Bu ülkede, bu topraklarda aynı milletin fertleri olarak hepimiz aynı zulmü iliklerimize kadar yaşadık. Kimliklerimiz, etnik kökenlerimiz, mezheplerimiz farklı olabildi ama hepimiz aynı zalim zihniyet tarafından aynı zulümlere uğradık. Hepimizin kitapları yasaklandı, sesi kısılmak istendi. Sadece etnik kökenler değil inançlar değerler dahi asimilasyona tabi tutuldu. Kelimelerimiz, kavramlarımız dahi sakıncalı bulundu.
10 yıldır Cumhuriyetimizin kuruluşundaki o ruhu, inancı, özü ve öz kardeşliği tesis etmenin mücadelesi içindeyiz. Eksiklerimiz, hatalarımız olabilir ama asli niyetimiz bu. Yeni bir Türkiye yeni bir Cumhuriyet kurmanın çabasında değil Türkiye'nin özüyle buluşturmanın gayreti içerisindeyiz. Herkesin birinci sınıf olduğu bir Türkiye inşa etmenin çabası içerisindeyiz.
Fikirler özgürce ifade edilsin, inançlara, değerlere, dillere ve duygulara kimse karışmasın. Yasaklar ve kısıtlamalar olmasın. Bundan hiç kimse korkmasın, bu Cumhuriyetin, kardeşliğin, birliğin ve beraberliğin güçlenmesidir. Bu Türkiye'yi kalkındaracak, demokrasimizi birinci sınıfa yükseltecek yegane yöntemdir.
Biz 'ileri demokrasi' dediğimizde bazı çevreler bizi tezyif etmeye kalktılar. Oralarda biz ayaklarımızı sabit tuttuk. Daha fazlasını yapabiliriz. Daha falasını bu meseleyi çözerek gerçekleştirebiliriz. Böyle bir Türkiye'de sadece imtiyazlılar kaybeder, sadece fitneciler kaybeder, sadece Türkiye düşmanları kaybeder. Türkiye kazanır hep birlikte millet kazanır.
Ne acıların ne korkuların üzerine gelecek inşa edilemez. Korkulara, tehditlere karşı uyanık olacağız. Geleceği acılar, korkular, sanal tehditler üzerine değil karşılıklı güven üzerine inşa edeceğiz. Bu süreç kardeşlik hukukunu tesis etme, silahı aradan çıkarma, düşünceyi ve siyaseti devreye alma sürecidir. Çözüm süreci pazarlıkların yapıldığı, teröre karşı geri adımların atıldığı bir süreç değildir, terörün sonlandırılması sürecidir.
Kardeşliğimizin önündeki son engel terördür. Türkiye'yi, milletimizi, kardeşliğimizi güçlendirmekten gayrı hiçbir hedefimiz yoktur ve olamaz. Bu heyet birbirinden değerli arkadaşlarımızdan oluşuyor. Bazılarınızı gençliğimizden itibaren hayranlıkla takip ediyoruz, bazılarınızı genç olmanıza rağmen büyük bir takdirle izliyoruz.
Sizin takipçileriniz olarak sözlerinizi, şiirlerinizini, şarkılarınızı çok daha fazla hissediyoruz. Üstad Necip Fazıl, 'arı bal yapar ama onu tarif edemez' diyor. Sizin ortaya koymuş olduğunuz eserleri sizlerden çok daha iyi biliyoruz. Siz filmlerinizde belki bizi oynadınız. Şiirlerinizde, yazılarınızda bizi anlattınız. Sendikalarımız, derneklerimiz, vakıflarımız bizim haklarımızı savundular.
Köşe yazarlarımız bizi eleştirdikleri kadar bize ayna tuttular. Bugüne kadar Türkiye'yi anlattınız, Türkiye sorunlarına işaret ettiniz. Bugün sizden destek, katkı ve inisiyatif bekliyoruz. Bütün annelerin melek olduğunu hepimize anlatan Hülya Koçyiğit'ten, Anadolu'nun Trakya'nın annelerinin gözyaşlarını dindirmesini bekliyoruz.
Bugün burada oluşan tablonun Türkiye'nin milyonlarca çiçeğinden derlenmiş buram buram Türkiye olduğunu düşünüyorum. Barış için, huzur için kardeşlik için harekete geçtiğinizde Türkiye hiç bitmeyen bahara kavuşmuş olacaktır.
Yolumuz açık olsun, Türkiye'nin iklimi her daim bahar olsun diyor hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.