Soma'da 300'e yakın işçiye mezar olan maden ocağının işletmecisi, jeoloji mühendisi
Alp Gürkan, sadece hükümetle değil bütün siyasi partilerle, sendikalarla ve maden ocaklarına bilirkişi tayin eden üniversitelerle yakın ilişkiler kurmasıyla tanınıyor. Yine Hürriyet yazarı Vahap Munyar'ın 30 Eylül 2012 tarihli yazısında,
Alp Gürkan ve
Soma'daki maden ocağıyla ilgili şu bilgilere yer veriliyor: "1970'li yıllarda İzmir Bayındır'da kurşun- çinko madenini işletmeye soyundu. 1970'li yılların sonlarına doğru yaşanan akaryakıt sıkıntısı ve makine ithalatındaki zorluklar onu işletmenin kapısına kilit vurma noktasına getirdi. Borçlarını nasıl ödeyeceğini düşünürken, karşısına Koç Grubu'na ait Tirebolu'daki madeni taşeron olarak işletme fırsatı çıktı. Bazı profesyonel yöneticilerin olumsuz rapor vermesine karşın o dönemde 80'li yaşların başında olan Vehbi Koç kararını verdi; "Bu işten iki taraf da kazanabilir.
Alp Gürkan, bu madeni bizim için işletsin" dedi. Bu, Gürkan için dönüm noktası oldu: "Rahmetli Vehbi Bey'in öngörüsü doğru çıktı. Hem biz çok iyi kazandık, hem de onlara kazandırdık. Ben tüm borçlarımı temizleme şansı buldum." 2.5 yıllık işletme dönemi sonrasında Koç Grubu, "Bu işe kendimiz devam edeceğiz" kararı alınca Gürkan, Soma'da kömür madeni işine girdi.
BASAMAKLARI HIZLA ÇIKTI
1984'te
Soma Kömür A.Ş. adıyla kurulup kömür madenciliğine başlayan
Alp Gürkan, 2005'te Türkiye Kömür İşletmeleri'nden (TKİ) yaklaşık 18 milyon ton kömür rezervinin kömür payı karşılığında işletilmesi işini üstlendi. 2009'da Soma Eynez bölgesinde 15 milyon ton kömür rezervinin üretilmesi kontratını Ciner Grubu'ndan devralarak yıllık 2.5 milyon ton üretim kapasiteli yeni bir maden sahası işletimine başladı. Türkiye'nin en yüksek ikinci binası olarak bilinen Spine Towers projesini de Soma Holding'in inşaat şirketi inşa etti. Alp Gürkan, 2000 yılında Mimar Sinan adıyla çıkarılan dergide "Masonluğun Nuru" başlıklı makale yazacak kadar iyi bir mason.
Hani yaşam odaları vardı?
Alp
Gürkan geçen yıl verdiği bir röportajında "Kaza anında 500 işçinin 20 gün süreyle yer altında yeme-içme ihtiyacını karşılayacak. Dışarıyla oksijen bağlantısının kurulduğu 'yaşam odaları' oluşturduk" demişti. Ancak facia madende işçilerin sığınabileceği bir alanın olmadığını ortaya çıkardı. Konuyla ilgili SABAH'a konuşan Maden Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Muhammet Yıldız, "Madende yaşam odasıyla ilgili çalışmalar yapılmış. Ancak oda, zeminin sıkıştırması sonucu oluşan çatlaklar nedeniyle işlevsel hale getirilememiş. Yani içerde kalan madencilerin sığınabilecekleri bir alan yok" diye konuştu.