''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasının tutuklu sanığı avukat Serdar Öztürk, bürosunda bulunduğu iddia edilen dava konusu belge ile Genelkurmay Başkanlığına ait 300 adet gizli belgenin bürosuna polisler tarafından konulduğunu ileri sürdü.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasına devam eden Öztürk, ikinci ''Ergenekon'' davasının tutuksuz sanığı eski Genelkurmay Adli Müşaviri emekli Tümgeneral Erdal Şenel'in avukatı Abdullah Kaya'nın tutuklanmaktan ve cezaevine girmekten korktuğu için savcı Zekeriya Öz tarafından kullanıldığı savundu.
Öztürk, müvekkili olan Levent Göktaş'ın, gayrinizami harp kursu hakkında bilgi vermesi için Öz tarafından ek ifadeye çağrıldığını söylediğini belirterek, şöyle devam etti:
''Göktaş ve Mustafa Koç'un avukatı da olan Kaya, Göktaş'a ek ifade vermesini söylemiş. Göktaş, 'Gayrinizami harp kursu hakkında bilgi verirsem savcı beni bırakacakmış' dedi. 'Savcı, bu kurs hakkındaki bilgileri Genelkurmay Başkanlığına yazı yazarak da öğrenebilir' dedim. Zekeriya Öz'ün tutuklama tehdidiyle avukat Kaya'yı kullandığını, bu oyuna gelmemesini söyledim. Kaya, Göktaş'ın ifadesinin alınması için savcıya dilekçe veriyor. Biz, Göktaş'ı ikna edemedik. Göktaş ifadeye geldi. Birkaç gün sonra gazetede çıkan haberlerden sonra Göktaş tarumar oldu. Zekeriya Öz, 'Osman'ımı (Birinci Ergenekon davası sanığı Osman Yıldırım) kullandığı gibi Abdullah Kaya'yı da kullanmış.''
Operasyonlarda ele geçirilen bazı askeri belgelerin, savcı Öz tarafından polise incelettirildiğini belirten Öztürk, bunları polisin inceleme yetkisi olmadığını dile getirdi.
Öztürk, savcı Öz'ün askeri casusuluk yaptığını ileri sürerek, bu suçu işleyen herkesin yargılanması gerektiğini söyledi.
Levent Göktaş'ın ofisinde bulunduğu iddia edilen 51 No'lu DVD'yi de ofise yerleştiren kişinin de Terörle Mücadele Şubesinde çalışan bir polis olduğunu ileri süren Öztürk, bu kişinin resmini, görüştüğü Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun'a verdiğini, bu kişi ile konuşarak kimler tarafından kullanıldığını öğrenmeye çalıştığını kaydetti.
BELGELER BİR GECE ÖNCE OFİSE KONULDU
Ofisinde bulunan bütün CD, DVD ve flash bellekler ile çocuğunun oyun CD'leri ve türkü CD'lerini attığını ifade eden Öztürk, ofisinde bulunduğu iddia edilen ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' ve Genelkurmay Başkalığına ait 300 adet gizli belgenin ise oraya arama yapılmadan bir gece önce polisler tarafından konulduğunu öne sürdü.
Emniyet görevlileri tarafından bürosunun aranması sırasında çekilen video kaydını da salondaki ekrandan izlettiren Öztürk, şunları kaydetti:
''Benim odamda yer alan mavi klasörün ilk 5 sayfasında, İrtica ile Mücadele Eylem Planı'na ilişkin belge var. Klasördeki diğer evraklar bana ait. Siyah dolapta Genelkurmay Başkanlığına ait 300 tane gizli belge tomar halinde bulunmuş. Bu dolabımdaki belgeler dosyaların içindedir. Ofiste arama yapan polislerin hiçbirinin elinde eldiven yok, sadece o dolabı arayan polisin elinde eldiven var. Belgeleri büroya koyan ekip ile aramayı yapan ekip denkleşmiş. Nerede ne olduğunu biliyorlar. Tomar halinde 300 tane gizli belge bırakılmış. Bunu bulan polis, görüntülerde de şapka takarak kendini gizlemeye çalışıyor. Bir ofise girebilmek çok kolay. Benim ofisimde gizli kamera yok.''
Öztürk, Adnan Oktar davasıyla ilgili kendisiyle görüşmeye gelen 2 kadının da Yargıtayda tanıdığı olup olmadığını sorduğunu ifade ederek, bu kadınların ofisinde gizli kamera olup olmadığını tespit etmeye çalıştıklarını ileri sürdü.
