Genelkurmay Askeri Savcılığı, 12 gündür Türkiye gündemini meşgul eden "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" tartışmaları sonunda takipsizlik kararı verdi. Askeri Savcılık, "Böyle bir belge yok ve imzanın da Albay Dursun Çiçek'e ait olduğunu gösteren delil bulunamamıştır" sonucuna vardı. Askeri Savcılığı'nın açıklamasında şöyle denildi: "Anılan belgenin Genelkurmay Başkanlığı'nda hazırlanmadığı, böyle bir belgenin mevcut olmadığı anlaşıldığından ve aslı bulunmayan fotokopi belgenin 4. sayfasındaki imza blokunda Albay Dursun Çiçek'in isminin üzerinde yer alan imzanın, Şüpheli Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek'e ait olduğuna, bu belgenin hazırlanması ve herhangi bir kişiye verildiğine ilişkin şüpheli hakkında delil bulunmadığından, soruşturma konusu olay ve şüpheli Dursun Çiçek ile ilgili olarak itiraz yolu açık olmak üzere kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir." Açıklamada iki nokta dikkati çekti. İlki, soruşturmanın genel olarak olay ve Albay Dursun Çiçek'e yönelik olduğunun altı çizilmesi oldu. Askeri savcılık böylelikle, aynı konuda soruşturma yürüten İstanbul Başsavcılığı'na, "Ben olayı TSK açısından soruşturdum. Bundan sonrası sizin soruşturma alanınızda" mesajı vermiş oldu. İkinci nokta olarak da, olayı askeri savcılığın soruşturmasından duyulan rahatsızlık ve endişelere karşılık, "Anayasal bir kurum olarak, askeri mahkemelerin görev ve yetkilerine ilişkin mevzuat hükümleri dikkate alındığında, sözkonusu olayla ilgili soruşturma görevinin Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığına ait olduğuna kuşku bulunmamaktadır" denildi.
FOTOKOPİDEN TESPİT OLMAZ
Açıklamada, teknik incelemelere ilişkin raporlarda, fotokopi belge üzerinde sağlıklı bir inceleme ve karşılaştırma yapılmasının mümkün olmadığı yönünde görüşler belirtildiği kaydedildi. Emniyetin raporunda ise çelişkili ifadeler olduğu vurgulandı. Savcılık, kopya belgelerden net bir sonuca varılamayacağını gösteren Yargıtay kararlarından da örnekler verdi. Açıklamada, haberin yayınlandığı gün, 2'si Albay Çiçek'in kullandığı olmak üzere Bilgi Destek Şube Müdürlüğü'ndeki 14 bilgisayarın Askeri Savcılığa getirtildiği belirtilen kararda, şubedeki personelin ifadelerinin de alındığı kaydedildi. Bu incelemeler sonucunda bilgisayarlarda belge veya izine rastlanmadığı yönünde raporlar hazırlandığı belirtilen açıklamada, 17 Haziran'da da mahkeme kararı alınarak Dursun Çiçek'in evinde saat 11.00 - 17.30 arasında arama yapıldığı da vurgulandı.
AK PARTİ'NİN İTİRAZ HAKKI VAR
Askeri savcılığın kararına, belgenin içeriği nedeniyle "mağdur" konumunda bulunan AK Parti'nin Askeri Savcılığın kararına itiraz hakkı bulunuyor. Askeri Savcılık, belgenin kim veya kimler tarafından üretildiğinin, bu suretle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hedef alınıp alınmadığının soruşturulması için görevsizlik kararı vererek İstanbul Başsavcılığı'na "suç duyurusunda" bulundu. İstanbul Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, Askeri Savcılığın kararının, AK Parti'nin suç duyurusu üzerine kendilerinin yürüttükleri soruşturmada etkili olup olmayacağına yönelik soru üzerine, "Arkadaşlarımız Adli Tıp Kurumu olsun, Polis Kriminal Dairesi olsun buradan aldıkları raporlara göre bir karar vereceklerdir" dedi.
AÇIKLAMADA DİKKAT ÇEKEN BEŞ NOKTA
1- İFADEDEKİ İMZAYA NEDEN BAKILMADI: Albay Çiçek'in olayla ilgili soruşturma sırasında askeri savcıya verdiği ifadedeki imzayla, tartışma konusu olan "İrtica Belgesi"ndekiyle veya önceden başka belgelere attığı imzalarla hiçbir benzerliği bulunmuyordu. Bu durum kuşku yaratmıştı. Askeri savcılık, son imzadaki bu farklılığı inceleme gereği duymadı.
