Türkiye, tarihinin en büyük maden kazasının yaralarını sarmaya çalışıyor. Uzmanlar, bu facianın nedenlerini araştırırken diğer yandan kömür ocakları ve kömür santralleri yıllar sonra yeniden tartışma konusu oldu. Yıllar önce dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından ekonomik olmadığı ve güvenli bulunmadığı gerekçesiyle kapatılmak istenen, ancak muhalefetin tepkisi nedeniyle kapatılması ertelenen kömür ocakları yeniden Türkiye'nin gündeminde. Fransa'da nükleer fizik alanında eğitim gören, Küçükçekmece nükleer araştırmalar merkezinde önemli çalışmalara imza atan, UAEA Nükleer Güvenlik Eski Uzman Müfettişi Prof. Necmi Dayday ile kömür ocakları, kömür santrallerinin geleceğini ve Türkiye'nin nükleer enerji konusunda attığı adımları konuştuk.
Sizce kömür ocaklarının ve termik santrallerin kapatılması konusunda ciddi bir adım atmanın zamanı geldi mi?
Kömür ocaklarında son yıllarda yaşanan istenmeyen olaylarda dünyada neredeyse zirveye çıktık. Ciddi bir güvenlik sorunu olduğu ortada. Maliyet 123 dolardan 24 dolara düşürülmesi bir başarı gibi gösteriliyor. Bu çürük bina yaparak ucuz konutlar yapmakla övünmeye benziyor. Avrupa'daki rezervlerle kıyaslandığında Türkiye'de çıkartılan kömürlerin verimlilikleri ve kalori değerleri çok düşük. Kömür santrallerinin teknolojileri ise çok eski. Bu yönden hesaplar yapıldığı zaman kesinlikle ekonomik değil. Tüm bunları üst üste koyunca İshak Alaton'un geçtiğimiz yıl yaptığı "Kömür ocakları kapatılsın" çıkışında haklılık payı olduğunu görüyoruz.
Siz yıllardır nükleer enerjiyi savunuyorsunuz. Nükleer enerjinin kömürden ne farkı var?
Nükleer enerji ile kömür dahil tüm diğer enerji kaynaklarını kıyasladığımızda çok konsantre enerji olduğunu görüyoruz. Alternatiflerine göre büyük çapta ve sürekli enerji üreten bir kaynaktır. Su, güneş, rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına göre çok daha verimlidir. Mesela yenilenebilir enerji kaynaklarında süreklilik sorunu çok ciddi bir meseledir. Nükleer enerji ise ihtiyacınız varsa çalışır.
Kömür santrallerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Dünyada kömür santralleri giderek azalıyor. Teknolojiyi iyileştirerek bir süre daha devam edebilir. Ama en fazla 30 yıl sonra ekonomik olmaktan çıkacak.
Türkiye'nin nükleer enerji konusunda son bir yıl içinde attığı adımları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunlar gecikmiş olsa da önemli adımlardır. Akkuyu ve Sinop'ta nükleer santral için uluslararası anlaşma imzalandı. Bu reaktörler tamamlandığında kömür santrallerine ihtiyaç azalacak. Bir reaktör yaptığınızda 1.5 milyon ton petrol, gaz ya da kömür ihtiyacınız ortadan kalkacak. Petrole veya gaza ödediğimiz para ile her yıl Türkiye'de bir reaktör yapılır. Bir gaz santralinin bir yıllık parası ile nükleer santralin 10 yıllık yakıtını alabilirsiniz.
Dünyada kaç nükleer santral var?
Bütün dünyada 442 reaktör var. Bunun 105 tanesi Türkiye'nin doğusunda. Sadece ABD'de 101 reaktör var. Bu reaktörler sürekli kendini yeniliyor ve kapasitesini artırıyor. Fransa bu konuda önemli bir örnek. Fransa bugün işlettiği 58 reaktör sayesinde 50 milyon ton petrol almıyor.
Peki nükleer santrallerin çevreye verdiği zararları nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?
Reaktörler dışarıya insan sağlığına zarar verecek radyasyon salmaz. Çevreye zararı yoktur. Bir kömür santralini ele alalım. Bir reaktöre göre kömür santrali 50 kat daha zararlıdır.
'ÇERNOBİL, MÜZEDE KALMIŞ UÇAK GİBİ'
Peki ortada Çernobil diye olumsuz bir örnek var.
Çernobil, modeli ancak müzelerde kalmış uçaklar gibidir. Nasıl o uçaklarla kimse yolculuk yapmıyorsa, Çernobil tipi reaktörle de artık enerji üretilmiyor. Bu reaktör, 40 seneden beri yapılmayan bir reaktör tipidir. Her nükleer kaza ve olaydan bir Çernobil çıkarmak, 21. yüzyılda bilime, teknolojiye ve gelişmeye sırtını dönmektir. Japonya'yı saymazsak 25 yıl boyunca dünyada hiçbir nükleer santralde kaza olmadı. Fukushima'da deprem ve tusinami oldu. Reaktör çalışırken bir patlama ya da sızıntı olmadı. Japonya'da dünyanın 3. en büyük depremi yaşandı ve 20 bin kişi öldü. Bu ölümlerin hiçbiri nükleer sızıntı ile ilgili değildir.
Dönüştürülebilir enerji kaynakları dünyanın enerji ihtiyacına biz çözüm olamaz mı?
Biz sürekli, güvenilir ve sürdürülebilir bir enerji istiyoruz. Su, güneş ve rüzgâr enerjisi bunu karşılıyamıyor. Hadi bizim gibi ülkeler bilmiyor gelişmiş ülkeler aptal mı nükleer enerjiye yöneliyor? Hiçbir zaman yenilenebilir enerji dünyanın ihtiyacının yüzde 10'unu geçmeyecektir.