Türk futbolunun iki devi Fenerbahçe ve Galatasaray, bugün 1909 yılında başlayan ezeli rekabette yeni bir maç için sahaya çıkacak. Dünyanın en ateşli ve en ünlü 3 derbisinden biri olarak kabul edilen Galatasaray- Fenerbahçe maçına sayılı saatler kala, tarihin sayfalarında kalan eski derbilerin heyecanını ve nereden nereye gelindiğini araştırdık. Tarihte ilk kez rakip taraftarların alınmayacağı bir derbiye sahne olacak Galatasaray'ın Türk Telekom Arena Stadyumu. "Bu durumun kendisine ıstırap verdiğini" söylüyor araştırmacı- yazar Sertaç Kayserilioğlu. Ezeli rekabete ait eşsiz arşivi ve anlattıklarıyla bambaşka bir tablo çıkıyor karşımıza. "Ezeli rakip, ebedi dost" sözünün nasıl anlam kazandığını daha iyi anlıyoruz.
3 RENKLİ FORMA
Tarihi 1909'a dayanan ezeli rekabette, 1911'de Galatasaray ilk Avrupa turnesine çıkarken, kadrosunu Fenerbahçe'den Galip ve Bekir ile takviye ederken, 1921'de de yine Avrupa'ya giden Galatasaray kadrosunda Fenerbahçeli Galip Kulaksızoğlu, Zeki Rıza Sporel ve Bekir Refet yer alıyordu. İki kulüp, maç için gelen yabancı takımlarla birer defa karşılaştıktan sonra, üçüncü maça Fenerbahçe-Galatasaray karması halinde çıkıyorlardı. Giydikleri forma ise ortası sarı, bir yanı lacivert, diğer yanı kırmızı olmak üzere 3 renkten oluşuyordu. O günlerde kulüplerin tek geliri biletlerdi. Bu nedenle İstanbul takımları davet ettikleri Avrupalı takımlarla özel maçlar yaparak bütçelerini denkleştirirlerdi. Bu takımlarla önce ayrı ayrı maç yapan Fenerbahçe ve Galatasaray, sonrasında karma ile yabancı takımların karşısına çıkardı. Eski yıllarda yaşanan en ilginç olaylardan birisi ise 1950'li yıllarda çıkan "Öz Fenerbahçe Dergisi"nde yer alan "Galatasaraylılar" sayfası. Galatasaray haberlerinin, hatta marşlarının yer aldığı bu sayfalar uzun yıllar yayınlandı. Özel bir sayfa ayrıldığı gibi, yine bu derginin birçok kapağında da Gündüz Kılıç misali Galatasaraylı bir futbolcunun tam sayfa fotoğrafı bulunuyordu. Bugün düşünülmesi bile hayal olan şeyler o tarihlerde rakip takıma ait derginin kapağını süsleyebiliyordu. Hatta 1947 yılına ait Galatasaray takım kadrosu bile bu derginin kapağında yer bulabiliyordu. Bir zamanlar iki takımın bayramı bile vardı. Galatasaray ile Fenerbahçe kulüpleri yalnız futbol takımlarıyla değil diğer branşlardaki sporcularının da katılımıyla bu bayrama katılırdı... 7 Haziran 1932 günü Fenerbahçe Spor Kulübü'nün yaşadığı yangın felaketi ile birlikte, merkez binanın yanı sıra kulübün hemen hemen tüm mal varlığı da yanmıştı. Fenerbahçe'ye yardım kampanyalarının beklenenin üzerinde ilgiyle karşılanmış olması, Fenerbahçe takımına büyük bir moral olurken, daha önceden maç anlaşması yapılan Selanik Mutteliti ile oynanacak olan maç iptal edilmemiş, ne var ki maça da borç aldıkları formalarla çıkılacağı da kesinleşmişti.
YANGIN SONRASI DESTEK
Fenerbahçe Stadı'nda maçın başlamasına saatler kala, Yunan takımına maçın iptalini bildirmek için ise artık çok geçti... Bu kara bulutlar arasında ne yapılacağı düşünülürken, kapı açılmış, içeri; önde Galatasaray kaptanı Aslan Nihat (Bekdik) olmak üzere Galatasaray'ın, altı ünlü futbolcusu girivermişti... Aslan Nihat, üzgün Fenerbahçeli futbolculara bakarak şöyle demişti; "Bu kara gününüzde sizi yalnız bırakamazdık. Bizleri de aranıza kabul ederseniz, ben ve takım arkadaşlarım bu maçta sizlerle birlikte Fenerbahçe forması altında oynamaya hazırız". Takım kurmakta zorlanan Fenerbahçeli futbolcular, bu nazik teklifi teşekkürle kabul etmiş ve maç, Galatasaray takviyeli Fenerbahçe'nin, Selanik Mutteliti'ni, 4-0 yenmesiyle sonuçlanmış, günün hasılatı olan 910 Lira ise Fenerbahçe Kulübü'nce Kızılay'a bağışlanmıştı.
KUPA PAYLAŞILDI
Tarih; bu defa 30 Mart 1958...Yer İnönü Stadı...Galip gelenin kupasını, dönemin Başbakanı Adnan Menderes'in elinden alacağı "Mülkiye/Başbakanlık Kupası" karşılaşması oynanmakta, tribünler ise hınca hınç doludur. Maç başlar. Ne var ki; her iki takım uzatmalar sonucunda da 1-1'lik skoru değiştiremez. Vakit de hayli olmuş, gecikmekte olan Başbakan Menderes ise o gün bu işi sonuçlandırmak istemektedir. Yapılacak tek bir şey kalmıştır; Tek olan kupanın, mecburen çağrılacak bir demirci ile ortadan ikiye bölünmesi... Anlaşılan o ki; ilahlar, ayrılmaz bir bütünün parçaları niteliğindeki bu iki rakip takıma kupaları bile paylaştırmış ve aynı kupanın bir yarısını Galatasaray'ın Müzesi'ne, diğer yarısı ise Fenerbahçe'nin Müzesi'ne koydurmuştur...
ŞİRKETLEŞME BÖYLE YAPTI
Ezeli rekabetin geçmişten bugüne geldiği noktayı değerlendiren Sertaç Kayserilioğlu'na göre tüm suç, kulüplerin şirket haline gelmesinde. Kayserilioğlu, şunları söylüyor: "Artık rakip taraftarlar stada alınmıyor. Zaten girse bile en fazla 2-3 bin kişi girebiliyor. Bu kadar rakip taraftar bir statta olsa ne olacak, olmasa ne olacak. Üstelikte ağla kaplı bir yere alınmalarındansa, olmaması daha iyi. O bana daha çok ıstırap veriyor. Eskiden yarı yarıyaydı."