Giriş Tarihi: 11.12.2009 18:23Son Güncelleme: 11.12.2009 20:34
DTP kapatıldı
ABONE OL
Anayasa Mahkemesi, ''eylemleri yanında, terör örgütüyle olan bağlantıları da değerlendirildiğinde devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği gerekçesiyle, DTP'nin temelli kapatılmasına'' oy birliğiyle karar verdi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, mahkemenin 9 saat süren toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16 Kasım 2007 tarihinde DTP'nin kapatılması istemiyle dava açtığını anımsattı.
Kılıç, yapılan görüşmeler sonunda, DTP'nin, eylemleri yanında, terör örgütüyle olan bağlantıları da değerlendirildiğinde, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği anlaşıldığından, Anayasa'nın 68 ve 69. maddeleriyle 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 101 ve 103. maddeleri gereğince kapatılmasına karar verildiğini açıkladı.
Kılıç, beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olan kurucuları dahil üyelerinden Abdulkadir Fırat, Abdullah İsnaç, Ahmet Ay, Ahmet Ertak, Ahmet Türk, Ali Bozan, Ayhan Ayaz, Aydın Budak, Ayhan Karabulut, Aysel Tuğluk, Bedri Fırat, Cemal Kuhak, Deniz Yeşilyurt, Ferhan Türk, Fettah Dadaş, Hacı Üzen, Halit Kahraman, Hadice Adıbelli, Hilmi Aydoğdu, Hüseyin Bektaşoğlu, Hüseyin Kalkan, İbrahim Sungur, İzzet Belyar, Kemal Aktaş, Leyla Zana, Mehmet Salih Sağlam, Mehmet Veysi Dilekçi, Metin Tekçe, Murat Avcı, Murat Taş, Musa Farisoğulları, Mustafa Tuç, Necdet Atalay, Nurettin Demirtaş, Orhan Miroğlu, Sedat Yurttaş ve Selim Sadak'ın, Anayasa'nın 69. maddesinin 9. fıkrası gereğince gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak 5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi yöneticisi ve denetçisi olamayacaklarına hükmedildiğini bildirdi.
Beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasın neden olan DTP Genel Başkanı ve Mardin Milletvekili Ahmet Türk ile Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk'un milletvekilliklerinin, Anayasa'nın 84. maddesinin son fıkrası uyarınca, gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihten itibaren sona ermesine karar verildiğini belirten Kılıç, parti tüzel kişiliğinin, kapatma kararının verildiği tarihte sona ermesine hükmedildiğini bildirdi.
Kılıç, ''davalı partinin bütün mallarının 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 107. maddesi gereğince Hazine'ye geçmesine, gereğinin yerine getirilmesi için karar örneğinin, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 107. maddesi uyarınca Başbakanlık'a ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 11 Aralık 2009 gününde oy birliğiyle karar verilmiştir'' dedi.
TÜM MALVARLIĞI HAZİNEYE
DTP'nin tüm malvarlığı, Siyasi Partiler Kanunu uyarınca Hazine'ye geçecek. Karar, uygulanması için Başbakanlığa, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi.
ÜYELERİN TAMAMI "KAPATILSIN" DEDİ
Anayasa Mahkemesi davayı 8 Aralık Salı günü esastan görüşmeye başlamıştı. Yüksek mahkeme 4. günün sonunda açıklama yaptı.
Anayasa'ya göre bir siyasi partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranıyor. Kapatma kararı için Anayasa Mahkemesi'nin 11 asıl üyesinin en az 7'sinin oyu gerekiyordu. Ancak üyelerin tamamı partinin kapatılması yönünde oy kullandı.
