Tüm
dünya kıyameti beklerken, 21 Aralık'ın Dünya Roman Kahramanları Günü olduğunu unuttu; ama biz unutmadık. Bu günü vesile ederek, Türkiye'nin en önemli romancılarına favori roman kahramanlarını sorduk. Aldığımız cevaplar bizim favori kahramanlarımızın yaratı sürecine katkısı olanları göz önüne serdi; kahramanlarımızın kahramanlarını öğrendik!
Ayşe Kulin: David Coperfield
"İlk sayfasından son yaprağına kadar her anını net hatırlayabildiğim roman kahramanım, İngiliz yazar Charles Dickens'ın David Copperfield'ıydı. Okuduğum sırada çok genç olduğum için, nispeten boş zihnime iyi kaydedilmiş olmalı. David, annesinin ölümü üzerine kendine eziyet eden üvey babasından beş parasz kaçar ve hiç görmediği halasını bulmak üzere, onca yolu yaya yürüyerek Londra'dan Dower'e gelir. Yolculuk sırasında 12 yaşındadır. Yolculuk bir maceradır ama David'in fırtınalı hayatı da bambaşka bir maceradır. Bu kitabı İngilizce olarak sınıfımızda okurken ben 13 yaşındaydım. Yaşıtım bir çocuğun acıklı öyküsü beni ne denli etkilemiş ki, roman okumak bende o yaştan itibaren bir alışkanlık oldu. 60 yıl sonra dahi, kitabı ayrıntılarıyla hatırlayabiliyorum. Romanı ilk okuduğumda beni çarpan, sadece David'in macerasıydı. Kitabı ikinci kez okurken, Dickens'ın sanayi devrimini yaşamakta olan İngiltere'de, çocuk işçilere yapılan haksızlıklara, ülkenin kalıplaşmış sınıf farklarına, sınıf farkının yarattığı eşitsizliğe ince bir eleştiri getirmekle kalmayıp, İngiliz toplumunda bir farkındalık yaratmayı amaçladığını gördüm. Roman, toplumsal haksızlıkları tokat gibi çarpıyordu yüzümüze. 'Demek ki', diye düşündüm, 'Yazarlar sadece Shakespeare gibi insan ruhunun karanlıklarına, çelişkilerine işaret etmekle kalmıyor, topluma ayna tutmak gibi bir işlevleri daha var'. İlk gençliğimde okuduğum Dickens, David aracılığıyla yazarlık yolumu.
Orhan Pamuk: JulIan Sorel
"Stendhal'ın Kızıl ve Kara romanının (1830) başkahramanı Julian Sorel'i çok severim. Çalışkan, mücadeleci, hırslı ve hafifçe üç kağıtçı, yoksul bir taşra çocuğudur. Zeki, sevimli ve saftır. Ve bir roman kahramanından beklediğim en önemli iki şeyi aynı anda yapmayı başarır: Hem toplumun her kesiminden insanlarla tanışır, tartışır, mücadele eder. Hem de sürekli kendi zengin iç dünyasında yaşar. Bir marangozun çok yetenekli oğludur. Katolik dünyasının okullarında, medreselerinde yol alır, aristokratların arasında gezinir, zengin kızlara ders verir, onlara içtenlikle aşık olur, siyasi kumpaslara karışır. Yaşadığı 19. yüzyıl Fransa'sının her köşesine uğrar. Kitabın adındaki iki renk, 1930'lar Fransa'sında çatışan iki temel gücü simgeler. Kızıl askeri kıyafeti, kara da dini kıyafetlerin rengidir. Ordu ve kilise toplumda ilerlemek isteyen yoksul bir çocuğun gelecek hayallerinin de renkleridir. Julien Sorel'i unutulmaz kılan ise birbirleriyle çatışan bu güçler arasında kendi yolunu ararken, çok renkli, derin ve hakiki bir iç dünyası geliştirmesidir. Ben, roman kahramanlarını kendime örnek almak için değil, benim önümde açtıkları dünyalar için severim. 18 yaşımda Kızıl ve Kara'yı okuduğumda genç bir kahraman bana Napolyon sonrası Fransa'sını göstermiş, roman kahramanlarını inanılır kılan şeyin hem toplumun zenginliği hem de bu toplumda ayakta kalmaya çalışanların benzersiz ruhları olduğunu öğretmişti."
İhsan Oktay Anar: martIn eden
"16 yaşında okuduğum Jack London'ın Martin Eden'ıydı. Bir roman kahramanından etkilenmemin nedeni ise çok genç olmamdı."
Elif Şafak: AttIcus FInch
"Harper Lee'nin Bülbülü Öldürmek / To Kill a Mocking -bird romanı dünya edebiyat tarihinde önemli yer tutar. Bu kitabı ilk okuduğumda hayli gençtim. Çok etkilenmiştim... Bilhassa baba karakteri Atticus Finch unutulmazdır. İlkeli, kararlı, dürüst, vicdanlıdır. Irkçılığın ve ayrımcılığın had safhada olduğu bir ortamda o akıntıya karşı kürek çeker. Masum siyah bir adamı savunur. Herkes ona yüz çevirse bile vicdanının sesini dinler. Bütün bunların o babanın kızının gözünden anlatılması romana müthiş bir güç verir."
Hakan Günday: Vakur Barut
"Her ne kadar, Louis Ferdinand Celine'in Gecenin Sonuna Yolculuk adlı romanındaki Bardamu karakteri, kendisiyle ilk kez karşılaştığım 14 yaşımdan beri hayatımı alt üst etmeye devam etse de, Dünya Roman Kahramanları Günü'nün bir saatinin de Dünya Çizgi Roman Kahramanları'na ayrılabileceğini varsayarak, Vakur Barut'tan bahsetmek isterim. Suat Gönülay'ın hayat vermiş olduğu Vakur Barut, en az roman kahramanları kadar karmaşık ve ilham vericidir. Hatta yürüyüşünden görünüşüne, konuşmasından duruşuna kadar, Vakur Barut öylesine bir gösteridir ki, hikayenin kahramanı değil, hikayenin kendisidir."
Ahmet Ümit: Zebercet
"Benim favori roman kahramanım Yusuf Atılgan'ın Anayurt Oteli eserinde kaleme aldığı Zebercet'tir. Zebercet'in benim favori kahramanım olmasının sebebi ise farklı bir karakter olması ve Türk edebiyatında ona benzeyen başka bir karakterin yazılmamış olmasıdır. Zebercet bir anti-kahramandır. Biliyorsunuz, Anayurt Oteli taşrada geçen bir hikaye. Zebercet karakteri de taşranın bütün 'hastalıklarını' bünyesinde barındırır. Asosyaldir, takıntılı ve psikoseksüel bozukluğa sahiptir. Atılgan da bu karakteri çok iyi bir şekilde kaleme almış, onun taşra ve oteli ile ilişkisini çok iyi betimlemiştir. Ben, Anayurt Oteli'ni bundan 10 yıl önce okumuştum. İki yıl önce de bir daha okudum. Zebercet denildiğinde de benim gözüme rahmetli Ömer Kavur'un çektiği, aynı adı taşıyan filmde Zebercet'i canlandıran Macit Koper gelir."