Lig TV muhabiri Bahri Havadır maçtan sonra forvet yerine defans oyuncusu sokmasının gerekçesini soruyordu Frank Rijkaard'a, Shabani Nonda – Uğur Uçar değişikliği üzerinden. Ama bu sorunun yanıtını şahsen merak ettiğini de söylemek gereği hissediyordu, hem de iki kez.
Bilmiyoruz elbette kafasında ne olduğunun Havadır'ın. Belki, "skoru korumak istedik" sözlerini duymak istiyordu Rijkaard'ın dudaklarından. Belki de şu meşhur "B planı yok" laflarına mizahî bir yanıt vermesi için pas atmıştı Rijkaard'a: "Evet bizim B planımız forvet çıkarıp yerine defans oyuncusu sokmaktı oyuna. Bunu açıklamanın vakti geldi artık Türkiye'ye." Ya da başka bir amacı vardı Havadır'ın. Kim bilir?
Bilinen, birçok ilki sığdırdığı Galatasaray'ın bu 94 dakikaya.
Mesela ilk kez blok oyuncusu bakımından gerçek bir 4-3-3'le rakibinin karşısına çıktı Galatasaray. Mesela, her ne kadar üç orta saha futbolcusu oynasa da bunlardan sadece birisi ön liberoydu Galatasaray'da, ikisi değil. Mesela ilk kez neredeyse tüm maç boyunca topun arkasına geçti Rijkaard'ın takımı. Mesela ilk kez takımın boyunu hep kısa tuttu Galatasaray maç boyunca. Mesela ilk kez, bir defa bile olsun gol pozisyonuna giremedi rakibi Galatasaray karşısında. Mesela dördüncü haftadan beri ilk kez gol yemedi Galatasaray.
4-3-3'le ve ön libero aritmetiğiyle başlayalım. Sezon başından bu yana aslında hep 4-3-3 oynadı Galatasaray taktik formasyon itibariyle. Ancak 4-2-1-2-1 açılımlı bir 4-3-3'tü bugüne kadar gördüğümüz. Ve de her şeyden önemlisi futbol karakteri bakımından dört forvet futbolcusu (santrfor arkasında Arda Turan, solda Harry Kewell, santrforda Milan Baros, sağda ise Abdülkadir Keita) yer alıyordu bu 4-3-3'te. Yani hücum esnasında 4-2-4 görünümlü bir 4-3-3 takımıydı Galatasaray.
Sisteme devam
Rijkaard dün sistem içinde kalarak bazı taşlarını değiştirdi takımın. Böylece Sivasspor karşısına ilk kez esas görev tanımları ve yetenekleri orta saha olan 3 futbolcuyla çıktı Galatasaray. Bu adımıyla forvette görev alan futbolcu sayısını bir azaltarak dörtten üçe düşürmüş oldu Rijkaard.
Ancak ne demişti Türkiye'ye ilk kez geldiğinde futbol bilgesi Karl Heinz Feldkamp? "Futbolu rakamlardan ibaret sananlar gidip süpürge satsınlar." Bu yüzden elbette önemli değil Galatasaray'ın hangi taktik formasyonla oynadığı. Önemli olan defansif kurguda nasıl davrandığı tüm takımın, özellikle de forvet hattının? Ve hücum kurgusunda ne yaptıkları orta saha futbolcularının?
3 orta saha futbolcusunun önemi
İşte bu yüzden aslında hiçbir önemi yok 3 orta saha futbolcusuyla maça çıkmanın. (Galatasaray Ankaragücü'nden 3 gol yerken futbol karakteri bakımından orta saha futbolcusu olan üç oyuncu vardı sahada.) Çünkü 4-3-3'ü üç orta saha futbolcusuyla icra etmek, takımın savunma gücünün otomatikman arttığı anlamına gelmiyor kesinlikle Ankaragücü maçında da görüldüğü gibi. Önemli olan hücum hattının hangi görev tanımıyla sahada varolduğu bu kapsamda.
Sivasspor karşısında fark buradaydı asıl. Belli ki Rijkaard'ın demir eli geçmiş Galatasaray'ın üzerinden. Çünkü Galatasaray forvetleri maçın önemli bölümünde aktif olarak rol aldılar takım savunmasında. Neredeyse her pozisyonda topun arkasına geçerek bir yandan savunma yaptılar, bir yandan da takımın boyunu kısalttılar. Böylece defansı rakip forvetler tarafından hırpalanan takım kimliğinden, rakip ataklarını parlamadan söndüren bir ekip karakterine büründü Galatasaray bir anda.
Başka değişiklikler
Temel iki değişiklik, gerçek görev bölgesi orta saha olan üç futbolcunun yer alması ve tüm takımın aktif savunma yapması değildi dünkü Galatasaray'da. Orta sahada da değişik bir kurguyla oynadı takım. Daha önce her maçta yanyana oynayan iki önliberoyla yer alıyordu Galatasaray sahada. (Genellikle de Mustafa Sarp ve Ayhan Akman oluyordu bu iki futbolcu.) Önlerinde ise bir santrfor arkası, yani çoğunlukla Arda Turan. Görüldüğü gibi 2+1 formasyonundan oluşuyordu Galatasaray'ın orta sahası düne kadar.
