Hz. Peygamber (s.a.v.), Ramazan'ın son on günü mescidde ibadet niyetiyle beklerdi. Bu süre zarfında zaruri ihtiyacı olmadıkça camiden çıkmaz ve orada bulunduğu süre içinde namaz, Kuran-ı Kerim kıratı, Allahı zikir, tefekkür gibi ibadetlerle meşgul olurdu. İtikaf; ibadet niyetiyle camiye ve cami özelliğine büründürülebilecek yere girip oturmak ve ibadet yapmaktır. Kişi, evinin uygun bir yerinde de itikaf yapabilir. Kadınlar için ise evlerinin uygun bir yeri itikaf için daha uygundur. Peygamberimiz (s.a.v.) vefat ettiği yılın ramazanında, yirmi gün itikaf yapmıştı. Diğer dinlerde de ve onların Peygamberlerinin hayatında da itikafın yeri vardı (Bakara, 125). Hz. Peygamber'in (s.a.v.) eşleri de itikaf ibadetini yapmışlardı. Bu nedenle de Hanefi fıkıhçıları itikafı güçlü sünnet saymışlardır. Şöyle bir soru akla gelebilir: Bu kadar yoğun bir dünya meşgalesi arasında itikafa zamanımız var mı? Çalışmak dururken mescide girip tembel tembel oturacak mıyız? Aslında itikafın mantığı anlaşılırsa, bu ibadetin sorulan bu sorulara cevap olduğu anlaşılır. İtikafta arzulanan şudur; dünyanın hengame, şatafat, çekicilik ve vazgeçilmezliğini bir an için kenara bırak. Nefsinle başbaşa kalarak, halkın ve dünyanın içinde bir yalnızlık yaşa. Düşün ve ibret al. İbadete zaman ayır.
ALNINI SECDE YE KOY
Mescitte tek başına namaz kıl, Kuran oku, Allah'ı zikret, dilini dünyanın boş ve itibarsız lakırdılarından biraz uzak tut. Gözünle sağa sola bakıp, insanların açığını gediğini arayacağına secdene bak. Kulağın, dedikodu ve boş laflar duyacağına dudaklarından yansıyacak zikir ve Kuran sesini duysun. Kalbinizle, kalbin sahibi olan Yüce Rabbi an. Alnını secdeye koy. Bol bol geçmişini ve geleceğini düşün. Ailenden ahirete göçmüş olanları düşün. Dün onlar da senin gibi nefes alıp veriyorlardı. Ama şimdi yoklar. Mezar (berzah) aleminde acaba nasıl bir hayat yaşıyorlar? Halleri nasıldır? Bir an için kendini onların yerine koy. İşte itikaf, bütün bunları düşünmek için hayatının bir kısmını Rabbi'ne ayırmandır. Hayatının bohemliğine, umursuzluğuna, çemberden çıkmış bencilliğine bir nefes aralığı vermektir. Onun için itikaf yapınız. Bu unutulmuş sünneti yaşatın. Aslında bunu evinde, odanın müsait bir köşesinde seccadenin üzerinde yapabilirsin. İtikaf Ramazan'ın dışında da yapılabilir. İtikaf yapılırken, dini eserler de okunabilir.
