Yargıtay, aile içi tecavüz olayları için çarpıcı bir karara imza attı. Kendisine sürekli tecavüz eden babasını öldüren genç kadına "meşru müdafaa" nedeniyle ceza verilmemesi gerektiğine karar vererek, 15 yıllık hapis cezası kararını bozdu. Aile içi tecavüz ve şiddet olayları nedeniyle örnek oluşturabilecek karara neden olay, Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesinde yaşandı. Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi'ndeki davanın dosyasındaki bilgilere göre, baba Osman, büyük kızı Banu'ya her zaman farklı davrandı. Banu, 2004'te evlendi ancak baba Osman, damadını sürekli tehdit etti. Kayınbaba, damadını bir kez de yaraladı. Kızına da sürekli, "10 tane çocuğun da olsa seni bu adamdan ayırıp yanıma alacağım" diyordu. Nitekim Banu, eşi Mehmet'ten 2006'da boşandı ve baba evine döndü.
BABASINDAN HAMİLE KALDI
Baba, zaman zaman silah tehtidiyle, zaman zaman da küçük kızı ile karısını evden kovup genç kadınla birlikte oldu. Banu, hamile kaldı ve kürtaj yaptırdı. Son olarak 29 Haziran 2008'de baba Osman, odaya girince, Banu, "Bağırırım annemin haberi olur" dedi. Osman odadan çıkarken, "Tamam ben sabrederim, bugün olmazsa yarın" dedi. Bunun üzerine Banu, babasının silahını aldı ve yastığının altına koydu. Sabah 07:30 sıralarında da babasının yattığı odaya gidip ikisi ensesine, biri sırtına gelecek şekilde 3 el ateş edip babasını öldürdü. Olaydan sonra Banu hakkında kasten adam öldürmek suçundan dava açıldı. Kahramanmaraş Ağır Ceza Mahkemesi, kızı önce ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum etti, daha sonra suçun 'haksız tahrik altında işlendiği' gerekçesiyle cezayı önce 18 yıl hapse indirdi. Mahkeme heyeti, takdir hakkını da kullanarak cezada 6'da 1 daha indirim yaptı ve ceza 15 yıla düştü. Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi, Temmuz ayında verdiği kararda, Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını "Sanığa ceza verilmemesi gerekir" diyerek bozdu. Gerekçede şöyle dedi: "Sanık, ırzına yönelik ısrarlı saldırılardan babası olan maktulün (ölen) vazgeçmeyeceği ve o an için son verilen saldırıların tekrarının muhakkak olduğu inancına kapılarak, meşru savunma koşulları içinde, ancak mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaş ile sınırı aşarak maktulü öldürmüştür. Bu nedenle sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir."