Türkiye' de ilk kez bir genelkurmay başkanı tutuklandı. Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, hükümet aleyhine kara propaganda yapıldığı iddia edilen internet sitelerinin kurulmasına ilişkin yürütülen 'internet andıcı' soruşturmasında tutuklandı. Beşiktaş Adliyesi'ne ifade vermek üzere gelen Başbuğ, saat 13.30'dan 20.30'a kadar 7 saat savcılığa ifade verdi. Savcı Cihan Kansız, Başbuğ'u tutuklama istemiyle Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk etti. İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı yaklaşık 2.5 saat inceledikten sonra, saat 23.00'te İlker Başbuğ'un sorgusuna başladı. Saat 00.30'a kadar süren sorgu sonucunda mahkeme, İlker Başbuğ'un, TCK'nın 314/1. maddesi gereğince "örgüt yöneticiliği" ve 312/1. maddesi gereğince de "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçlarından tutuklanmasına karar verdi. Başbuğ sağlık kontrolünün ardından Silivri Cezaevi'ne konuldu.
BAŞBUĞ: TAKDİR MİLLETİN
Başbuğ'un, nöbetçi mahkemedeki sorgusunda son söz olarak, "Bir Genelkurmay Başkanı'nın bir terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanması, bana verilecek en büyük cezadır. Bunu bu şekilde söylenmesi bile en büyük cezadır. Bundan daha büyük cezanın olabileceğini düşünmüyorum. Takdir mahkemenizindir. Bizler gelip geçiciyiz. Ancak sizler tarihe not düşüceksiniz" dediği öğrenildi. Başbuğ, adliye çıkışında gazetecilere, "Türkiye Cumhuriyetinin 26. Genel Kurmay Başkanı törer örgütü kurmak ve yönetmekle suçlandı. Takdir yücü Türk milletinindir" dedi.
BAŞKA YOLLAR OLABİLİRDİ
Sorgusunda suçlamaları reddeden Başbuğ'un şunları söylediği belirtildi: "TSK dünyanın sayılı en güçlü ordularından bir tanesidir. Böyle bir orduya komuta eden birisinin silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek ile suçlanması gerçekten trajikomiktir. Emekli olduktan bir buçuk yıl sonra böyle bir suçlama ile karşı karşıya kaldım. Çok üzücü anlaşılması zor. Benim bu faaliyetlerimi aktif görevim sırasında yaptığım iddia ediliyor ki bu faaliyetlerim o zaman devletin yetkili makamlarınca anlaşılmamışsa bunu da anlamak mümkün değildir. Bir iki basın açıklaması ve bir iki internet sitesi haberi ile hükümeti yıkmakla itham ediliyorsam bu çok acıdır. Benim böyle kötü bir amacım olsa 700 bin kişilik gücü elinde tutan bir komutan olarak bunu yapmanın başka yolları da olabilirdi." İnternet andıcı belgesinin iddia edildiği gibi kendisine gönderilmediğini belirttiği kaydedilen Başbuğ, "Arz edilmiş olsa bir imza bir paraf mutlaka konulurdu" dediği öğrenildi. Başbuğ, savunmasında ayrıca internet sitelerini kendisinin kapattığını ifade ederek, "Aslında bana teşekkür edilmesi gerekir ki ben bu siteleri kapattıran kişiyim" dediği ifade edildi.
İŞTE BAŞBUĞ'UN CEZAEVİNE GİDİŞİ
Sorgusu sırasında ambulans bekledi
Genelkurmay Başkanı olarak 2008-2010 döneminde görev alan Başbuğ, Fenerbahçe Orduevi'nden 3 otomobille önce İstanbul Merkez Komutanlığı'na gitti. Eş zamanlı olarak, komutanlıktan bazı subaylar adliyeye ulaştı. Komutanlar, Başbuğ'un nereden giriş yapacağı konusunda görüştü.
Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne 13.20'de 112 Acil Servis Ambulansı geldi. 10 dakika sonra da Başbuğ adliyeye ulaştı.
