Başbakan Tayyip Erdoğan, Afrika gezisinin son durağı Senegal'in başkenti Dakar'da gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yeni İmralı süreciyle ilgili "Umudumu hiç yitirmedim" ve "Sınır dışına çekilmede operasyona kesinlikle izin vermem" diyen Başbakanın mesajları şöyle oldu:
İmralı ile görüşmelerde Türkiye nasıl bir adım atacaktır?
Yeni bir süreç yok. Seçimler nedeniyle kesintiye uğrayan mevcut süreç şimdi aynen devam ediyor. Bu süreç içerisinde de İmralı, dağ (Kandil) ve Avrupa'nın tesir alanları farklı. Eskiden dağ İmralı'nın elindeydi. Şu anda kendisine sorarsan o yine "dağ emrimde" diyor ama orada bir bölünme var. Bir taraf şiddet yanlısı bir taraf şiddeti farklı şekillerde değerlendirerek İmralı ile kontak içinde. Tabi bunların bir diğer ayağı da Avrupa. Siyasi ayağı orada. Eski siyasi olması hasebiyle öyle bir durum var. Malum bu işin bir de siyasi uzantısı var parlamentoda. Bölücü terör örgütüyle mücadele ederiz, siyasi uzantısıyla da müzakere ederiz demiştik. Bu son olayda da biz terör örgütüyle birşey müzakere etmedik. Siyasi uzantısıyla arkadaşlarımız görüştüler. Kendi aralarındaki mutabakat üzerine oraya 2 kişiyi (Ahmet Türk ve Ayla Ata Akat) gönderdiler. Şimdi eğer müzakere edilen başlıklara sadık kalırlarsa bu süreç devam eder. Silahlar bırakılmadığı müddetçe bunlarla mutabakat sağlamamız mümkün değil. Şu kadarı gitsin şu kadarı geride kalsın. Böyle birşey olmaz. Ha biz onlara neyi garanti edebiliriz. Bundan önce biliyorsunuz bazı denemeler oldu. Nedir? Sınır boylarında bunlara vurgun yapıldı. Biz buna elimizden geldiğince müsaade etmeyiz. Çünkü eğer böyle bir söz veriyorsa, silahlarını da bırakmak suretiyle ülkemizi tek ediyorlarsa, ülkemizin terörden arındırma noktasında böyle bir şeye bizler muvafakata ederiz. Daha önceki çıkışlarda bazı operasyonlar yapıldı. Silah bırakarak yapacakları çıkışlarda bu tür şeylere müsaade etmeyiz.
Bu ne karşılığında yapılacak?
Neyin karşılığı diye bir şey yok. Onlar çok ciddi bedel ödüyorlar. Uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti, sürekli tehdide varıncaya kadar bu yollarla ayakta duruyorlar. Şu anda onların dağdaki hayatı çekilir bir hayat mı? Şimdi bu hayattan kurtulup belki normal bir hayata dönecekler. Kadınların yaşam koşullarını, ömürlerinin ne kadar olduğunu kendi ifadelerinden biliyoruz. Bunlar sadece Türkiye değil, Kandil ve Mahmur kampı için de geçerli. Kuzay Irak'la yaptığımız görüşmelerin de bir neticesidir. Bize Kuzey Irak'la niçin görüşüyorsunuz diyenler işin bu yanlarını düşünmüyorlar veya düşünmek istemiyorlar. Ülkemizi terör belasından kurtarmak, huzura kavuşturmak için ne gerekiyorsa yapalım istiyoruz. Şimdi batı, akil adamlar, vs'ler çıkıp çok daha ileri, garip şeyler istiyorlar. Bizim onların istediklerini vermemiz sözkonusu değil. Bizden bazı kişilerin adaya gönderilmesi isteniyor. Gönderemeyiz. Bizim herşeyden önce oraya müsaade ettiğimiz kimselere inanmamız ve güvenmemiz lazım. Onun ruh dünyası bu noktada karardıysa biz o insanları nasıl göndeririz. Ondan sonra gelecekler bölücü terör örgütüne çalışmaya devam edecekler. Bu olacak iş değil.
İmralı ile görüşülen başlıklar konusunda bilgi verebilir misiniz? Nasıl bir takvim işleyecek bu süreçte?
Bu tür şeylerde belirgin bir takvim olmaz. Ama yol haritası bizim belirlediğimiz hedefleri yakalamaya yöneliktir. Biz belirlediğimiz hedeflere ulaşıncaya kadar süreci devam ettireceğiz. Derdimiz odur ki bir an önce bir neticeye ulaşalım. Zaten neticeye ulaşırsak bunlar gündemden düşer.
MASADA NE VAR?
2013 sonuç yılı olabilir mi?
Matematik bir olay değil bu.
Mesela anadil var mı masada?
Açık söyleyeyim. Anadilde eğitim diye şu anda masamızda verilmiş herhangi bir şey söz konusu değil. Böyle bir gündemimiz de yok. Şu anda Türkiye'de ana dilini öğrenmek için bütün imkanları hazırladık. Üniversitede, lisede buyursun seçmeli ders olarak girsin ana dilini öğrensin. Ama biz ülkemizde bölünmeye vesile olabilecek bu tür fırsatları veremeyiz. Birileri bizimle farklı konuları tartışıyorlar ve konuları da bilmiyorlar. Avrupa'da bize örnekler veriyorlar. Bir eyaletteki uygulamayı Almanya'nın uygulanması diye veriyorlar. Almanya'da Türkçe anadilde eğitimi bir kenara bırak Türkçe öğrenmeyi Merkel'e kabul ettiremedim. Okullarda, bizim seçmeliye benzer bir şekilde bir fırsat verin, kendi ana dilini öğrenen Almanya'yı daha iyi öğrenir dedik. Kaldı ki Avrupa müktesebatında azınlıkların ana dil hakkı da var. Bizim Almanya'daki vatandaşlarımız azınlık konumundadırlar ve hala bu haktan yararlanamıyorlar.
Öcalan'ın ev hapsine alınıp alınmayacağı konuşuluyor? ABD seyahatinizden ne bekliyorsunuz?
Ev hapsi diye bir şey sözkonusu değil. Bu konuda herşey kesinleşmiştir ve Öcalan'ın konumu, yeri, herşey bellidir. İkide bir hücre hapsi falan. Arkadaşlar ben sizi bilgiledireyim. Şu anda Öcalan'ın kaldığı yer 12 metrekarelik bir odadır. Bugün 12 kişinin kaldığı yeri gösterdiler ya (Senegal Goree adasında) o 12 kişinin kaldığı yer 2.60'a 2.60'tır. Öcalan 12 metre karelik odada kalıyor, karyolası herşeyi var. Radyosu vardı, şimdi o radyoyu televizyon ile değiştirecekler. Ben talimatı verdim belki de değiştirdiler. Talimatı vereli epey oldu. Bir televizyonu oraya koyun dedim. Bir diğer konu da, orada biliyorsunuz 5 mahkum daha kalıyor. Hergün bir saat onlarla avluda voltasını atıyor, görüşüyorlar. Herhangi bir dış saldırıya, vs'ye karşı da devlete maliyeti çok yüksek bir bakımla orada besleniyor. Amerika seyahatin de ise Suriye sorununda geldiğimiz nokta başlıca konu olacaktır. Terörle mücadelede ortaklık yaptığımız konuları göreşeceğimiz gibi üzerinde ısrarla duracağımız konu Türkiye Amerika ilişkilerinin her alanda daha ileriye götürülmesi olacak. Amerika ile ekonimik ilişkilerimizi yeterli bulmuyoruz.