Sivasspor karşısında bunu da değiştirdi Rijkaard. Tek ön liberoyla sürdü sahaya takımını, ki Mehmet Topal'dı bu futbolcu. Önünde ise iki gerçek orta saha futbolcusu: Barış Özbek ve Mustafa Sarp. Yani 2+1 yerine, 1+2.
Orta sahanın hücum kurgusundaki gücü
Hücum fonksiyonları azaltılmış Mehmet Topal, savunma ağırlıklı bir role bürününce yeniden, eski günlerine dönüverdi birden. Ancak asıl merak konusu, Barış Özbek'in ve Mustafa Sarp'ın hücum kurgusunda nasıl bir performans göstereceğiydi doğal olarak. Ayhan Akman'ı aratacaklar mıydı, aratmayacaklar mıydı? Buydu soru.
Yanıtı kısa ve kesin oldu bu sorunun. Mehmet Topal, Mustafa Sarp ve Barış Özbek'ten oluşan Galatasaray orta sahası oyunun iki yönünde de yüksek not aldı dünkü maçta. 43 kez ya ikili mücadeleleri kazandı, ya da top çaldı Topal, Sarp, Özbek üçlüsü. 44 kez de topu önündeki forvet hattıyla buluşturmayı başardı 1+2 kurgusu.
Yetmez. Kritik bölgedeki hücum aksiyonlarının de içinde yer aldı bu üçlü aktif biçimde, ürettikleri bir asist iki gol pozisyonuyla. Yani Ayhan Akman'ı aratmadığı gibi, topu defans bloğundan hücum hattına geçirmekte daha da mahir davrandı Galatasaray orta sahası.
Yeni görünümüyle Sarp
Burada Mustafa Sarp'a özel bir paragraf ayrılmalı elbette. Rijkaard'ın kendisine verdiği yeni pozisyonda lider orta saha oyuncusu karakteriyle izledik Sarp'ı dün. Bir yandan topu hücum alanına geçirirken ciddi ve hızlı dalışlar yaptı üçüncü bölgeye Sarp, bir yandan da sürpriz golcü olarak göründü Sivasspor ceza sahasında. Her yerde hazır ve nazırdı yani. Pozisyon bilgisi sayesinde her üç bloktan da neredeyse eşit sayıda pas aldı. (Defanstan 18, orta sahadan 17, hücumdan 16 kere pas yapıldı Sarp'a.) Toplam 19 isabetli pasla, hücum futbolcularını en çok destekleyen orta saha oyuncusu o oldu Galatasaray'da.
Oyunun iki yönü
Orta sahanın futbolun iki yönündeki performansı ve hücum hattının topun arkasına geçmesi iki önemli sonuç doğurdu Galatasaray'da. İlk olarak bloklar arasındaki mesafe azalarak takımın boyu sürekli olarak kısa tutuldu. İkincisi de, toplam savunma kurgusu sayesinde Sivasspor'a sıfır pozisyon verdi Galatasaray. Hem de hücum gücünden hiç taviz vermeden. Üstelik hücum karakterine sahip oyuncu sayısı bir azalmışken. Atılan iki gol dışında tam beş kez Sivasspor kalecisi Michael Petkoviç'le karşı karşıya kaldı Galatasaraylı futbolcular.
Başka bir ilke daha imza attı Galatasaray Sivasspor karşısında. Temel karakterindeki savaşçı kimliğini neredeyse post-Kalli dönemde ilk kez sahaya sürdü Galatasaray. Bu nedenle skor üstünlüğünü ele geçirdikten sonra da geriye yaslanıp kontrol oyunu oynamaya çalışmadı hiçbir zaman. Tam tersine oyun içinde aktif dinlenme yaptığı zamanlarda bile tüm futbolcularıyla topun arkasına geçerek Sivasspor'u hem geride tuttu, hem de ne boşluk bıraktı, ne alan.
Sıfır pozisyon üreten hız
Çok ilginç bir sonucu oldu bu presin. Üzerindeki bu baskıdan kurtulup biraz nefes alabilmek için topu inanılmaz hızlı dolaştırmaya çalıştı Sivasspor. Bunda da başarılı oldu, ama yalnızca sınırlı bir alanda.
Sadece kendi birinci bölgesinde hızlı dolaştırabildi topu Sivasspor. Ama bu hızı ileriye doğru taşırmasına izin vermedi Galatasaray. Rakip futbolcuların baskısı nedeniyle topu kaptırmak zorunda kaldılar Sivassporlu futbolcular ikinci bölgede. Üçüncü bölgeye gelememeleri ve gol pozisyonu üretememeleri de bu yüzden işte.
Sivasspor'un hızını ve Galatasaray'ın presini belgeleyen iki sayı var sırada.
