Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (
AİHM), Türkiye'yi 1974'teki Kıbrıs Barış Harekâtı ve sonrasındaki süreç nedeniyle 90 milyon euroluk tazminata mahkûm etti. AİHM Büyük Dairesi dün, Kıbrıs görüşmeleri ve dolayısıyla Kıbrıs'ın bundan sonraki siyasi geleceğini yakından ilgilendiren bir karar aldı. 10 Mayıs 2001'de verdiği mahkûmiyet kararının tazminat miktarını açıkladı. Buna göre Türkiye, Kıbrıs Rum Kesimi yönetimine; harekât sonrasında kaybolduğu iddia edilen bin 491 Rum için 30 milyon, Karpaz bölgesindeki politikalar nedeniyle de 60 milyon olmak üzere toplam 90 milyon euro tazminat ödemeye mahkûm oldu.
AİHM kararında, Türkiye'nin Barış Harekâtı sırasında ve sonrasında 14 ayrı nedenle hak ihlalinde bulunduğu sonucuna vardı.
TÜRKİ YE İÇİN KIYMETİ YOK
Dışişleri kaynakları, kararın Türkiye için yok hükmünde olduğunu bildirdi. Ankara'nın değerlendirmesinde üç konu öne çıktı: 1. AİHM, devletten devlete hüküm ve sonuç doğuracak bir karar veremez. 2. Türkiye, hukuken tanımadığı bir devlete tazminat ödemez. 3. Bu karar Kıbrıs'ta yeniden müzakerelerin başladığı bir dönemde Ada'da kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme katkı sağlamaz. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da şunları söyledi: "Uluslararası hukuk bağlamında ve AİHM çerçevesi, kuralları bağlamında ne bağlayıcıdır, ne de bizim açımızdan bir kıymeti vardır. Hukuk açısından sakıncalarının olmasının yanında zamanlaması yanlıştır. Tam Kıbrıs'ta kapsamlı barış müzakereleri ivme kazanmışken, Türkiye'nin de öncülüğünde yeni bir süreç başlamışken ve bütün dikkatler buna yoğunlaşmışken böyle bir kararın alınması kapsamlı müzakerelerin psikolojisi açısından doğru olmamıştır." Dışişleri Sözcüsü Tanju Bilgiç ise "Bu kararın yanlışlık ve tutarsızlıklar ihtiva ettiği, hukuki zeminden yoksun ve uygulanma kabiliyetinin olmadığı görülmektedir" açıklamasını yaptı.
O SÖZLER ETKİ Lİ OLDU
Bir devletin başka bir devlete karşı açtığı ilk davada mahkûmiyet gerekçeleri arasında, dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın "tutuklu Rumların öldürüldüğü" ve Yalçın Küçük'ün "Türk ordusu temizlik operasyonu yaptı" açıklamaları başta geliyor.
Cezayı getiren büyük ihmal
AİHM'NİN dün tazminat miktarını belirlediği davanın geçmişinde yaşananlar, kararda etkili oldu. Kıbrıs Rum Yönetimi'nin 1996'da açtığı dava, AİHM'de 28 Haziran 1996'da kabul edilebilir bulundu. Karar, 10 Mayıs 2001'de açıklandı. AİHM ile Türkiye arasında bu süreçte karşılıklı yazışmalar yapıldı. AİHM son olarak, Büyük Daire'deki duruşmalarda Türkiye'ye savunma için süre tanıdı. Bu süre, 5 Haziran 2000'de doldu. Ancak dönemin Ecevit-Bahçeli-Yılmaz hükümeti, verilen süre içinde AİHM'ye savunma yapmadı. Türkiye davada "yargıç sıkıntısı" da yaşadı. O dönemde AİHM yargıcı olan CHP Milletvekili Rıza Türmen, davadan çekildiğini açıkladı. Yerine iki yargıç daha önerildi, ancak bunlar da kabul etmedi. Son olarak Türkiye bir yargıçla Büyük Daire'de temsil edildi. Tazminat kararı, 1'e karşı 16 oyla alındı. Muhalif kaldığı kararı SABAH'a değerlendiren AİHM'nin Türk yargıcı Işıl Karakaş, "Tüm maddelere itiraz ettim. 2001'de kararı verilmiş, 2007'de girişim yapılmış bir davanın günümüze kadar sürmesi, bu tür davaların AİHM'de görüşülmemesine rağmen böylesi bir kararın çıkması düşündürücü. Kayıp kişilerin ailelerine ve Karpaz'daki Rumlara verilen tazminat hakkının reddedilmesi gerekir" dedi. Karakaş, Kıbrıs Rum Yönetimi'nin söz konusu kişilere tazminatı nasıl dağıtacağı, bunun sağlıklı yapılıp yapılmayacağı konusunda da endişeleri olduğunu vurguladı.
Çözüm sürecini nasıl etkiler?
KKTC Başbakanı Özkan Yorgancıoğlu, AİHM'nin kararını SABAH'a değerlendirdi. Kıbrıs sorununda hareketli ve yoğun bir görüşme trafiği yaşandığını hatırlatan Yorgancıoğlu, "tartışmaya açık" olarak nitelendirdiği kararın bu görüşmeleri de etkileyebileceğine dikkat çekti. Yorganıoğlu, "AİHM eğer bu konuda karar verecekse, zamanlamasını iyi yapmalıydı" ifadesini kullandı.
Prof. Dr. Mensur Akgün (Kültür Üniversitesi Küresel ve Siyasal Eğilimler Merkezi Direktörü): Türkiye'nin bu parayı ödemesi iki nedenden mümkün değil. Bireysel başvurular açısından da sıkıntılar çıkmıştı. İkincisi devlete ödeyeceksiniz bu parayı ama karşınızdaki devleti tanımıyorsunuz. Çözüm sürecini zorlaştırabilir de, kolaylaştırabilir de. Rumlar paranın ancak çözümden sonra ödenebileceğini düşünürse süreci çabuklaştırabilir.