Başbuğ, gazetecileri başıyla selamladı, sorulara karşı ise tebessüm etmekle yetindi. Rahat ve soğukkanlı görünen Başbuğ, korumaları eşliğinde adliye binasına girdi.
Başbuğ'un adliyeye girmesinden önce görevliler, kapısını açık tutarak asansörü bir süre bekletti.
Özel Yekili Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız'a ifade veren Başbuğ'un sorgusuna Başsavcıvekili Fikret Seçen de katıldı.
Başbuğ'un avukatlığını eski Askeri Hâkim Avukat İlkay Sezer üstlendi. Sezer, internet andıcı davasında tutuklu Korgeneral Mehmet Eröz ile Ergenekon davasının tutuksuz sanığı Emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un da avukatı.
İLKER BAŞBUĞ ADLİYEYE GELİRKEN BÖYLE GÖRÜNTÜLENDİ
Başbuğ görevdeyken andıç davası başladı
Başbuğ'un suçlandığı "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "Yasadışı silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçlamaları, görev suç olmadığı için bu suçları soruşturmakla görevli Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nca soruşturma başlatıldı. Başbuğ, 28 Ağustos 2008-27 Ağustos 2010'da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) 26'ncı Genelkurmay Başkanı olarak görev yapmıştı. Başbuğ'un görevli olduğu sırada internet andıcının hazırlanmasıyla ilgili olarak dava açılmıştı. İnternet andıcı davasında yargılanan sanıklar, andıcın Başbuğ'un talimatı doğrultusunda hazırlandığını belirtmesi üzerine 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na gereğinin yapılması için suç duyurusunda bulunmuştu. Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nca soruşturma başlatmıştı.
SİLİVRİ'YE BÖYLE GİRDİ
Soruşturmada altı general tutuklandı
Soruşturmada
dönemin Genelkurmay 2'nci Başkan olan Emekli Org. Hasan Iğsız, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı yapan Korg. İsmail Hakkı Pekin, Genelkurmay Harekât Başkanı Korg. Mehmet Eröz, Genelkurmay MEBS Başkanı Kora. Mehmet Otuzbiroğlu, Genelkurmay Adli Müşaviri Tümg. Hıfzı Çubuklu ile 2007-09 tarihlerinde Tuğa. rütbesiyle Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı 1. İstihbarat Analiz Daire Başkanı olarak görev yapan Tuğa. Alaettin Sevim tutuklanmıştı. Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkan Vekili Tümgeneral Mustafa Bakıcı ise yakalama kararının ardından Rusya'ya kaçtı. GATA'da tedavi gören eski Genelkurmay Harekat Başkanı Org. Nusret Taşdeler hakkında da yakalama kararı bulunuyor.
Sanıklar: Andıç talimatı Başbuğ'dan
İnternet
andıcı davasında sanıklar, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Hasan Iğsız, Korgeneral Mehmet Eröz ve Yüzbaşı Murat Uslukılıç, internet sitelerinin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un bilgisi dahilinde faaliyet yürüttüğü yönünde ifade vermişti. Eröz, internet andıcı emrini dönemin genelkurmay başkanının verdiğini söylemişti. İddianameye giren ifadesinde Uslukılıç kapatılan sitelerin tekrar açılması için andıcı Albay Dursun Çiçek'in talimatıyla hazırladığını anlatmıştı. Uslukılıç andıcın Iğsız'a sunulduğunu, Iğsız'ın da 'Komutana arz' notu yazdığını ifade etmişti. Uslukılıç, çalışmayı dönemin Genelkurmay Başkanı Başbuğ'a Çiçek'in arz ettiğini kaydetmişti. Genelkurmay Adlî Müşaviri Hıfzı Çubuklu da andıçtaki parafın kendisine ait olduğunu, yanındaki tarihin 16 Şubat 2009'u gösterdiğini, bu belgenin 1 Nisan 2009'da da İkinci Başkan parafıyla Genelkurmay Başkanı'na arz olunduğunu anlatmıştı.
Veli SARIBOĞA-Recai KÖMÜR-Mustafa KAYA-Barış SÖZAL-Emin ÖZMEN