-Sayın Kara, İsrail parlamentosunda milletvekilisiniz ve aynı zamanda Kalkınma Bakan Yardımcısı olarak göreviniz var, önce kendinizden bahseder misiniz, ne zamandan bu yana siyasetin içindesiniz?
-"Fiilen 1999 senesinden beri Knesetteyim. Bu aslında 4 dönem demektir. Buraya 400 sene kadar önce geldik.Türklerin zamanında. Büyük dedem Carmel dağını korumak üzere gönderilmiş. Tarihi olarak bildiğimi bu kadar ve kendisi buraya takılı kalmış. Orada büyük arazilerimiz vardı yaklaşık Carmel dağının yarısı bizimdi.Ve bu yüzden de benim soyadım Kara, yani Siyah..."
-Sormak istediğim konulardan biri de ,biliyorum siz aynı zamanda İsrail Türkiye arasındaki Ekonomik ilişkilerde de görevlisiniz. Son dönemdeki İsrail-Türkiye ilişkilerinde gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
-"Bundan kaçamayız , ortada bir gerilim var. Türkiye ile ilişkilerimizin Türkiye'nin AB ile olan ekonomik sorunlarının ve işbirliğinin gerçekleşmemesine bağlı olarak bu şekilde bir düşüş kaydetmiş olmasından ve bu sonucun İsrail'in sırtına yük olarak vurulmuş olmasından üzgünüm. Başka bir izah tarzım yoktur.
İsrail ile Türkiye'nin menfaatleri hep bir arada gider, bir arada gitmesi gerekir, çok sebep var.
Hepsini izah etmek gerekmez ama özellikle Türk Ordusu bizimle iyi ilişkiler içindedir . Türk hükümeti ile de ilişkilerimiz iyidir ama Sayın Başbakan bizim daha az hoşumuza giden şeyler söylemektedir. Bu söylemlere fazla tepki vermek istemiyoruz , çünkü Türk Halkının bizimle birlikte olduğunu biliyoruz ve Türk Halkının bu bölgede bizi etraftaki bir çok komşumuza karşın tercih ettiklerini biliyoruz. Sokaktaki görüntü farklı olabilir ve tabii ki değişik akımlar mevcuttur Türkiye'de de. Ama sonuç olarak İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkiler değişmeyecektir. Zaman içinde kaybolacağına inandığım söylemler vardır. Avrupa'ya olan kızgınlık geçince bize karşı olan beğenmediğimiz ifadeler de yok olacaktır. Verebileceğim yorum budur.
-Büyükelçilik'te yaşanan kriz bir hayli sorun olmuştu, siz eski büyükelçi Oğuz Çelikkol ile bir görüşme yaptınız, neler konuştunuz kendisiyle?
- "İsrail'deki olaydan alınan Türk Büyükelçisi ile buluştum. Beni öğlen yemeğine davet etti. Kendisine Türkiye ve Türkleri sevdiğimizi söyledim Türklerden yana olduğumuzu izah ettim .Ve İsrail ile Türkiyenin müşterek menfaatlerini daha ileriye götürmeye devam edeceğimizi ifade ettim ve kendisi benimle çok güzel bir dostluk ilişkisi içindeydi , kendimi çok rahat ve evde hissettim.Hatta beni yaş günüm nedeni ile tebrik etti ,ve beni evinde her zaman serbestçe gelebileceğim arzu edilen misafir olarak adlandırdı ve onurlandırdı .Sanırım ben de burada Ortadoğu'da büyüdüğüm için bu insanlara daha çabuk ısınabiliyor ve yakınlaşabiliyorum.
-Türkiye'yı sık sık ziyaret ediyorsunuz, ne gibi çalışmalarınız var?
-"Bunun dışında bazı gizli ekonomik işbirliği görüşmeleri gerçekleşti. Aynı zamanda Türkiye'de bir çok
işadamı ile buluştum. Bazı büyükten de öte devasa projeler geliştirmeye ve ilerletmeye çalışıyoruz.Üstelik Türkiye bu projeleri kendileri ile daha az temasta olduğumuz ülkelere de ilerletebileceklerdir. Ülkeleri ve detayları henüz açıklayamam ama İsrail Türkiye ilişkileri arasında oldukça ilginç bir işbirliği mevcuttur. Biz de ülke olarak buna destek oluyoruz ve sürekli temastayız. Ben bazı işadamlarını göreve çağırdım ve onları bir çok büyük Türk şirketine tanıştırdım ve bağlantılarını gerçekleştirdim. Onlar da aralarında bayağı güçlü ticari ilişkiler tesis etmiş durumdalar. İsrail İhracat Enstitüsü de yakında Türkiye'de bir toplantı düzenleyecek ve ticari ilişkilerin geliştirilmesini güçlendirecektir. " Yakında Türkiye'ye gideceğim. Türkiye Sanayii ve Ticaret Bakanı tarafından davet edildim. Aynı zamanda hükümet'e yakınlığı ile bilinen bir grubunda davetlisiyim onları da ziyaret edeceğim.
- İHH Yardım Vakfı'nın Gazze'ye gemilerle gitmesi planlanmakta. Gazze limanına gemilerle yardım götürecekler, İsrail Türk gemilerinin Gazze'ye girişine izin verecek mi?
