkesi olumlu yönde etkileyecek maddeler var.
O sebeple, "Yetmez ama Evet!" diyoruz zaten.
Not: Postal civeleği Melih, "AKP kafasının halk lehine bir değişiklik yapması mümkün mü" diyordu dün... "Mümkün mü, değil mi" diye tartışmanın anlamı kaldı mı? Değişiklik paketi Meclis'ten geçti, Köşk'ten geçti, Anayasa Mahkemesi'nden bile geçti.
Halkın lehine maddeler var mı yok mu; okursun, görürsün.
Hâlâ "yapılana" değil de, "yapana" bakan kafalar tamire gönderiliyormuş.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA