Amel defterinizi ramazan ayında iyiliklerle doldurdunuz. Oruç tuttunuz, namaz kıldınız, gülümsediniz, komşunuza ikramda bulundunuz, fitrenizi çıkardınız, daha sevecen ve affedici oldunuz, sizi kıranı kırmadınız, kem gözle bakmadınız, özetle ramazan şuuruna uygun ibadetler yaptınız. Peki bundan sonra ne yapacaksınız? Kendinize yeni dönemde (önümüzdeki ramazana kadar) bir yol haritası çizdiniz mi? Namazla, diğer ibadetlerle aranız nasıl olacak? İnşallah ramazan bitince, amel defterinizi katlayıp da, gelecek ramazana kadar ibadetlerinize ara vermezsiniz. Sizin için duam bu. Yarın ibadetlerinizi yapabilmenin bayramını kutlayacaksınız. Gülümseyeceksiniz. İnsanlarla selamlaşacaksınız. Fakiri hatırlayacaksınız. Baba ve annelerinizi ziyaret edip dualarını alacaksınız. Vefat etmişlerse belki mezarlarını ziyarete gidersiniz. Gitmelisiniz de. Çünkü onlar orada sizi bekleyecekler. Hayattayken bekledikleri gibi.
ÇOCUKLARI SEVİNDİRİN
Çocuğunuzun elinden tutup sabahın erken saatlerinde camiye gideceksiniz. Orada hocamızın güzel vaazını dinleyeceksiniz. Yolda gördüğünüz herkese selam vereceksiniz. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.), 'selamı yayın' buyuruyor. Tanıdığımıza zaten selam veriyoruz. Önemli olan tanımadığımıza selam vermektir. Onların gönlünü kazanmaktır. Bayramlarda çocukları sevindirmek güzel bir gelenektir. Küçükken bayramlarda aldığımız harçlıkları hiç unutmayız. Hatta bu harçlıkları verenleri de. Ya babamızın bütçesini zorlayarak aldığı yeni ayakkabılarımızı hangimiz unuturuz? Bir bayram gecesi babamın aldığı ayakkabıyı yatağa alıp koynumda uyuttuğumu bilirim. Geçenlerde bir arkadaşımın söylediği şu söz hepimizin duygularını özetlemiyor mu?: "Ben çocukken günün birinde zengin olursam bütün bakkallardaki çikolataları alıp eve depolayacağımı ve sürekli onları yiyeceğimi düşünürdüm. Ama şimdi canım tek bir çikolatayı çekmiyor." Şöyle veya böyle ramazan bitti. Ama güzel alışkanlıklar edindik. Hayır ve hasenatımızı çoğalttık. Duygulandık. Yer yer gülümsedik. Şimdi yeni bir koşuşturma başlayacak. Dünyanın hengamesine kapılacağız, koşacağız. Koşturacağız. Ama ne olursa olsun Yüce Allah'a verdiğimiz söze sadık kalalım. "Seni Rab kabul ettik. Sen bizim Rabbimiz'sin" sözüne ve ahdine sadık kalalım.
SALAT VE SELAM
Salat ve selam, esenlik ve dua demektir. "Ya Rabbi, Muhammed'in (s.a.v.) makamını, şanını, şerefini ve yanındaki itibarını yücelt" demektir. Dikkat ederseniz "Muhammed" adından sonra "s.a.v." diye bir rumuz yazarız."Sallallahu aleyhi vesellem, O'na sonsuz salat (dua) ve selam (övgü) olsun" demektir bu. Alimlerin bir kısmı, O'nun adı her anıldığında bunu söylemeyi dini bir gereklilik (vücub) sayarlar. Salat ve selamın binlerce türü vardır. Ama halkımız arasında en çok kullanılan ve yaygın olanı şudur: "Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed - Allahım! Efendimiz ve Peygamberimiz olan Muhammed'e ve O'nun akrabalarına (ehli beyt ve dostlarına) salat ve selam getiririm." Peki, Peygamberimize salat ve selamın faydaları var mıdır? Tabii ki vardır. Hatta bu konuda özel eserler kaleme alınmıştır. Biz bu faydalardan bir kaçını belirtelim:
Salat ve selam getirene melekler de dua ederler.
