Cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk yurtdışı ziyaretini KKTC'ye yapan Tayyip Erdoğan, paralel yapıyla mücadele kapsamında devam eden operasyonlar hakkında "Halen gözaltına alınanlar var. Bunu ben bir üçüncü dalga olarak görmüyorum. Bu dalganın gerisi gelecektir. Bunlar sadece emniyet boyutu. Bunlar birbirini sürekli olarak tetikleyecek arkası da farklı bir şekilde gelecektir. Diğer bakanlıklarda da buna benzer şeyler olacak" dedi. Uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel yapıyla mücadelenin yanı sıra Türkiye'nin Almanya ve diğer ülkeler tarafından dinlenmesi, Ortadoğu'daki gelişmeler ve Kıbrıs sorunuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
SUSKUN KALAMAM:
Paralel yapıyla mücadeleye yönelik hükümetimizle konuştuk. Ahmet Bey'in (Başbakan Ahmet Davutoğlu) Kongre'de yaptığı konuşmada sosyal restorasyon olarak söylediği şey bizim yola çıkarken söylediğimiz şeydir. Sosyal restorasyonu bir kenara koymamak gerekir. Biz burada sıkıntıları bildiğimiz ve yaşadığımız için atılması gereken her türlü adımı atacağız. Ben burada suskun kalamam. Benim yapmam gereken neyse muhakkak yapacağım. Hükümet de üzerine düşeni harfiyen yapacaktır.
GEREKİRSE DDK DEVREYE GİRER:
Devlet Denetleme Kurulu'nun paralel mücadeleyle ilgili icrai bir görevi yok. Burada yeni bir yapılanmaya gitmek suretiyle, DDK icrai bir görev üstlenecek olursa biz elbette DDK'yı bu konuda devreye sokarız. Buna çalışacağız. Milli Güvenlik Kurulu kararımızda ulusal güvenliğimizi tehdit eden tüm unsurlarla mücadele edeceğimizi söyledik. 6 aydır bu süreç başlamış durumda. Yeni hükümet programa bunu almış oldu. Ben de Cumhurbaşkanı olarak bunu takip ederek bana düşen ne görev varsa neticelendirmek sorumluluğu içerisindeyim.
BELGELER YARGIDA:
Ben özellikle HSYK seçimlerini de bu noktada önemsiyorum. HSYK seçiminden sonraki durum yeni bir sürecin başlamasına vesile olacaktır. Bazıları bundan rahatsız oluyor. 17 ve 25 Aralık'la ilgili belge, bilgi gerekir diyor. Belge bilgi olmadan sulh ceza hakimlikleri bu adımı nasıl atacak? Ellerine belge bilgiler geçti ki onlar da gözaltıları yapmaya başladılar, diğer yandan da tutuklamaları yapıyorlar. Yani bunu daha önce paralel yapı yaptığında oluyordu da şimdi olanlar içinde belge, bilgi olması gerekiyor diyorlar. O zaman sormuyordunuz da şimdi neden soruyorsunuz? Yargı elinde belge, bilgi olmadan mı bu adımları atacak? Tabii ki onların da ellerinde belge, bilgi ve bulgu var buna göre adımları attılar ve tutuklanması gerekenleri tutuklayıp bırakılması gerekenleri de bıraktılar. Bu kadar açık net ortada.
DİNLEMELERE TEDBİR ALACAĞIZ:
Sadece ABD ve Almanya değil; birçok ülke dinleme ve ajanlık faaliyetleri yürütüyor. Bunları görmemezlikten gelmek mümkün değil. Her ülke her devlet kendi gücü nispetinde istihbarat ağını kuruyor ve dinleme yapıyor. ABD'nin Almanya'yı dinlediği ortaya çıktığında Almanya 'nasıl bizi dinlersiniz?' diye feryat etmişti. Fiber optik ağlarla bu işi yapanlar var. Tüm bunlara karşı tedbirinizi aldığınız nispette güçlüsünüz. Bu tedbiri tam manasıyla alamadığınız müddetçe bunlar dinlemeye devam eder ve vakti zamanı geldiğinde de bunları değerlendirmeye tabi tutar. Biz de tedbirlerimizi alıyoruz, geliştiriyoruz ve geliştireceğiz. Elbette bu dinlemeler olurken biz de elimiz kolumuz bağlı duramayız.
KIBRIS'TA TAVİZ VERMEYİZ:
Rum Yönetimi sürekli kaçamak oynuyor ve samimi değiller. Şu ana kadar hep ikili oynadılar. İnşallah BM Genel Kurulu'nda yapacağımız görüşmelerde gündemimizin önemli bir maddesi olarak da bu konuyu işleyeceğiz. Tavizin söz konusu olmadığını herkes biliyor ve bilmesi lazım. AB gerek bu konuda gerekse Türkiye'nin AB sürecinde de bizi hayal kırıklığına uğrattı. Biz müktesebatın içinde ne varsa yapıyor ve hazır hale getiriyoruz. Onlar çalım atıyorlar.
Güç kimdeyse 'ben haklıyım' diyor
Siyasetin dünyada dostu yok. Şu anda güç kimdeyse "Ben haklıyım bildiğimi de yaparım" diyor. Sizin doğrularınız asla geçerli değil. Şu anda Avrupa'da, dünyada olan da bu... Ukrayna'da olanları görüyoruz gelinen yer ortada. Suriye'de olanlar ortada, Irak'ta, Mısır'da, Libya'daki son gelişmeler ortada. Buna demokrasi mi, otokrasi mi yoksa totaliter rejim mi diyeceksiniz? Biz kendileriyle görüştüğümüzde hep demokrasi konuşuluyor ancak bakıyorsunuz ki demokrasi diye bir şey yok uygulamada. Halkın iradesine saygı yok. Ondan sonra da darbe girişimlerinde bulunanlara adeta tebrik mesajları yayımlayan bir anlayış var. Neymiş, dengeler bunlar üzerine kuruluymuş.
'Liderliğin değil barışın peşindeyiz'
Ortadoğu'da liderlik hevesimiz yok sadece bölgede barışı nasıl tesis ederiz bunun gayreti var. Eğer biz Mısır halkına olan sevgimizi oraya verdiğimiz desteklerle sürdürdüysek bu Mısır'ın iç işlerine karışmak için değildi. Aynı şekilde Filistin'de verdiğimiz desteklerle bununla alakalı değildi, masum ve mağdur Filistin halkının yanında olmak içindi. Aynı şekilde Suriye'yle ilgili yaptığımız anlaşmalar sıradan anlaşmalar değildi. Çok ciddi anlaşmalar yaptık. Irak yine aynı şekilde ancak ne Irak ne de Suriye yönetimi bizim bu barışa ve demokrasi noktasındaki adımlarımıza yönelik yaklaşımlarımızı anlamadılar. Tüm amacımız bölgenin huzurunu sağlayıp bölgede kardeşliği tesis edip geliştirmek.
"Merkel'le görüşeceğim"
NATO zirvesinde dinlemeleri Merkel'le açıkça görüşeceğim. Obama'yla Türkiye Amerika arasındaki bu konuları da görüşüp konuşacağız. İçişleri Bakanımız da burada Almanya İçişleri Bakanı ile bu konuları çok geniş ve teferruatlı görüştüler.