2- ŞÜPHE Mİ VURGU MU?: Açıklamada, belgenin Genelkurmay'da Çiçek veya başka bir personel tarafından hazırlanıp hazırlanmadığı, bu konuda emir verilip verilmediği, devletin güvenliğine ilişkin herhangi bir belgenin üzerinde sahtecilik yapılıp yapılmadığı gibi birçok konunun araştırıldığı kaydedildi. Bu durum ilk bakışta, askeri savcılığın bazı şüpheleri olduğu şeklinde yorumlandı ancak savcılık bir taraftan da "olayı her ihtimale karşı her yönüyle inceledim" mesajı vermiş oldu.
3- BEŞ GÜN SONRA ARAMA: Askeri savcılık soruşturmasını yürütürken Albay Çiçek'in evinde, şahsi bilgisayarlarında ve cep telefonunda da belgenin izini aradı. Ancak askeri mahkemeden alınan kararla yapılan ev aramasının belgenin basına yansımasından 5 gün sonra, yani 17 Haziran'da yapılması dikkat çekti.
4- EMARE BİLE YOK: Açıklamada, Albay Çiçek'in görev yaptığı 3'üncü Bilgi Destek Şube Müdürlüğü'ndeki bilgisayarlar ve bunların bağlı olduğu ana terminallerde de belge ve belgeye ilişkin emareye rastlanmadığı aktarıldı. Açıklamanın en ilginç cümlesini, "Belgenin Genelkurmay Başkanlığı Karargahında düzenlenmediği tespit edilmiş, böyle bir belge ile ilgili olarak gerek elektronik ortamda, gerekse yazılı kayıtlarda herhangi bir bilgi, belge veya emareye rastlanmamıştır" ifadesi oluşturdu.
5- EMNİYET RAPORUNDA ÇELİŞKİ: Açıklamada, takipsizlik kararına dayanak olan teknik incelemeleri yapan Adli Tıp, Emniyet, TÜBİTAK ve bağımsız bilirkişilerin raporlarında genel olarak fotokopi belge üzerinde yapılan incelemelerin sağlıklı sonuç vermeyeceği görüşünün hakim olduğu belirtildi. Askeri savcılık, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün raporunun kendi içinde çelişkili olduğunu savundu.
AK PARTİ: BEKLEYELİM CHP: SORUMLUSU KİM?
Burhan Kuzu (Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı-AK Parti Milletvekili): Bu belgeyle ilgili asıl yetkili sivil savcılıktır. Bizim ceza yasamızda bu tür darbe teşebbüsü gibi belgelerin değerlendirme yetkisi sivil mahkemelere ait. Burada muvazzaf subay olduğu için imza üzerinde inceleme yapıldı. İncelemede de bu karar verildi. Bu verilmiş karar ama kesin karar olarak düşünülmez. Burada tam olarak görevsizlik kararı da değil. Mahkeme delillerin yeterli, olmadığı kararı vermiştir. Ama bu bir son karar değil. Sivil mahkemeler bunu Ergenekon sürecinde devam ettirilse bu değişebilir.
Bekir Bozdağ (AK Parti Grup Başkanvekili): Biz burada daha önce muhatabın adli savcılık olduğunu ifade etmiştik. Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın vermiş olduğu bu karardan sonra, soruşturma adli savcılık tarafından yapılacak, süreç hukukun içinde işlemeye devam edecektir. Bu belge, her halükarda gerçek de olsa sahte de olsa, tüm bunların arkasında birilerinin olduğu tartışmasız bir gerçektir.
CHP MYK: Deniz Baykal'ın başkanlığında toplanan MYK'da Askeri Savcılığın açıklamasının ardından "İrticaya Karşı Eylem Planı"nın sahte oluştu. CHP, "Başbakan ve Genelkurmay Başkanı artık konuşmalıdır. Başbakan ya özür dileyecek ya da sahte belgeyi hazırlayanları ortaya çıkaracak" dedi.
Hakkı Süha Okay (CHP): Sahte belgeyle kurumlar arasında gerginlik yaratılıyorsa, o belgeyi avukatın dosyasında kim buldu, kim buldurdu, Ergenekon dosyasına nasıl girdi, bu belgeyi kim imal etti, kim kurumlar arasında gerginliğe sebebiyet verdi, kim Türkiye'yi 13 gün meşgul etti.
Oktay Vural (MHP Grup Başkanvekili): Madem Genelkurmay'da böyle bir belge hazırlanmamış, nerede, kimler tarafından ne zaman hazırlanmış ortaya çıkarılmalı. Bu da hükümetin görevi.