3.07 saniye. Topun kontrolünün kendisinde olduğu zaman dilimi içinde her 3.07'de bir isabetli pas yaptı Sivasspor. Bu alanda Galatasaray karşısındaki en hızlı takım 4.03 saniyeyle Panathinaikos'tu düne kadar. Ki Sivasspor yaklaşık 1 saniye daha hızlı isabetli pas yaptı PAO'ya oranla. Sadece PAO'dan değil, Galatasaray'dan da daha hızlıydı Sivasspor. Hem de bir saniyeden daha hızlı.
Galatasaray'dan hızlı takımların çok sayıda gol pozisyonuna girdiği bilgisine sahiptik düne kadar. Peki nasıl oldu da Galatasaray'dan hızlı olan Sivasspor sıfır gol pozisyonu üretebildi dünkü maçta?
Galatasaray'ın baskısını gösteren sayı
İşte ikinci sayı bunun için. Galatasaray'ın uyguladığı baskı yüzünden yaklaşık 8 saniye (7.97 saniye) sürdü her ortalama Sivasspor atağı. Yaklaşık 8 saniye, Kasımpaşa, Levadia ve Denizlispor standartında bir süre. (Karşılaştırmak için Panathinaikos'un her atağının ortalama 10.12 saniye sürdüğü hatırlanmalı Galatasaray karşısında.)
Yani Sivasspor hızlıydı ama Galatasaray bu hızı presle boğduğu için hiçbir tehlike yaşamadan tamamladı maçı. Şimdi soru şu: Bu savaşçı kimliğini orta sahada üç "box-to-box"a yakın oyuncunun yer almasına mı borçlu Galatasaray?
Yanıt kısa ve kesin. Asla.
Asıl değişim
Belli ki Türkiye'de oynanan sert futbolu biraz daha çok veri olarak kabul etmeye başladı Rijkaard. Bu değişiklik nedeniyle, total futbolun oldukça yumuşak olan Ajax versiyonundan, neredeyse tam saha pres yapan 1990'ların başındaki Milan versiyonuna adım atmış oldu Galatasaray dünkü maçla. Başka bir deyişle, "pas ve hız futbolu"ndan, "pas, hız ve baskı" futboluna yöneltti takımını Rijkaard. (Bu anlamda elindeki sağlam ve cezasız forvet oyuncusu sayısının azalması nedeniyle gidilen zorunlu bir açılım olarak okumamak lazım Galatasaray'daki bu değişimi.)
Çanakkale ne der bize?
Olan biteni iyi anlamak için geçmişe gidelim biraz. Tarihe, 1915'e. Denizden Osmanlı toplarını ve mayınlarını aşamayan müttefikler, karadan baypas yapmak için asker çıkarmışlardı Gelibolu Yarımadası'na 1915'in 25 Nisan sabahında. Hem de tam altı ayrı yere. Çıkarma yerlerine S, V, W, X, Y, Z adlarını vermişti Müttefik Ordusu.
Alman General Liman Von Sanders komutasındaki Osmanlı Ordusu'nun savaş stratejisi ise tekti: Esnek savunma. Elindeki güçleri müttefiklerin çıkarma yapabilecekleri üç bölgeye paylaştırarak hazırlanmıştı savunmaya Alman general.
Savaş esnasında yapılan müthiş hatalara rağmen (askerleri firar eden alaylar, yanlış kumanda nedeniyle birbirlerini vuran askeri birlikleri, Osmanlı çocuklarını yiyen hesapsız hücumlar, komutanların birbirleriyle çatışan yüksek egoları, vb.) Birinci Dünya Savaşı'ndaki tek zaferini Çanakkale'de kazandı Osmanlı Ordusu. Savaştığı tüm diğer cephelerde ise kaybetti savaşı, Filistin'de, Irak'ta, Kafkasya'da.
Neden peki? Niçin sadece Çanakkale'de kazandı da, aynı askerlerle diğer cephelerde kaybetti Osmanlı? Çünkü, yalnızca Çanakkale'de başından sonuna kadar uyguladığı ciddi bir straretijisi vardı da ondan. Diğer cephelerde ise stratejisi yoktu Osmanlı'nın. Bu nedenle konjonktürel gelişmelere göre verilen günlük kararlarla yönetildi Osmanlı orduları diğer cephelerde.
Futbolun Çanakkale Cephesi
Adını koymak lazım. Türkiye'de futbolun Çanakkale Cephesi'dir Galatasaray. Rijkaard da bu cephenin komutanı. Çünkü başından itibaren net ve kesin bir stratejisi olan (total futbol ya da hücum futbolu) tek takım Galatasaray. Pas, hız ve baskı da bu stratejinin yol haritası.
Bu nedenle, gün olur dört forvet futbolcusuyla oynar Galatasaray, gün olur üç orta saha futbolcusuyla. Gün olur santrfor çıkar yerine bir sağ bek girer, gün olur sağ bek çıkar zol açık girer. Oyuncular saha içinde pozisyon değiştirirler, ama strateji, sistem ve yol haritası hiç değişmez. Bu yüzden süpürge satıcılarının arasına sadece futbola rakamlarla değil, A'dan Z'ye harflerle bakanlar da eklenebilir.