EVLİLİK KARARINDA RTÜK'ÜN DAHLİ YOK
- 'RTÜK, Zeynep ile Ozan'ı evlendirmek istiyor' algısı nasıl ortaya çıktı?
- Ben size olanı anlatayım. Biz 5 bin tane skeç çektik. Bu dizi özel kanala geçmeyi hak ediyordu ve de geçti. Türkiye için bir ihtiyaçtı ve bana sorarsanız iyi de oldu. 5 bin skecin sonunda Zeynep ile Ozan'ı evlendirelim dedik. Çünkü sekiz yıllık bir ilişki vardı ortada. Bir de onların evli hallerini görelim istedik. Çünkü diğer türlü her dakika aynı şeyi oynamaya başlıyorsun. Ayrıca evlenince yeni bir hikaye başlayacak hem Zeynep hem de Ozan için. Sonrasında bu RTÜK olayları patladı. Oysa geçen yıl dizi RTÜK'e gitti, son derece sempatik bir dizi, zararlı bir şey yoktur diye oybirliği ile kuruldan geçti. Ama nedense sanki Zeynep ile Ozan'ı, RTÜK evlendirecek gibi bir algı ortaya çıktı. Ama aslında bu bizim planlarımızda olan bir şeydi.
- Böyle bir zorlama olsaydı sizin tavrınız ne olurdu?
- Bu tür zorlama durumunda ben sivri tepkiler veririm. Böyle bir zorlamayla Zeynep evlendirilecek olsaydı, ben diziden çekilebilirdim belki. Ama bizim dışımızda bir durum yok aslında.
- Siz Güneşi Gördüm filminde Havar isminde Kürt bir anneyi canlandırdınız. Onun gözünden Türkiye'ye bakınca ne gördünüz?
- Dünyayı kadınlar yönetseydi, herkes birbirini seviyor olurdu. Savaş olmazdı mesela. Yaşadığımız ve sorun olarak kabul edilen birçok şeyin kökeninde erkeklerin hegomanya kurma ihtirasları var. Kadınlar da bu ihtirasların kurbanı oluyor. Havar da böyleydi. Bana göre sorun olarak önümüze konulan konular, aslında erkeklerin yarattığı suni gündemler. Farkındaysanız biz dünyayı erkeklerin diliyle dinliyoruz. Bu dil de kavgacı ve ihtiraslı. Kadın devreye girse ya da girebilse bambaşka bir dünyada yaşıyor olurduk.
ONUR ÜNLÜ, AİLE GİBİ BİR ADAM
- Yönetmen Onur Ünlü ile ne zaman yollarınız kesişti?
- Bizim çok yakın ortak bir arkadaşımız var: Şebnem Sönmez. Biz birbirimizle tanışmak istiyorduk. Bundan beş, altı yıl önce, Şebnem bizi tanıştırdı. O zamandan beri arkadaşız. Onu tanımak çok güzel. Onur, aile gibi bir adamdır. Daha önce de birlikte çalışacaktık ama denk düşüremedik. Kısmet bu filmeymiş.
- Nasıl teklif etti rolü size?
- "Dokunmadan nesneleri oynatan bir kadını oynamak ister misin?" dedi. Ben de,"Yaşasın, hayatım boyunca bunu yapmak istiyorum," dedim. Çocuksu isteklerini yapmana izin veriyor bu meslek işte.
- Leyla ile Mecnun'u izler misiniz?
- Zaman dolayısıyla çok dizi izleyemiyorum. Ama Leyla ile Mecnun'u izlediğim zaman çok eğleniyorum. Açıkçası onun dışında pek dizi izlemiyorum. Ama kendi dizilerimi, filmlerimi de pek izleyemiyorum.
- Bu bir fobi mi ya da zamansızlıktan mı?
- Fobi değil. Bir işi yaparken o işin bir parçası olmaktan keyif alıyorum. Seyircinin önüne çıktığı zaman da, doğal olarak benden çıkıyor. Benim için geride kalmış oluyor. İzleyememe duygum genelde böyle.
Tiyatrodan asla vazgeçmem
- Tiyatro oyunlarını takip etme konusunda dizilerden daha istikrarlı olduğunuzu duydum.
- Takip ediyorum. Çok güzel yeni oyunlar izliyorum. Yeni yazarlar, yeni gruplar ortaya çıkıyor.
- Alternatif tiyatroların, Türk tiyatrosuna getirdiği yenileşmeyi nasıl buluyorsunuz?
- Son beş, altı yıldır İstanbul'da olan en güzel şey bence. Ki ben de bu tarz bir tiyatroya, Tiyatro Kılçık'tan aşinayım. Konservatuvarda, ikinci sınıftayken biz Tiyatro Kılçık'ı kurmuştuk. O zamanlar böyle küçük mekanlarda tiyatro oynanması gibi bir durum pek yoktu. Eski Yeşil'de, Kemancı gibi yerlerde oynadık. Bize deli gözüyle baksalar da benim için çok önemlidir. Tiyatrodan asla vazgeçmem. Şimdi yeni kurduğumuz tiyatro grubu Pangar ile tiyatroya devam ediyorum.
ZEYNEP CESUR BİR KADIN
- 1 Kadın ve 1 Erkek'teki Zeynep karakterinin fenomen haline gelmesini nasıl yorumluyorsunuz?
- İçindekini dışına rahatça vurabilmesine bağlıyorum. Her kadın kendisinden bir şey buluyor Zeynep'te. Çünkü seyirciler, bazen kendi içinde bastırdığı, dile getiremediği birçok davranışı, tavrı Zeynep'in dile getirdiğini görüyor. Zaten Zeynep birçok kadının bir bedende vücut bulmuş hali.
- Zeynep bir yanıyla modern, bir yanıyla da geleneksel geliyor bana.
- Zeynep'in derdi evlenmek ve anne olmak. Ama bunu özgürleşerek yapmaya çalışıyor. Cesur bir kadın. Böyle bir algı bundan kaynaklanıyor olabilir. Ozan, büyümemiş bir erkek çocuğu, dünyadaki pek çok erkek gibi. Bunun için sürekli bir didişme hali var. Zaten kadınlar erkeklerin büyüyememiş olduklarını keşfetse işler daha yolunda gider. Kadınların hırsları, erkeklerle başa çıkamama hallerinin sebebi, erkekleri bu şekilde kabul etmemelerinden kaynaklanıyor.