-"Yaklaşık 10 veya 12 gemiden müteşekkil bir Filo'nun 24 Mayıs'ta Mersin limanından hareket ile Gazze'ye doğru yol alacağı basında yer almaktadır. Gemilerin üzerinde de 600 ile 1000 arasında yolcu olacağı ifade edilmektedir. Gazze'nin karasuları askeri kapalı saha statüsündedir. Uluslararası hukuk gereğınce herhangi bir ülkenin karasularına girmek için izin almak şartı vardır. Şayet kanunlara uıygunluk gösterilmezse tabii ki sorun vardır ve bu her ülke için geçerlidir. İsrail'in karasuları Gazze bölgesini de kapsamaktadır. İsrail Hükümeti bu konuda herhangi bir oturum ve görüş alışverişinde bulunmamıştır henüz. Böylesi bir durum sadece İsrail'i değil Mısır'ı da ilgilendirir ve Mısır'ın Gazze'ye gircek her malzemeden haberdar olma isteği vardır. Gazze'de olagelen her durum Mısır'ı da ilgilendirmektedir. Kendi görüşüme göre hem İsrail içinde böylesi bir faaliyete karşı ne yapmamız gerektiğine karar vermeli ve aynı zamanda Mısır ile birlikte bir strateji tespit etmeli ve uygulamalıyız."
-Bir proje vardı bu İsrail ile Türkiye arasında gerçekleştirilmesi konuşulan en büyük proje idi ,belki de halen var ama çoktandır sesi duyulmuyor. Med Stream deniz altından su, gaz, petro, elektrik nakline yarayacak ve Ceyhan ile Hayfa arasında tesis edilecek bir proje idi bu. Sayın Fuad Ben Eliyezer Alt Yapı Bakanı iken bu proje ile ilgili idi. Elimizdeki tek bilgi kaynağı olan basından öğrendiğimiz kadarı ile bu proje durdu.
-"Bakın ben bugun Suriye ile su projesi geliştirmeye uğraşıyorum. Bunun için büyük çabalar sarfediyorum. Her ne şekilde olursa olsun Suriye'den su getirmeye çalışıyorum. Suriye'de yeterli su yok ama batısında büyük bir su barajı var ki her sene buradan yaklaşık 200 milyon m3 su heba oluyor ve boşa dökülüyor ve sene boyunca tekrar yağmur suları ile doluyor. Ben bu 200 milyon m3 suyu Ben Golan bölgesi ve Golan bölgesi sakinleri için talep ediyorum. Bu da bizim başka bölgeler için su tahsis etmemize imkan tanıyabilecektir. Bu şayet mümkün olsaydı kuşkusuz ki İsrail buna 10 parmak ile imza ederdi. Fikirlerden biri de Türkiye'den İsrail'e suyu Suriye üzerinden Lübnan sınırındaki bağlantıdan getirmektir. Bu normal olan ve doğru olandır. Gemilerle veya deniz yolu ile su getirilmesi ekonomik değildir. Su doğal akımı ile bağlantı kanallarından getirilirse, bu su Suudi Arabistan'a kadar götürülebilir. Aslında yeterli su vardır ve Türkiye bunun doğru kullanılmasından ve pazarlanmasından bir dünya dev'i olabilir. Ve su bugün Petrol gibidir. Su bu bölge için çok kıymetlidir. Ürdün için Körfez Ülkeleri için değeri tartışılmaz. Türkiye'den çıkacak su her yere varabilir Suriye dahil.
Bu projeyi ilerletmeyi düşünüyorum, bu konuda Türkiye Büyükelçisi ile oturup konuşacağım. Suriye'den ise olumlu sinyaller var aslında. Bu direkt temaslar sonucu değildir . Bu Suriye içindeki yetkililer ile Golan bölgesindeki vatandaşların temasları ile alınmış özel ve olumlu mesajlardır. Sivil dernekler bu konularda aracılık yapabilmektedirler.
-Son sorumuz, barış olacak mı?
-"Bakın şayet ekonomik menfaatlerimiz olmayacaksa, ve Barış densin diye kağıt üzerinde atılacak bir imza ile sözde bir barış sağlanacaksa bu gerçek anlamda bir barış anlaşması olmayacaktır. Barış: Menfaatler , değerlilik , karşılıklı anlayış ,müşterek şeyler , müşterek menfaatlerdir barış olan.Barış, ben birinci Lübnan Savaşına ortak idim. Biz 3 kardeştik , Lübnanda 2 kardeşim öldü, ben ağır yaralandım, savaş gazisiyim yani. Ve kendime dedim ki, ailede kalan az fertlerin, annem ve babam bu travma nedeni ile çok erken gittiler , İsrail o denli güçlü olmalı ki – Allah korusun birilerine saldırmak ve yok etmek için değil - bu güç ile inanarak barış yapabilelim. Rahmetlı Begin Sedat ile barış yaptığında bu güç ve kuvvet olmadan barış yapamazdık demiştir. Gerçekte budur Güçlü değilseniz barış yapamazsınız.
Özellikle bu bölgede. Burada sorun Araplarda bir lider olmamasındadır. Sorun liderlikte . bak sana sonunda ne olacağını söyleyeyim. Bir araba düşün habire tamir ediyorsunuz az bir şey yürüyor yine tamir gerekiyor,üstelik bir yerini tamir ediyorsunuz bir başka tarafı bozuluyor."
-Hurda olmuş yani.
-"Evet olacak olanda şudur 67 öncesine döneceğiz. 66 senesinde ne vardı? Gazze'de Mısır idaresi vardı, Batı Şeria'da ise Ürdün idaresi vardı. Aslına bakarsan bunun adı Londra anlaşmasıdır ve bu bölgelerde Mısır ve Ürdün'ün hakim güçler olması öngörülmektedir."
- Peki Filistin olmayacak mı yani?
-"Olmayacak. Filistin de ne demek, Ürdün aslında Filistin demek değil mi? Maalesef olmayacak, Araplarda güçlü bir Diktatör olmazsa işler yürümez. Arapları Türkler ile karıştırmayınız. Türkiye ayrı bir kültürdür.