DTP MECLİS'TE YOK
DTP'nin kapatılma kararı açıklanırken, Meclis Genel Kurulu'nda sıraları bom boştu. Milletvekilleri açıklama yapılacağı sırada kulise çıktılar. Karar sonrasında Genel Kurula döndüler. Başkan Vekili Güldal Mumcu da yanındakilerle kısa bir değerlendirme yaptı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, siyasi aktörlere çağrı yaparak, ''Öfke ve siyasi gelecek endişelerinden arınarak, kaybolan diyaloglar kurulmalıdır ve milletimizin layık olduğu ve demokratik hukuk devletinin gerekli kıldığı Anayasal ve yasal değişiklikler bir an önce hayata geçirilmelidir'' dedi.
Kılıç, DTP'nin kapatılma kararının ardından yaptığı açıklamada, kararın gerekçesinin en kısa zamanda yazılarak Resmi Gazete'de yayımlanacağını ifade etti.
Karar yazılana kadar Anayasa Mahkemesi ile ilgili yapılacak eleştirileri şimdiden gördüğünü ifade eden Kılıç, karardan önce bazı eleştiri ve düşüncelerin olduğunu basın organlarından adım adım izlediklerini söyledi. Kılıç, ''Bunlar içinde demokrasi ve insan hakları alanında bir süreç başlamış iken, böyle bir sürecin bu davanın gündeme alınmasıyla sabote edildiği, verilecek kapatma kararının siyasi bir darbe olarak nitelendirildiği ve zamanlamasının da çok düşündürücü olduğu ifade edildi. Bu eleştirileri çok haksız ve acımasız olarak değerlendiriyoruz'' dedi.
Davanın 2 yılı aşkın süredir devam ettiğini, 2 yıldır bu konuda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 141 belgenin eklerine ilişkin çok ciddi eksiklikler gördüklerini ifade eden Kılıç, bu eksikliklerin raportör kanalıyla bugüne kadar tamamlanmaya çalışıldığını kaydetti. Kılıç, ''Bizim bu partiye ilişkin gündemi tespit ederken, dışarıda sürmekte olman bir demokratikleşme süreciyle ilgili herhangi bir öngörümüz, herhangi bir değerlendirmemiz ya da buna bağlı olarak herhangi bir tasarrufumuz asla olmamıştır'' diye konuştu.
Anayasa Mahkemesinin, hak ve özgürlükler konusunda bireyle devletin menfaatleri ve çıkarları, daha doğrusu Anayasa'da koruma altına alınmış değerler arasında denge kuran bir kurum olduğunu vurgulayan Kılıç, şunları kaydetti:
''Bu dengeyi kurarken, özgürlükler arasındaki bu sınırları çizerken, tabii ki Anayasa'ya, yasalara, uluslararası hukuka ve hukukun üstün kurallarına da bağlı kalarak, daima bu dengeyi korumaya çalışmıştır. Şimdi, bu parti kapatmalarla ilgili çağdaş dünyada geçerli olan ve uluslararası anlaşmaların ve bizim Siyasi Partiler Kanunumuzun ifade ettiği ölçüler içerisinde hem ifade özgürlüğünün hem de örgütlenme özgürlüğünün kullanılmasına ilişkin birtakım ölçülerin olduğunu hepiniz biliyorsunuz.
Bir Siyasi parti, terör, şiddet, baskı içeren eylem ve söylemleri kullanma hakkına sahip değildir. Terör ve şiddet içeren eylem ve söylemlerle barışçıl söylem ve önerilerini birbirinden ayırmak zorundadır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de son yıllarda vermiş olduğu kararlarında bu konunun üzerinde çok açık biçimde durmuş ve bununla ilgili önemli ölçütler yaratmıştır. İşte bunları kaba taslak ifade edecek olursak, bir siyasi partinin terör ve şiddete yakınlığı meşru göstermeye çalışması, propagandası, övülmesi, ona yardım ve yataklık yapılması, açık ve gizli onay ve destek verilmesi, sözleşmeye asla uygun görülmemiştir. Bu konuda verilmiş kapatma kararları sözleşmeyi ihlal olarak da nitelendirilmemiştir.''