RAMAZAN VE ŞEVVAL ORUCU
Süfyanİ Sevri anlatıyor: "Ben Mekke-i Mükerreme'de üç sene oturdum. Mekkelilerden bir kimse her gün Harem-i Şerif'e gelir, tavaf eder, namaz kılar ve bana selam verip giderdi. Gel zaman git zaman ben bu kişi ile tanıştım. Dostluğumuz ilerledi, samimiyetimiz arttı. Bir gün, o kimse beni yanına çağırdı ve dedi ki: 'Eğer senden evvel ölürsem, o vakit kendi ellerinle beni yıka, namazımı sen kıldır ve beni kendi elinle defneyle. O gece de ilk gece de beni terk etmeyip kabrimde geceleyerek sorgu meleklerinin sual sorması anında bana devamlı, 'tevhîd'i telkin et' diye vasiyette bulundu. Ben de o kimsenin dediklerini yapmayı kabul ettim. Bir dönem geçti. Bir zaman sonra o kimse vefat etti. Ben de bana yaptığı vasiyete uyarak verdiğim sözü yerine getirdim. Defin işi de bittikten sonra, kabrin başında gecelemeye karar verdim. Çünkü buna da söz vermiştim. O gece kabri beklerken bana bir ağırlık çöktü, hafifçe uykuya dalmışım. O gece uyku ile uyanıklık arasında iken bir ses kulağıma çalındı: 'Ya Süfyan! Beni korumana ve senin telkinine ihtiyaç kalmadı. Artık sen gidebilirsin' diye bir ses işittim. O zaman ben de kendisine sordum: 'Ne sebeple bu lütfa eriştin, bu fazilete nail oldun?' Dedi ki: 'Ramazan- ı Şerif'in orucunu tutup, Şevval'den altı gün daha ekleyerek oruç tutmam sebebiyle.' O zaman ben uyandım. Yanımda kimseyi görmedim. Gördüğüm bu rüyaya tabi olayım mı olmayayım mı ? Tereddüt geçirdim. Abdest aldım, iki rekât namaz kıldım, tekrar uyudum. Böylece hafiften gelen sesi üç kere duydum. Anladım ki bu Rahmanidir, Allah'tan gelmiştir. Şeytandan değildir. O zaman kabrin yanından ayrıldım. Şevval orucunun faziletini, yardımını böylece kavramış oldum ve şöylece dua ettim: 'Ya Rabbi! Beni Ramazan ayının orucuna ve Şevval'den (Ramazan ayından sonra gelen ay) altı gün oruç tutmaya muvaffak kıl' diye dua ettim."
BÜYÜKLERİN DUALARI
Mevlana'nın DUASI: "Dua bir dua olmaz Rabbim, ruhum görmese seni yüz yüze, ezanla çağırıldığı zaman, yüzüm dönük Kabe'ye kılarım namazımı, sadece senin güzelliğin için kılarım. Boş hareketler, boş sözler, bir ikiyüzlü namazı, ölgün ve sıradan... Utanırım namazımdan Rabbim, basbayağı utanç duyarım. Gözlerimi artık sana kaldıramam, o cesareti kendimde bulamam. Namaza cesaret için, melek olmak gerekirdi. Bense sürgünüm, düşkünüm, sapkınım. Rabbim, namazım sana erişemiyor. Yine de kılıyorum, kılmalıyım, çünkü gönlümdeki acıyı dile getirmeliyim. Senden yoksun kalınca kalbimin nasıl acıdığını sana anlatmalıyım. Bana acı Rabbim, bana merhamet ve nazar eyle, ey Rabbim! Bana lütfeyle..."
SORU-CEVAP
1 Migren hastasıyım, ağrı başladığında ilaç almak zorundayım. Nasıl oruç tutmalıyım? Oruca başlamanızı tavsiye ediyorum. Migreniniz tuttuğunuzda sabredemezseniz, ilaç alıp orucunuzu bozarsınız. Ramazandan sonra orucunuzu bozduğunuz günler için oruç tutarsınız.
2 Kabirdekiler ziyaretimizi duyarlar mı? Yüce Allah diledikten sonra ölüler ziyaretimizden haberdar olurlar. Kabir ziyareti sırasında konuşulanları, kabirdeki kişinin duyduğu ve verilen selamı aldığı hadislerle sabittir.
3 Peygamberimizin (s.a.v.) tercih ettiği özel bir şifa duası var mı? Peygamberimiz şu şifa duasını kendi için okurdu: "Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver. Sen şafisin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Senden bütün hastalıkları gideren bir şifa istiyoruz."