Ofis araması sırasında kendisine ve müvekkillerine ait özel belgelerin polisler tarafından incelendiğini belirten Öztürk, ''Usulde böyle bir şey yok. Yakında, savcı Öz'ü de 'Usule uyulmadığı için bu adamlar beraat etti, sen de Ergenekoncusun' diye suçlayacaklar'' diye konuştu.
İHBAR MEKTUBUNU HAZIRLAYANLARIN İÇİNDE ''ÖZ'' DE VAR
Kendisinin, ''Kişisel verileri kaydetmekten'' suçlandığını duyunca şaşırdığını anlatan Öztürk, ofisteki çekmecede fişleme yapıldığı iddiasına ilişkin bir belgeyi polisin incelediğinin görüntülerde yer aldığını, ancak polisin bu belgeyi almayarak tekrar yerine koyduğunu söyledi.
Tutuklu sanık Serdar Öztürk, ''Polisin tuttuğu bu belge, insanların Alevi, Sünni diye fişlendiği belge. Polis bu belgeyi almıyor, ama ne koyduklarını bildikleri için beni kişisel veriler bulundurmakla suçlamışlar. Bu belge benim tutuklanmama neden olan suça konu belgelerin ofisime konulduğunun bir kanıtıdır. Benden elde edildiği iddia edilen belgeler arasında böyle bir fiş belgesi yok. Ben kimseyi fişlemedim. Benim ortaklarımın hepsi alevi. Böyle bir ayrımcılık yok. Hristiyan, Arap, alevi arkadaşlarım var'' dedi.
Tutuklandıktan sonra ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' belgesinin orijinalinin kendisinde olduğunu söyleyen bir kişinin avukatlarıyla görüşmek istediğini belirten Öztürk, şöyle devam etti:
''Bunun aslı bende diyen adam yalan söyler. Avukatıma, 'Gitmeyin, Şişli'de orijinal belge ile sizi yakalayacaklar, bu tuzak' dedim. 'Samimiyse belgeyi askeri savcılığa versin', dedim. Avukatlarımı ıslak imzalı belgenin orijinaliyle yakalayamayanlar, bu sefer ihbarcı aracılığıyla Zekeriya Öz'e göndermişler. Bu ihbar mektubunu hazırlayanların içinde Zekeriya Öz de var.''
PARMAK İZİ İNCELEMESİ YAPILMADI
Aynı zamanda üsteğmen rütbesindeyken malulen emekli olan Serdar Öztürk, Güneydoğu'da görev yaparken yaralandığını, çok kan kaybetmesi üzerine inceleme yapılmadan kendisine hepatit B'li kan verildiğini söyledi.
Karaciğerinin bir kısmı ile safra kesesinin alındığını ifade eden Öztürk, gözaltında diş fırçalamak istediğini, macunun kimyasal madde denilerek içeriye alınmadığını, kendisinin de 2 gün yemek yemeden savcılığa çıkarıldığını anlattı.
Kendisinde mermi bulunması iddialarına ilişkin de Öztürk, silahı olmadığını, dilekçe ile başvurmasına rağmen savcı Öz'ün parmak izi incelemesini yaptırmadığını kaydetti.
Serdar Öztürk, ''Kim suçlu. Kim kaçar parmak izi incelemesinden. Ben mi suçluyum?'' dedi.
Savcılıkta susma hakkını kullandığını ifade eden Öztürk, bu soruşturmanın, hak, hukuk ve dinle alakası olmadığını belirtti. Öztürk, ''Öz'ü adam yerine koymadığım, Cumhuriyet savcısı olarak görmediğim için ifade vermedim'' şeklinde konuştu.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunmasına devam eden tutuklu sanık avukat Serdar Öztürk, kendisinde bulunduğu iddia edilen mermilerde, mermi kutularında ve gizli belgelerde, yapılan inceleme sonucu parmak izine rastlanmadığını söyledi.
Yine kendisinde bulunduğu iddia edilen ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' belgesinde ise bu yönde inceleme yapılmadığını ifade eden Öztürk, ''Ya da inceleyip başka bir şey buldular. Korktular, onu temizlemeye çalışıyorlar'' dedi.
Davanın ek klasörlerindeki kendisiyle ilgili olan her veriyi tek tek açıklayan Öztürk, Güneydoğu'da görev yaptığını hatırlatarak, terörle mücadeleyle ilgili belge ve bilgilerin klasörlerde yer almasını eleştirdi.
Öztürk, hakkında 1996 yılında alınmış koruma kararı olduğunu belirterek, karakol komutanı olarak tehdit edildiklerini, diğer komutanın babasının Ceyhan'da öldürüldüğünü, kendisinin ise bir süre Mersin'e gitmediğini anlattı.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Serdar Öztürk'ün savunmasına ara vererek, duruşmayı yarın saat 09.00'a erteledi.