TOPLUM DEĞERLERİYLE UYUM İÇİNDE
Bir siyasi partinin, demokratik ortam içerisinde, amacı ve bu amaca ulaşmak için kullandığı araçlarını, demokratik toplum değerleriyle uyum içinde kullanmak zorunda olduğuna işaret eden Kılıç, şöyle devam etti:
''Eğer bu uygunluk yoksa, bu siyasi partinin siyasi alanda bir toplum modeli önerme hakkı da yoktur. Bir partinin savunduğu ya da önerdiği, inandığı projesi, toplumsal projesi ne kadar kutsal olursa olsun, yöntem olarak eğer terör ve şiddetle ilişki kurmuşsa, bu amacının bence hiçbir anlamı yoktur.
Anayasa Mahkemesi, son yıllarda verdiği kararlarda da AİHM'in yapmış olduğu, çıkarmış olduğu bu kriterleri ciddi anlamda kullanıyor ve buna örnek olarak en son verdiği HAK-PAR kararında da bunu uygulamıştır. Terör ve şiddetle olan eylemlerle, terör ve şiddetten ayrı tutulmuş, barışçıl yöntemleri birbirinden ayırarak, kararlarını bu ölçüde vermeye çalışmaktadır.
Hukukun yükünü mahkemeler çeker. Siyasetin yükünü de siyasetçilerin çekmesi lazım. Kimse mahkemelerden siyasi bir görev şeklinde bir yardım beklememelidir. Bekleme hakkı da yoktur. Siyasi partiler, ilgili ve ihtiyaç duyulan anayasal ya da yasal değişiklikleri yapması için her fırsatta burada çağrıda bulunduk. Ancak bu çağrıları biz siyasilerimize duyuramadık, duyurmayı başaramadık. Hemen belirtelim ki bu çağrının içinde siyasi partilerle ilgili gerek anayasal gerekse yasal düzenlemelerde terör ve şiddete ilişkin herhangi bir izin veren düzenleme asla yapılamaz, bu konuda da herhangi bir çağrımız yok. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde terör ve şiddete bulaşmış bir siyasi partiye ne ifade ne de örgütlenme özgürlüğünde bir hak verilebilmektedir. O nedenle bizim değişiklikler konusunda yaptığımız çağrı tamamen bunun dışındadır.''
TERÖRÜN AMACI
Eylemleri itibarıyla terörün amacının, korku, endişe, güvensizlik yaratarak toplumun moralini bozmak olduğunu söyleyen Kılıç, ''Bozulan bu ortamdan da faydalanarak, siyasi hedeflerine ulaşma amacı gütmektedir. Hemen belirteyim ki Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütün kurumları ve bütün sistemleri çalışmaktadır. Yılgınlık ve umutsuzluk bu toplumun tarihinde yoktur, olmayacaktır'' dedi.
Demokrasinin, sorunlara çözüm bulma sanatı olduğunu vurgulayan Kılıç, şunları söyledi:
''Demokratik anlayışın öngördüğü çoğulculuk ve hoşgörü ortamında çözüm üretmemek mümkün değildir. Siyasi, etnik, dinsel tüm farklılıklarımızla birlikte bizlerin birlikte yaşama azmini ve becerisini göstermek zorunda olduğumuzun, altını çizerek ifade etmek istiyorum. Milletimizin terör karşısındaki bugüne kadar gösterdiği asil ve vakur duruşu adeta bir tarih yazmaktadır. 40 yıldır terörün tüm acımasız saldırılarına rağmen birlikte yaşama arzusunu asla kaybetmemiştir.
Evet, zorlu bir süreçten geçiyoruz. Sorunlarımız ne kadar ağır olursa olsun, çözüm yeri parlamentodur, parlamento olmalıdır ve bu inancı asla kaybetmemeliyiz.
Bu bağlamda, son olarak siyasi aktörlere buradan bir çağrı yapmak istiyorum. Öfke ve siyasi gelecek endişelerinden arınarak, kaybolan diyaloglar kurulmalıdır, milletimizin layık olduğu ve demokratik hukuk devletinin gerekli kıldığı anayasal ve yasal değişiklikler bir an önce hayata geçirilmelidir.
