Başbakan Tayyip Erdoğan, alkollü içki kısıtlaması ile ilgili tartışmaların dozunu düşürecek bir değerlendirme yaparak, "Aksırıncaya tıksırıncaya kadar, dedim. O da benim o andaki gerilimim veya doğamda olan bir şey olarak alınsın. Ben de insanım. Benim de hatalarım vardır. Hatasız bir kul değilim ki" dedi. Ukrayna'daki resmi temaslarının ardından Ankara Temsilcileri'ne değerlendirme yapan Erdoğan, yargı reformundan yeni anayasaya, partilerin oy oranlarından liberal aydınlara kadar uzanan geniş yelpazede görüşlerini şöyle açıkladı:
'HATASIZ KUL OLMAZ'
Anayasa'nın 58. maddesi, "Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden uyuşturucu maddelerden kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan korumak için gerekli tedbirleri alır" diyor. Bir taraftan hukuk devletinden bahsediyoruz öbür taraftan da Anayasa'nın bu hükmünü bir kenara koyuyoruz. Bakın benim dinim böyle emrettiği için bu konulara girmiş değilim. Bu konuda bir adım attık mı hemen bize damgayı vuruyorlar: 'Sen, bunu din emretti diye yapıyorsun' diyorlar. Dinin emrettiği güzel şey, yapılması o da mı suç? Biz hiçbir yerde, şurada, burada alkol almasına engel koymadık, yasak getirmedik. Hepsi de biliyorlar. 'Aksırıncaya tıksırıncaya kadar' dedim. O da benim o andaki gerilimim olarak veya doğamda olan bir şey olarak alınsın. Belki bunun da alıcısı vardır yani. (
Erdoğan, bu sözleri üzerine, "Sadece yazarları değil, siyasetçileri de hoş görmek gerekir" yorumu yapan basın mensuplarına, "Elbette. Ben de insanım. Benim de hatalarım vardır. Hatasız bir kul değilim ki" dedi.)
Daha önce 6 daire isteyen Yargıtay şimdi 'bunlardan vazgeçin' gibi bir havaya girdi. Şu anda 1 milyon 800 bin dosyayı bekleten Yargıtay'ın bu düşüncelerine 'evet' diyemem. 1 milyon 800 dosya ve 15 bin civarında zaman aşımı var. 15 bin küsur dosya bir yılda zaman aşımına uğruyorsa o ülkede yargı iflas etmiş demektir. Bunların içerisinde sanal olarak zaman aşımına uğratılanlar var. Tayyip Erdoğan'a geleceksin 24 saatte, Sayın Erbakan'a geleceksin 5 gün de karara bağlayacaksın. Öbür taraftan (İlhan) Cihaner'i anında karara bağlayacaksın. Burada da 10 sene bekleteceksin. Onun için iş başa düştü.
(
Liberal aydınlarla ittifak çatırdıyor mu?) Böyle bir çatırtı duymuyorum. Böyle bir ittifak falan yok. Doğal bir ittifak falan oluşmuşsa o ayrı bir konu. Eğer bu dönemde AK Parti iktidarı bu çeteleri, bazı kirli oluşumları açığa çıkardıysa, burada onların destekleri olduysa sağ olsun. Ama bazı zamanda bunlar ciddi manada bizi zora sokmuşlardır. Çünkü bir şey yapılırken bunu tereyağından kıl çeker gibi çekip bitireceksiniz. Yani ülkede bir gerilimi meydana getirmenin anlamı yok. Piyasalardaki etkileri düşünmek zorundayız. Demokrasi ile ekonomiyi at başı götürme gayreti içinde olan bir iktidarız. Bunu da düşünmek lazım.
Bu kadar rahat başbakanına hakaret edebilen entelektüel olabilir mi? 'Utanmaz' diyecek kadar ileriye giden, burada ağzıma alamayacağım şeyleri söyleyebilen bu tür entelektüel olabilir mi? Mesela, "Haziran'da görürsünüz" diyor. Peki Haziran'da AK Parti yine tek başına iktidarda olursa sen de görürsün. Acaba ne yapacaksın? Neyin tehdidini yapıyorsun? Ve işte yerler boşalmış da birileri gelip orayı dolduruyormuş vesaire. Kendilerine göre yeni bir senaryo kuruyorlar. Bizim senaryomuzu gelin görün. Gelin meydanları görün. Sandığı entelektüelin dili belirlemiyor, milletin dili belirliyor. Türkiye'nin çıkmazı nerede biliyor musunuz? Entelektüelin dili ile milletin dili uyumlu değil. Söylediğini eğer halk anlıyorsa, o zaman alırsın arkana siler süpürürsün.
CHP VE ERGENEKON
Son dönemlerde Ergenekon örgütüyle alakalı bazı gayretler var. Ana muhalefet partisinin bu konuda kendine göre bazı çıkış yolları araması manidar. Genel başkan yardımcısı nasıl bir anayasa hukukçusu? Bunların anayasa hukukçuluğu 'Nereden deleriz?' bunlar üzerine kurulu. Geçmişlerini çok güzel şekilde açığa çıkarıyorlar. Genel başkanı, 'Hayır, böyle bir şey yok' diyor. Yani kimin eli kimin cebinde belli değil.
Türkiye, ileri bir demokrasiye geçiş süreci yakalamıştır. Bunun altında yatan gerçek tek parti iktidarıdır. Eğer biz tek parti iktidarında olmasaydık, şu anki demokratik hakları yakalayamazdık. Bugün gazetelerin manşetlerine, köşe yazılarına bakınız. Acaba 8 sene öncesine kadar bu tür yazılar yazılabiliyor muydu? Ki bunların içerisinde hakarete varanları bile var. Bu süreçte acaba düşünce özgürlüğünden dolayı kaç kişi hapse atıldı? Geçmişte cezaevleri düşünce mahkumlarından geçilmiyordu. Şimdi bunlar parmak sayılarını geçmez. Buralara geldik.
Bütünü kuşatıcı, milletin, 'Benim anayasam' dediği, hazırlığında bizzat yer aldığı anayasa... Siyaset bilimcisinden ekonomicisine, STK'lara varıncaya kadar çok değişik alanlarda 'Katkım olabilir' diyen kim varsa hepsini katmak suretiyle bu işin alt mimarisinin yapılması. Ondan sonra nihai noktada çatıyı birleştirmeyi de anayasacıların yapması. Rahat anlaşılabilecek bir anayasayı 12 Haziran'dan sonra hazırlayalım diyoruz. Seçimden sonra Meclis tablosuna bakacağız ve gruplarla görüşmeleri başlatacağız. Bir konsensüs oluşturarak yapabilirsek arzumuz budur. Taklit bir anayasa olsun istemiyoruz. Bize has bir anayasayı nasıl hazırlayacağız? Yeni yapılan çalışmalar partimize nasıl rota verdiyse anayasada da millet rotayı bize çizecek.