Yazı işleri masasından bile "kim bu kız" diyen çok oldu. Meşhur değil. Ama yazın bir kenara. Şimdi fazla kalabalık görünmeyen fanları, hayranları 3 vakte kadar katlanarak artacak. Çünkü bu kız güzel şarkı yazıyor, bağırmadan, konuşur gibi okuyor. MOLA'yı değeri ününden büyük bu şarkıcı kızla verirken esas bomba albümü dinleyen annemden geliyor.
Annem dedi ki "bu kızın sesi mermere yüzük düşmüş gibi."
- Çok sevdiiim, hiç böyle bir istiare duymamıştım.
Bana Beyrut'u anlatsana 2 cümleyle?
-İçimdeki, bilmediğim kayıp yer ve annem. Herkes benim Beyrut doğumlu olmamı abartıp söylemeye çalıştığım şeyi es geçti. Ben orda hiç yaşamadım ki sadece doğdum, ilk nefesim orası. Sonra ilk 14 yaşında gittim. Çok etkilendim, hep ordaymışım gibi.
Süryani-Keldani-Yezidi-Marunî-Ermeni-Türkmen-Dürzî nedir senin kökenin?
- Annem ve ana tarafım orada okuyup, orada yaşadı. Biz Arap Hıristiyan'ız. Annemler Katolik baba tarafı Ortodoks ama tebaamız hep Türk'tü.
İskenderun, şarkındaki kırılan renklerin kenti mi?
- İçimdeki her şeyim orası.
Bu kadar söz bu kadar ezgi hangi değirmenden su taşıyor bize?
- Değirmen aslında suyu bana taşıyor ben taştıkça etrafım su alıyor kendime yazarken bi bakıyorum ki aslında bağıra çağıra bir şeyler söylüyorum ne şans ki birileri beni duyuyor
Senin derdin ne?
- Derdim çoktur. Kişisel, yaşamsal, memleketsel. Elbet başta insanla derdim.
Kim dedi de şarkı söylüyorsun sen?
- Valla babam söyleme sakın dedi. Konservatuara izin vermedi. Herkes işinde gücündeyken ben kendi kendime mırıldanmaya başladım.
Jehan ne demek?
- Arap yarımadasında "güzel çiçek" demek.
Ne çok güzel çiçek var oysa hangi biri acaba.
- Onu da ben seçiyorum. Canım o gün ne olmak istiyorsa şımarıklık yapıyorum.
Yalnız mı yaşıyorsun?
- Evet.
Yalnızlık sevmesini bilmeyenlerin icadıdır...
- Yalnızım demedim ki yalnız yaşıyorum.
Zaten bunu da ben demedim.
- Yalnızlığımı ayrı tutarım yalnızlığım benimdir.
Şairlerini sırala?
- Murathan, Özdemir Asaf, Edip Cansever. Daha da var ama şairlerim saklıdır, mesafelidir. Yazarlarım boldur, benimdir.
Hayatının kitabı?
- Saatleri Ayarlama Enstitüsü. Sonraki kitabım Peyami Safa'nın Matmazel Noraliya'nın Koltuğu'dur. Ne yazık ki geç okuduğun Gündüz Vassaf var. "Hastalandığın için değil yaşadığın için öleceksin" diyor bir yerinde. O kadar çok şeye geç kalmışım ki koşarak yaşıyorum.
Dizilerde, sinema filmlerinde çok sevilip tanınan sözlerin, şarkıların var. Sen onlar kadar tanınmıyorsun. Niye çok ünlenemedim diyor musun?
- Neden diyeyim ki. Bunu istemeyen benim. Nedeni de çok basit. Benim tarzımda müzik yapan insanların ünlenmesi en az 8-10 yıl ister bizler bağırmayız çünkü fısıltıyla konuşuruz.
Desene ben de 8 yıla kadar ünlü olacağım (gülüşmeler.)
- İnsanlar zıplıyor yukarı doğru ve bence gözden kaçırılan bu. Zıplayarak mesafe kat edilmiyor.
Süpeeer bayıldım buna.
- Ya durun olduğunuz yerde ya da yürüyün. Ben küçük işler yapmayı seviyorum, gürültüsüz. Anlatacak bir şeylerim var sonra zaten gideceğim.
Qua vadis (Nereye?)
- Konuşmazsam, anlatmazsam tamamlayamayacağım fıtratımı. Bu bitince kendime gideceğim yine.
TEK BAŞINA OLABİLMEK
O zaman ne halin varsa gör. Ben sormadan anlat.
Kimiz, neyiz, neden yeryüzündeyiz, ne için var olma savaşı içersinde çırpınıyor ve kimler için acı çekiyoruz? Bedensel acıların ve hazların yanı sıra, kitaplarda direkt tanımına hiçbir zaman ulaşamayacağımız duygusal acı ve hazların içinde içsel dolanımlara tutsak birer varlığa dönüşüyoruz. Gündelik hayatta ertelediğimiz "ben"liğimiz, kendini gün geçtikçe bize unutturuyor ve bizden uzaklaşıyor. Aynalar bize, bizler aynalara hizmet ediyoruz. Aklımızı, belleğimizi, "iç" denilen her türlü soyut ve cevabı şaibeli birden fazla gerçeği görmekten ve onları anlamaya yahut tanımlamaya çalışmaktan çekiniyoruz. Yani aslında sahip olduğumuz değeri es geçiyoruz. Bedenimizle uğraşmaktan, sosyal olarak "beğenilme" telaşından henüz kafamızı kaldırabilmiş değiliz. İnsan en büyük yalanı kendine söylüyor. Mış gibi yapma oyunu 7'den 70'e seçilmiş en güzel oyuncak. Yoksa hayatın altından kalkılamıyor-muş-.
Değersiz ve hayata güvensiz hissedişim boşa değil belli. Artık kimse kayıplara çok da fazla üzülmüyor. Yerine koyabilme lüksü kişinin neyi nasıl ve hangi nedenle kaybettiğini de unutturuyor çünkü. Tüketim toplumu olmuşluğumuza hönkürerek bağırırken, kendi özerk hayatımızın en büyük tüketicisi oluveriyoruz. Değerini bilmeli insan. Silmeli kendini, parlatmalı içini. Onaylanmak ihtiyacı ne kadar lüzumlu olursa olsun evrilmeli insan. Evrilmeli ki bu ihtiyacını göz ardı edebilecek yeni bir göz açsın içinde. Açsın ki artık göremeyenlere inat kendini dışardan izleyebilsin ve onaylasın "tek başına" olabilme kudretini.
KİM BU JEHAN:
Jehan Istiklal Barbur 12 Nisan 1980'de Lübnan/Beyrut'ta doğdu. 98 yılına kadar İskenderun'da yaşadı. Aynı yıl üniversite için Ankara'ya taşındı. 1998-2002 yılları arasında Ankara Bilkent Üniversitesi'nde Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü'nde okudu ve bu bolümden mezun oldu. Üniversite yıllarında müzik ve tiyatroyla amatör olarak ilgilendi. 2002 yılında Bilkent Üniversitesi'nden mezun olduktan hemen sonra İstanbul'a müzik yaşamına profesyonel olarak devam etmek için taşındı. Bir çok grupta farklı müzisyenlerle vokalist olarak çalıştı. Halen besteci, söz yazarı ve vokalist olarak müzik hayatına devam etmekte. 2009 Ocak ayında prodüktörlüğünü Cudi Genç'le beraber yaptığı, kendi söz ve bestelerinden oluşan Uyan adlı albümü ADA Müzik tarafından çıkarıldı.