Fenerbahçe ritmik pas bağlantısıyla oyunun üstünlüğünü ele aldığı, tüm ribauntları topladığı ve hiç pozisyon vermediği bir dönemde golü de buldu.
Ne olduysa o dakikadan sonra oldu zaten…
Skoru cebine koyduğu zaman oynamayı bilen Fenerbahçe, eski hastalığının pençesine düştü bir anda. Kabuğuna çekildi. Arkaya yaslandı,

rakibine oyuna girme fırsatı verdi.
Ve 30'uncu dakikada yüzde 67 F.Bahçe lehine olan topla oynama oranı maç bittiğinde yüzde 51 Beşiktaş'a dönmüştü.
Bir maç içinde bu kadar derin bir dalgalanma, kontrol futbolu üzerine kurulu bir kadronun, oyunu ve skoru kontrol etmekte bu kadar zorlanması izaha muhtaç…
En akla yatan açıklama, takımın çoktan kaybettiği büyük maç oynama-kazanma refleksi.
SOLDA SOW İNADI VE ASİMETRİK FUTBOL
• Maça çıkarken Sow'u sol öne yazmak, arkasındaki sol beki intiharın eşiğine getiriyor. Zira Sow içeri devrilip pratikte oyunu çift forvete döndürüyor. Bu belki üretkenliği artırıyor ama kanat yolgeçen hanına dönüyor. Ve F.Bahçe asimetrik bir oyun oynuyor. Takım, yıllardır derbilerde ve Avrupa'da en büyük avantajı olan "tok futbol"un temel direklerinden kanat savunmasından da mahrum kalıyor.
Mersin veya Kasımpaşa bu asimetrik futbola cezayı kesemiyor belki ama Hilbert-Holosko gibi bir ikili, surlardaki deliği bulmuş Osmanlı ordusu gibi savunmayı delip geçiyor.
Ve Aykut Hoca maç boyunca surları onarmak için hiçbir hamle yapmıyor.
ZİEGLER BU KADAR ÖNEMLİYDİ, NİYE SATILDI?
• Yobo gibi defansın temel taşını, Ziegler'e yer açmak için oynatmamak, risk almakla ifade edilebilecek bir durum değil… Madem bu denli vazgeçilmezdi Ziegler, sezon başında neden gözden çıkarıldı?
2. golde Holosko'yu havada bozamayan Egemen'i ve bir an "içi geçip" Niang'ı seyre dalan Bekir'i görünce, Kocaman belki anlamıştır bu seçimin maliyetini.
Yobo sakat veya cezalı değilse, tandemin bir ayağı odur…
Değil Ziegler Marcelo olsa, Bekir-Egemen tandemi için Yobo'dan vazgeçilmez.
TOPAL TERCİHİNİN ANLATTIKLARI
• Dün görüldü ki Baroni sezon boyunca 2 Trabzon maçı oynamak üzere sözleşme imzalamış. Topal'ın oyuna girmesi ise her zamanki etkiyi yarattı. Stoperlerin arasına fazla girip öne oynama ve top yapma refleksini köreltti. Zaten beraberlik lüksü olmadığı halde maçtan sonra Sow'un "1 puan alsaydık iyiydi" sözleri, takımdaki bilinçaltını yansıtıyor aslında. Buna rağmen son saniyelerde kornerlerle baskı kurdular ama gafil avlandılar.
PUSUDA BEKLEYEN TRAVMALAR
Fenerbahçe için bu sezon, bir futbol mucizesi olmazsa bitmiştir. Zaten dün akşama kadar 3'ü içeride 5 mağlubiyet alarak bu sezonu çoktan tüketmişlerdi aslında. Artık tek doyurucu umut Avrupa Ligi'dir.
G.Saray puan kaybeder mi? Eder…
Ama Fenerbahçe de edecek sonuçta…
Üstelik bu kadar travmatik bir mağlubiyetin artçı şokları olacaktır daha. Bakınız soyunma odasında çıkan Gökhan-Egemen kavgası…
Derbiye çıkarken, kazanıp çift kutuplu bir lig yaratıp G.Saray'ı baskı altına almak gibi bir şansları vardı.
Ancak son saniye golüyle çok karamsar senaryolar aldı bunun yerini.
Mesela bin bir sıkıntıyla boğuşan Beşiktaş'ın gerisinde kalıp Şampiyonlar Ligi geliriyle bütçeye suni teneffüs yapmak şansından mahrum kalmak…
Mesela sezon sonu elden çıkarması, satın almaktan çok daha maliyetli olacak Krasic gibi yanlış transferlerin getireceği ekstra külfet...
Mesela ezeli rakibinin Kadıköy'de 2 sene üst üste şampiyonluk kupasını kaldırması ihtimali…
Ekonomik ve psikolojik bunca travmanın faturası, kaçan bir şampiyonluktan çok daha ağır olacaktır.
Ve elbet birileri bu faturayı ödeyecektir.