Bu duygular içinde bu kararın milletimiz ve devletimiz için hayırlı olmasını diliyorum.''
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, DTP'nin kapatılması davasını görüşmeye başladıkları süreç içerisinde, siyasilerin ve gazetecilerin çeşitli beyanatları olduğunu belirterek, ''Ben bunu bir talihsizlik olarak görüyorum. Anayasa'nın 138. maddesinde çok açık bir şekilde, davanın görüşülme aşamasında hiçbir şekilde bu tür açıklamalar yapılmaması gerekirken, maalesef yapılmıştır'' dedi.
Kılıç, DTP'nin kapatılması kararını açıkladıktan sonra gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Bir gazetecinin, ''Parti tüzel kişiliği bugün itibarıyla sona eriyor. Bunu Meclise bildirecek misiniz? Deyim yerindeyse tabelaların ne zaman inmesi gerekiyor?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Parti tüzel kişiliğinin bittiği Meclis Başkanlığına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilecek ve Resmi Gazete'de yayımlanacak. Bu bildirimlerle birlikte artık siyasi partinin varlığı sona erecek. Ancak siyasi yasaklar ve milletvekilliklerinin düşmesine ilişkin süreç, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının yazıldığı ve bunun Resmi Gazete'de yayımlandığı gün itibarıyla hüküm ifade edecektir. Kısa kararı Resmi Gazete'de yayımlayacağız.''
Kılıç, DTP'nin dava sürecinde, Siyasi Partiler Yasası ile ilgili taleplerinin olduğunun hatırlatılması ve ''Usul sorunları var demiştiniz. Aldığınız bir usul kararı var mı? Siyasi Partiler Yasası ile ilgili iptal kararı var mı?'' sorusuna, ''Hayır. Bu kararın esasını etkileyecek önemli bir ara kararımız yoktur, olmamıştır. Bunu da zaten gerekçeli kararımız Resmi Gazete'de yayımlandığında göreceksiniz'' yanıtını verdi.
''Siyasi yasaklarla milletvekilliğinin düşmesi aynı şeyler mi? Meclis Başkanlığının, sizin yazınızı gönderdikten sonra milletvekilliğini düşürme kararı mı alması gerekiyor?'' sorusu üzerine Kılıç, ''Anayasa'ya göre bizim kararımız Meclise bildirildiği andan itibaren, milletvekilliği otomatikman düşürülüyor ama milletvekilliğinin düşmesiyle birlikte 5 yıllık siyasi yasak da başlıyor''
dedi.
Kılıç, ''69. maddede siyasi yasak tanımlanıyor. 84. maddede ise milletvekilliğinin düşürülmesi tanımlanıyor. İkisi birbirinden farklı şeyler. Sizin kararınızı Meclise gönderdikten sonra milletvekilliğinin düşürülmesi gerekiyor mu?'' sorusuna, ''İkisi aynı şeyler değil. Biraz önce siyasi yasaklarla ilgili listeyi okurken, onun içinde milletvekilleri de vardı. Yani, siyasi yasak da kapsamında, milletvekilliği düşme de onun kapsamında. İkisi de aynı şekilde ifade ediliyor'' karşılığını verdi.
Bir başka soru üzerine de Kılıç, 2'si milletvekilli toplam 37 kişiye siyasi yasak getirildiğini belirtti.
