Lacivert suların üzerinde pırıltılar yürürken, rüzgarsız kalan tekne neredeyse durmaya yakın yüzüyordu. Kaptanımız Peter, seyirlerden gelen denizcilerin, karadaki eşlerine çok yakın olmalarına karşın karaya ulaşmak için rüzgarın çıkmasını günlerce bekledikleri zamanların artık ge
ride kalmasının ne kadar sevindirici olduğunu dile getirirken, ekip üyelerinden Aras, kitabından başını kaldırarak, 'Odysseus gibi' dedi. Odysseus'un 20 yıl evinden uzaklarda kalmasına neden olan lanetler zinciri, ordunun Aulis şehrinden uygun rüzgar bulup aylarca denize açılamamasıyla başlıyor. Şimdilerde ise ilerlemek için rüzgarı beklememize gerek yok.
Kaptanımız motoru çalıştırdı ve Torosların Akdeniz'e uzanıp soluklandıkları Kapıdağ Yarımadası'na doğru yöneldik.
Etrafımızı çevreleyen ada ve adacıklar, oyun oynamak için birbirlerinden ayrılmışlar hissi veriyor. Sanki dev bir puzzle'ın içindeyiz. Ya da adadan adaya zıplayarak seksek oynayabilirmişsiniz gibi. Girintili, çıkıntılı, eğlenceli ve merak uyandırıcı…
Kaptanımız Peter, ekip arkadaşları Debbie, Sam ve Aras ile birlikte Prens Adası'nın güneyindeki dar bir boğazdan geçiyoruz. Darb
oğaz'ın da güneyinde kendini saklayan Göbün, tüm sakinliğiyle karşımıza çıkıyor.
Göbün Koyu, tropik adaları aratmayacak büyüleyicilikte. Turkuvaz sulara dalıp tarihi yapıların içinde yüzebilir, kıpır kıpır balıklara arkadaşlık edebilirsiniz. SİT alanı içerisinde bulunan ve yerleşimin yasak olduğu Göbün'de denizin içindeki kalıntıların bir kısmının geç Bizans dönemine bir kısmının ise Rum evleri olduğu belirtiliyor.
Dilerseniz karaya çıkarak zeytin ve çam ağaçları arasında yürüyüşe çıkıp keşiflerde bulunabilirsiniz. Türk bayrağının bulunduğu tepeye 20 dakikalık tırmanışın ardından muhteşem manzaraya tanık olabilirsiniz.
Göcek koyları arasında en korunaklı demir yeri olan Göbün Koyu'nda iki tahta iskele bulunuyor. Burada gürültülü günübirlik teknelere rastlamıyoruz. Çoğunlukla yelkenliler rağbet gösteriyor. Kapı Creek Restaurantı'nın iskelesine bağlanıldığında tonoz alabiliyorsunuz.
Tarihi kalıntılar içinde, deniz canlılarıyla birlikte yüzmek, enfes yemekleri tatmak ve koyun içlerine karadan yapabileceğiniz yolculuğun yanı sıra koydaki açık havada denizin yanıbaşında hizmet veren berbere uğrayabilirsiniz.
Özellikle akşamüzeri güneşin çekilmeye başladığı saatlerde Cihan'ın "Barber-Oil Massage" dükkanında dilerseniz saçlarınıza şekil verdirebilir ya da yağlı masaj yaptırabilirsiniz. Berber dükkanına uğrayıp da memnun kalmayan yok. Hatta dükkanın ünlülerin de görüşlerini yazdıkları bir defter de bulunuyor.
Kapı Creek, Muhammer Önder yönetiminde bir aile restaurantı. Birbirinden yardımsever işletmecileri ve güleryüzlü çalışanları, Göbün'de sadeliğin içinde
leziz saatler geçirmenizi sağlıyor. Menüsünde ağırlıklı olarak balık ve et yemekleri bulunuyor. Ana yemekler 30-35 liradan başlıyor. Karavida gibi deniz ürünlerine de burada tadabilirsiniz. Restauranttaki fiyatlar yüksek gibi gözüküse de iskeleden tonoz aldığınızda hiçbir ücret ödemiyorsunuz. Su ve elektrik sorunun olduğu koyda, salaşlık içinde konforlu ve güvenli saatler geçirmenin böyle bir bedelinin olmasını normal karşılıyoruz.
Restaurantta yüksek sesli müzik duymuyorsunuz. Yemeğin ardından çoğu yelkenci, sessizlik içinde teknelerinin yolunu tutuyor. Sağımızdaki teknede İsviçre'den gelenler, solumuzdakinde ise Türkiye'den yelkenciler bulunuyor. İsviçreli yelkenciler saat 12 olmadan uykunun yolunun tutarken, Türklerin yer aldığı teknede usul usul Zeki Müren çalıyor. Masadaki rakı şişesinin etkisiyle "Ben şöyle adamım böyle adamın diye" kendini anlatmaya kaptırmış tatilci de bir süre sonra kabuğuna çekiliyor. Ardından restaurantın ışıkları sönüyor. İşte o zaman akan gökyüzü örtümüz oluyor.
Tüm gün aradığımız rüzgar artık var. Zeytinler ve çamlar birbirlerine bağırıp duruyorlar. Uyuyamayacak kadar hareketli ve büyülü gece.
(https://uzakyakingezgin.blogspot.com/)
Koordinatlar: 36°
38' 35" Kuzey 28°
53' 38" Doğu
HAFTAYA: YAVANSU'DAKİ DERİN DÜNYA