Solunan havada bulunan ve canlıların hayatiyetini sürdürebilmesi için en gerekli maddelerden biri olan oksijen, akciğerlerden dokulara alyuvarların içinde bulunan hemoglobin adlı bir moleküle bağlanarak taşınır. Aynı mekanizmayla dokularda metabolizma artığı olarak açığa çıkan karbondioksitin bir kısmı da geri taşınır. Hemoglobin solunum gazları ile kolayca birleşip ayrılabilir.
Karbonmonoksit bir karbon ve bir oksijen atomundan oluşan bir moleküldür. Renksiz, kokusuz, tatsız ve tahriş etme özelliği olmayan bir gazdır, dolayısıyla varlığı fark edilmez. Yapısında karbon taşıyan bileşiklerin tam yanmaması sonucu karbonmonoksit açığa çıkar. Çok kuvvetli bir zehirdir. Solunan havada yoğunluğu artarsa, kana geçer ve oksijenin taşındığı hemoglobine oksijenden daha kolay bağlanır ve kolay kolay ayrılmaz. Karbonmonoksidin hemoglobine bağlanma yeteneği oksijenden yaklaşık 200 kat fazladır. Anne karnındaki bebekte karbonmonoksidin hemoglobine bağlanabilme oranı daha da yüksektir. Karbonmonoksidin hemoglobin ile bağlanması yaşamımız için gerekli olan oksijenin dokulara sunumu azaltır, dokulara oksijen taşınamaz ve hücre ölümü meydana gelir.
Karbonmonoksit tam olarak yanmamış odun, kömür ve doğal gaz gibi karbonlu yakıtların dumanlarında
motorlu araç egzoz gazlarında ve fabrikalarda açığa çıkan gazlarda bulunur. Kötü baca sistemleri, yangınlar, kapalı garajlar, hava dolaşımının olmadığı yerler ve kötü hava koşulları karbonmonoksit oluşması ve birikmesini sağlar. Çocuklar, yaşlılar, trafik polisleri, itfaiye ve kapalı garaj çalışanları, propan yakıtlı araç kullananlar, çelik endüstrisi çalışanları, boya sanayisinde kullanılan metilen klorür içeren maddelerle çalışanlar, kalorifer kazan dairesi çalışanları, otomobil tamircileri, iskemik kalp, kronik akciğer ve anemi hastaları, gebe kadınlar ve anne karnındaki bebekler genel topluma göre daha fazla risk altındadır. Çoğunlukla karbonmonoksit gazına maruz kalınan süre ve miktarı zehirlenme bulgularının ortaya çıkması ile ilişkilidir. Karbonmonoksit ile birleşmiş hemoglobin oranı % 20-30'luk düzeylere ulaştığında zehirlenme bulguları ortaya çıkar, % 60-70'e ulaşınca koma ve ölüm görülebilir. Yoğun sigara içenlerin kanda % 5-10 oranında karbonmonoksit bulunabilir ve sigaradan kaynaklanan birçok hastalığa neden olur.
Karbonmonoksit ile zehirlendiği düşünülen kişinin bulunduğu ortam havalandırılmalı, hemen yeterli oksijen alabileceği açık havaya çıkarılmalı, üstü örtülerek vücut ısısının korunması sağlanmalıdır. Acil yardım çağrılmalıdır, tıbbi yardım gelene kadar hava yolunu tıkayan bir şeyler varsa temizlenmelidir. Zehirlenme tablosunda baş ağrısı, görme bozuklukları, nefes darlığı, bulantı, yorgunluk ve uyku hali, zihin bulanıklığı ve ağır zehirlenmelerde koma görülebilir. Kişinin yargı yeteneği bozulur ve sezgi kaybolur. Erken ve etkin tedavi edilmeyenlerde kalıcı beyin hasarı meydana gelebilir. Bir sağlık merkezinde karbonmonoksidi kandan uzaklaştırmak için mekanik solunum aracıyla uygun oranda oksijen ve diğer solunum gazları verilerek tedavi sağlanır.
Karbonmonoksit zehirlenmesi yaygın görülen ve engellenebilir zehirlenmelerdendir.
Engellenebilmesi için toplumun aşağıdaki önlemleri alması gerekmektedir:
-Evlerde kullanılan tüm ısıtma sistemlerinin ve bacaların bakımını, her yıl düzenli olarak yetkin kişilere yaptırmak, ortamın yeterli hava almasını sağlamak.
-Yatılan odalarda gece yanar halde bacasız veya açık ısıtıcıları bulundurmamak, özellikle alçak basınçlı lodoslu havalarda bacaların güvenliği sağlanamamışsa soba yakmamak veya gece söndürmek. Soba ve benzerlerinde iyi yanmayan, standartlara uymayan yakıtlar kullanılmamak, sobaları aşırı doldurmamak, yatmadan önce sobaya yakıt ilave etmemek.
-Ev içinde, kapalı mekanlarda jeneratör ve bacasız ısıtma araçlarını kullanmamak.
-Banyo içinde şofben kullanmamak ya da bu ısıtıcıların baca sistemlerinin etkin çalıştığından emin olmak, ortamın havalanabilmesini sağlamak.
-Pencere veya kapı açık olsa bile kapalı garajlarda çalışır durumda araç bırakmamak.
-Karbon monoksit havadan ağır olup kapalı ortamlarda hızlı bir şekilde birikebilir; kömür, doğalgaz ve benzeri karbonlu yakıt kullanılan ortamların iyi havalandırılmasına dikkat etmek.
-Baş dönmesi, baş ağrısı, halsizlik, bulantı, nefes darlığı, görme bozukluğu yakınmalarında ve zehirlenme kuşkusunda hemen bir sağlık kurumuna başvurmak.