''HEYETİMİZ, BATASUNA KARARINI GÖZ ÖNÜNDE TUTMUŞTUR''
''AİHM kararından bahsettiniz. Bu, Batasuna Partisi ile ilgili mi?'' soru üzerine Kılıç, şunları söyledi:
''Ağırlıklı olarak, tabii ki Batasuna kararı ve bundan önceki AİHM'in... Yani şunu söyleyeyim, tabii bizim bu yargı süreci içerisinde, görüşmeye başladığımız süreç içerisinde çeşitli beyanatlar oldu, siyasilerimizin ve gazetecilerimizin. Ben bunu bir talihsizlik olarak görüyorum. Anayasa'nın 138. maddesinde çok açık bir şekilde, davanın görüşülme aşamasında hiçbir şekilde bu tür açıklamalar yapılmaması gerekirken, maalesef yapılmıştır. Şunu söyleyeyim, AİHM'in bizim verdiğimiz kararlar üzerinde ihlal kararlarını da incelemiş, göz önünde tutmuştur. AİHM'in İspanya'daki Batasuna kararıyla ilgili, 'İhlal yoktur' şeklindeki kararını göz önünde tutmuştur. Tabii ki hepsi incelenmiştir, hepsi araştırılmıştır. Mahkeme heyetimiz çok özverili, çok ince ve çok titiz bir çalışma yapmıştır. Ben mahkeme üyelerine, bu vesileyle teşekkür etmek istiyorum.''
Haşim Kılıç, ''Kısa karar bu akşam Resmi Gazete'de yayımlanırsa, yarın itibarıyla parti kapanmış, milletvekillikleri düşmüş sayılacak mı?'' sorusu üzerine, şöyle konuştu:
''Partinin tüzel kişiliği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bildireceğiz. Aynı zamanda Resmi Gazete'ye de göndereceğiz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu kararı, ilgili siyasi partiye tebliğ edecek. Bu süreç tamamlandığı andan itibaren bu siyasi partinin tüzel kişiliği sona ermiş oluyor. Ancak, milletvekilliği ve siyasi yasaklılıkla ilgili sonuca bağlanmış olan yaptırımlar, bizim gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı andan itibaren hüküm ifade edecek. Kısa kararla ilgisi yok bunun.''
Haşim Kılıç, ''(Zorlu bir süreçten geçiyoruz. Sorunlar ne kadar zor olursa olsun çözüm yeri parlamentodur) dediniz. Yüksek mahkeme olarak bir endişeniz mi var?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Türkiye'deki son dönemde olan olayları da gördüğümüz zaman, yani parlamenter sisteme olan bu bağlılığımızı, parlamenter sisteme, demokratik kurallar içinde işleyen bu sisteme sahip çıkmamız gerekiyor. Onun için de ben, her zaman bu inancımı sürdürdüm. Bugün ayrıca ifade ettim. Tabii ki siyasi sorunlar Meclis tarafından, daha doğrusu parlamentonun çatısı altında bulunan siyasi partilerimizin birlikteliğiyle, onların gayretleriyle çözülecektir. Onun dışında başka çözüm yolumuz yok.''
Kılıç, kısa kararın ne zaman Resmi Gazete'ye gönderileceğinin sorulması üzerine de ''Bugünkü sürece bağlı, bakacağım. En kısa zamanda göndereceğim'' dedi.
NOTLAR
Anayasa Mahkemesi heyetinin davayla ilgili 8 Aralık Salı günü başlayan müzakereleri, yaklaşık 40 saat sürdü. Bu süreç içinde çok sayıda yerli ve yabancı basın mensubu gelişmeleri izledi.
Anayasa Mahkemesi, yeni binasında gazeteciler için zemin katta bir bölüm ayırdı. Binanın arka tarafındaki otopark boşaltılarak canlı yayın araçlarına kullandırıldı.
Davanın görüşülmeye başladığı günden itibaren güvenlik önlemleri alınan Mahkeme binası ve çevresindeki önlemler, kararın açıklanacağının duyurulmasının ardından artırıldı.
Haşim Kılıç, yeni binada basın odası olarak hazırlanan odayı ilk kez kullandı. Açıklamanın yapıldığı odada da Kılıç'ın korumalarının yanı sıra bazı sivil polislerin de önlem alarak, güvenliği üst seviyede tuttuğu görüldü.