Sokakta rastladığınız birisine adınızı, soysal güvenlik numaranızı ve e-posta adresinizi verir miydiniz? Büyük ihtimalle vermezdiniz. Oysa insanlar internette bu tür özel bilgilerinin tahmin edilmesini sağlayan her türden ayrıntıyı veriyor. Facebook, Twitter ve Flickr gibi sosyal medya sitelerinde inanılmaz miktarda kişisel bilgi var. Arkadaşlara gönderilen veya onlardan gelen doğum günü tebrikleri, okul veya işyeri dedikoduları, aileyle çıkılan tatillerde çekilmiş fotoğraflar ve seyredilen filmler, bunlardan bazıları. Bilgisayar uzmanlarına ve konuyla doğrudan ilgili çevrelere göre, görünüşte masum olan bu tür kişisel ayrıntılar bilgisayarlar tarafından derlenip kişiye karşı kullanılabiliyor. Böylece bir kimlik profili çıkarılan kişinin sosyal güvenlik numarasına kadar birçok bilgisi elde edilebiliyor. Federal Ticaret Komisyonu'nun kişisel gizlilik biriminde müdür yardımcısı olan Maneesha Mithal, "Teknoloji, kişisel bilgilere dair geleneksel anlayışı geçersiz kıldı. Artık dolaylı yollardan insanların kimlik bilgilerini bulabiliyorsunuz" diyor. Mas sachus et ts Tek no l o j i Enstitüsü'nden (MIT) Carter Jernigan ve Behram Mistree tarafından yürütülen ve geçen yıl kamuoyuna duyurulan bir araştırmayı yönetti. Araştırmacılar, Facebook'taki 4 bin öğrencinin profilini inceledi. Bu kapsamda, profili incelenen kişilerin açıkça eşcinsel olduğunu açıklayan arkadaşlarının sayfalarına da baktılar. Sonuçta, profil sahibinin eşcinsel olup olmadığını yüzde 78'lik başarıyla tahmin ettiler. İleri düzeyde istatistiksel ilişkilere dayalı bu tür gelişmiş veri tarama teknikleri, daha çok üniversite araştırmacıları tarafından kullanılıyor. Kimlik hırsızlarının veya pazarlamacıların teknikleri çok daha ilkel. Kimlik bilgilerini korumak isteyen sosyal ağ kullanıcıları, sayfalarına koydukları kişisel bilgileri kontrol etmek için önlem alabilir. Ama araştırmacılara bakılırsa, bireyin internetteki faaliyetleri kişisel gizliliği korumaya pek olanak tanımıyor. Siz kişisel bilgilerinizi açıklamasanız bile, internetteki arkadaşlarınız açıklayabilir. Okulunuz, işiniz, cinsiyetiniz, yaşadığınız yer ve ilgi alanlarınız sizi ele verebilir. Araştırmacılar, sosyal iletişim kalıplarının kişisel bilgileri ortaya döktüğünü söylüyor. MIT'ten Bilgisayar Bilimleri Profesörü Harold Abelson, "Kişisel bilgiler artık bireyin kontrolünde değil. Günümüzün internet dünyasında, annelerimizin verdiği öğüt fazlasıyla doğru: insanlar bizi arkadaşlarımıza bakarak değerlendirir" diyor. Kısacası her birey hakkındaki bilgilerin toplamı, o bireyin şahsi "sosyal imza"sını oluşturur. Geçen yıl yapılan bir araştırma, bilgisayarların yalnızca sosyal ilişki kalıplarından yararlanarak, insanların kimliğini belirleyebildiğini gösterdi. Araştırma Texas Üniversitesi'nden Bilgisayar Bilimleri Doçenti Vitaly Shmatikov ile Stanford Üniversitesi'nden araştırmacı Arvind Narayanan tarafından yürütüldü. D eğişik internet sitelerindeki hesapların birbiriyle bağlantısını inceleyen iki araştırmacı, mikro-blog servisi Twitter ile fotoğraf paylaşım sitesi Flickr'daki kullanıcıların yüzde 30'undan fazlasının kimliğini ortaya çıkardı. Üstelik hesap adı ve e-posta adresi gibi kimlik bilgileri olmamasına rağmen. Shmatikov, "Geniş veri grupları arasında bağlantı kurunca, davranışlarımızla ilgili küçük bir ayrıntı veya sosyal ilişkiler ağımızın yapısı, kimlik belirlemeyi sağlar" diyor. Kişisel bilgilerin mahremiyetini korumaya çalışanların umudunu kıran asıl çalışma, geçen yıl Carnegie Mellon Üniversitesi'nden iki araştırmacı tarafından yapıldı. Araştırmacılar ABD'de 1989 ile 2003 arasında doğmuş kişilerin yüzde 8,5'inin - yani yaklaşık 5 milyon kişinin - dokuz haneli sosyal güvenlik numaralarını elde etti. Sosyal güvenlik numaraları, kimlik hırsızları için çok değerli. Çünkü bu numaralar hem kimlik tespiti hem de bankacılık ve kredi kartı işlemleri ile diğer işlemleri doğrulamak için kullanılıyor. Carnegie Mellon'daki araştırmacılar, sosyal medyadaki kullanıcı profiline benzer kamuya açık bilgilerden yararlandı. Böylece, doğum tarihi ve doğum yeri gibi iki önemli kişisel bilgiye ulaşmak için araştırmanın kapsamını daralttılar. New York'taki Cornell Üniversitesi'nde bilgisayar bilimleri profesörü olan ve sosyal medya üzerine çalışan Jon Kleinberg, "İnternette bir şeyler yaparken, herkes sizi izliyormuş gibi davranın. Çünkü gittikçe böyle oluyor" diyor.