Bana göre sezonun en fazla merak ve heyecanla beklenen filmi, Bi Küçük Eylül Meselesi... Çünkü filmin başrol oyuncularından Engin Akyürek'i hayranları çok özledi. Bu sezon dizilerde görünmeyen Akyürek, bu avantajını gişeye yansıtacak gibi görünüyor. İlk kez vizyona girmemiş, henüz izlemediğim bir film için bu denli iddialı bir öngörüde bulunuyorum. Güvencem ise Engin Akyürek hayranlarının her gün köşemize sağanak gibi yağan mesajları...
Filmin tanıtımı da daha şimdiden 'layıkıyla' yapılıyor. Geçen hafta medyaya iki başrol oyuncusu Engin Akyürek ile Farah Zeynep Abdullah'ın son derece ateşli öpüşme sahnesi yansıdı. Eminim, bu sahnenin internetteki tık'lanma oranı, Ay Yapım'ı bile şaşırtmıştır. Film için seçilen vizyon tarihini de (14 Şubat) çok akıllıca bir satranç hamlesi olarak yorumluyorum.
Filmi cazip kılan unsurlardan biri de, mekan olarak seçilen Bozcaada'nın son derece romantik atmosferi. 1.5 yıl önce aynı atmosferi ben de sevgili eşimle bu adada 'bizzat' yaşamıştım. Bozcaada'nın gerçekten de en az Paris kadar hücrelere aşk enjekte eden bir büyüsü var.
Filmin öyküsü de sıra dışı: Eylül; hayatta istediği her şeye sahip, güzel, eğlenceli bir kadındır. Başından geçen bir kaza ona yaşamının son bir ayını unutturur. Ailesi ve arkadaşları her şeyin yolunda olduğunu söyleyip dururken, Eylül bir şeylerin ters gittiğini anlamaya başlar. Ve tam olarak hatırlayamadığı, adını net olarak koyamadığı bir anı kırıntısının peşinden Bozcaada'ya gider. Orada, daha önce hiç görmediği derbeder, garip bir adam, ona seslenir: "Eylül! Beni hatırlamıyor musun? Sen burada, bu adada bana aşık oldun."
Ne dersiniz?
Tam 14 Şubat'lık bir öykü değil mi?