Günahların affına vesile olur. Peygamberimiz (s.a.v.); "Bana salat ve selam getiriniz. Zira bu yolla günahlarınız bağışlanır" buyuruyor.
Sevap yazılmasına sebep olur.
Kişinin manevi derecesini yükseltir.
Yapılan selamlar kıyamet günü Peygamberimize takdim edilir.
Peygamberimizin ahiretteki şefaatine sebep olur.
Kıyamet günü mahşerin korkularından kişiyi güvende kılar ve cenneti kolaylaştırır.
İçinde salat ve selam getirilen meclisler-sohbetler, manevi yönden süslenir.
Kıyamet günü sahibi için ışık ve nur olur.
Sohbetlerde işlenmiş küçük günahların affına vesile olur.
Kişinin münafıklardan sayılmasına engel olur.
Kişiyi ateşten korumaya çalışır.
Kişiyi şehitlerin makamına yaklaştırır.
Zor yaşantıdan ve fakirliğin sıkıntılarından kurtarır. Rızkı bollaştırıp bereketlendirir.
BÜYÜKLERİN DUALARI
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) Rüyada Öğrettiği Dua: Allah'ım, senden yalvararak diliyorum; Ey gizliyi bilen! Ey göğü kudreti ile bina eden! Ey yeri izzeti ile döşemiş olan! Ey celalinin nuru ile güneşi ışık merkezi, ayı yol gösterici kılan! Ey her temiz nefse yönelen! Ey korkanların, gönlü temiz olanların korkusunu gideren! Ey yaratıkların ihtiyaçlarını ve dileklerini yerine getiren! Ey Yusuf'u kölelik boyunduruğundan kurtaran! Ey kulların ihtiyaçlarını zatına iletmek için aracı koymayan! Her dilek sahibinin müracaatını doğrudan doğruya kendisi dinleyen, karşılığını veren ve hiçbir yardımcıya muhtaç olmayan Rabbim! Sana gelenleri engelleyecek kimse yok kapında. Sen öyle bir Rab'sin ki; sana müracaat edip isteyenlere verdikçe hazinen azalmaz, dileyenlerin çokluğu cömertliğini azaltmaz, bilakis yağmur gibi yağar, yağdırırsın. Ya Rabbi! Peygamberin Hz. Muhammed'e (s.a.v.), O'nun ali ve ashabına sonsuz selam olsun. Duamı kabul et, istediğimi lutfet. Çünkü sen herşeye gücü yetensin!
Soru-cevap
1- Eşyanın da Allah'ı tespih ettiğini duydum. Bu nasıl oluyor. Doğru mudur?
Evet, duyduğunuz bir ayetin mealidir. İsra Suresi'nin 44. Ayeti'nde, "Hiçbir şey yok ki, Allah'a hamd ile tespih etmesin, lakin siz onların tespihini anlamazsınız" buyuruluyor. Bilindiği gibi eşyanın zerrelerinde içten hareket vardır. Molekül, atom ve elektron gibi birbirinin içindeki varlıklar, canlı bir yaratıktaki gibi hareket halindedir. Her şey o muhteşem zata işaret eder. Mevlana, "Cansızdan, can âlemine girin de âlemin parçalarının ahengini duyun, o vakit cansız şeylerin tespihlerini apaçık duyarsınız" der.
2- Kaza namazlarım var. Nafile namazları ve vakit sünnetlerini kılamayacağım söyleniyor. Doğru mu?
Kazaya kalmış namazların kazasıyla meşgul olmak, nafile namaz kılmaktan daha önemli ve önceliklidir. Ancak vakit namazlarıyla birlikte kılınan düzenli nafileler (revatib sünnetler) bunun dışındadır. Bu nedenle bu tür sünnetleri terk etmeyiniz.
3- Namazda aklıma dünyalık şeyler geliyor. Namazıma engel olur mu?
Namaz aslında kişinin Allah ile konuşması, O'na imanını, kulluğunu ifade etmesidir. Gerçek anlamda namaz kılan kişi, her türlü dünyalığı seccadenin dışında bırakmalıdır. Bununla beraber namaz esnasında bu tür şeylerin akla gelmesi namazı bozmaz. Belki manevi lezzetini azaltır.