Soğuk bir cumartesi günüydü... Takvim yapraklarının 1 Mart 1958'i gösterdiği o gün, her zamanki gibi okuldan çıkan öğrencileri vapura yetişme telaşı sarmıştı. O tarihte İzmit'in dışında lise olmadığından, başta Gölcük ve Karamürsel olmak üzere sahil şeridindeki yerleşim birimlerinde oturan gençler, daha çok vapur yolculuğu ile İzmit'teki lise ve sanat enstitüsüne gidiyorlardı. 72 baca numaralı, 31 yaşındaki emektar vapur "Üsküdar", çoğu öğrenci olan 500'e yakın öğrenciyle saat 12.23'te İzmit İskelesi'nden ayrıldı. Vapurun yolcularından biri İzmit Sanat Enstitüsü öğrencisi olan Gölcüklü Ekrem Kurt'tu. Gemiye erken binen 19 yaşındaki genç, İzmit Lisesi 1. Sınıf öğrencisi kardeşi Sebahat'i beklemeye başladı. Ancak genç kızın dersi geç bitmişti. Sebahat koşmuş, fakat hareket eden vapura atlayamamıştı.
VAPURDA KARDEŞİNİ ARADI
Emektar vapurun iskeleden uzaklaştığı dakikalarda rüzgâr hızını artırdı ve kısa sürede lodos fırtınasına dönüştü. Yükü ağır olan vapur dalgalara direnemedi. Bugünkü Derince Tesisleri'nin açıklarına kadar gelen vapur önce ikiye ayrıldı, ardından da battı. Gölcük'ün 500 metre açıklarında can pazarı yaşanmaya başladı. Ekrem, çok iyi yüzme bilir hatta Değirmendere'den Derince'ye kadar körfezi bir kıyıdan diğerine yüzerek geçerdi. Belki kazadan sağ kurtulanlar arasında yer alacaktı ama anlatılana göre o, denize atlamak yerine gemi batana dek vapurda kız kardeşini aradı. Faciada denize dökülen yolcuların yardımına Donanma Komutanlığı'na bağlı savaş gemileri ile bir denizaltı yetişti. O gün hava çok soğuk olduğundan yolcuların çoğu yardım yetişemeden donarak öldü. Dayanabilenler de denizden toplandı. Resmi kayıtlara geçen ölü sayısı 387 idi. Karayoluyla eve dönen Sebahat ile birlikte geldi kaza haberi. Ağabey Ekrem'in cansız bedenine ise 21 gün sonra, balıkçı ağlarına takılınca ulaşıldı. Fakat Kurt ailesinin acısı dinmek bilmiyor, oğullarının ölümünü bir türlü kabullenemiyorlardı. Ailenin yüzü, faciadan bir yıl sonra, büyük ağabey Halil İbrahim'in oğlu olunca güldü. Küçük bebeğe amcasının anısına "Ekrem" adı verildi.
'DENİZ BİZİM HERŞEYİMİZ'
Faciadan 53 yıl sonra iki Ekrem'i kader yeniden denizde buluşturdu. Şimdi o, hem kaybettiği amcası, hem de tüm Gölcük halkı için deniz ulaşımında titizlikle çalışıyor. Ocak ayından bu yana Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Deniz Ulaşım Şube Müdürü olan Kurt, belediye sınırlarında denize kıyısı olan yerleşim birimleri arasındaki yolcu taşımacılığından sorumlu. "Hiç görmediğim amcamın adını taşımak gurur veriyor" diyen Kurt; tüm Gölcük halkı gibi facianın acısını yaşayarak, dinleyerek büyümüş. "Bir daha böyle kazaların yaşanmaması için titizlikle çalışmak, faciayı yaşamış halkımızın güvenli bir biçimde deniz ulaşımını sağlamak en büyük görevimiz" diyen Kurt tam bir deniz âşığı olduğunu söylüyor. Yaşanan acının kendisini denizden uzaklaştırmadığını söyleyen Kurt, "Denizi çok seviyorum, amatör olarak dalıyorum. Zaten deniz bizim her şeyimiz, ondan kopmamız mümkün değil" diyor. Faciadan kıl payı kurtulan hala Sebahat Kandemir de yeğeninin görevinin çok anlamlı olduğunu söylüyor. "Bu acıyı tatmış bir ailede büyüdüğü için işini özenle yaptığına inanıyorum" diyen acılı hala, "Ekrem'in acısı içimizde hiç dinmiyor" diye konuşuyor.
Nurdeniz ERKEN