Bugüne kadar birçok tiyatro oyununa ve kitaba imza atan ünlü yazar Özen Yula, şu sıralar; üçüncü kez sahneye konulan 'Kırmızı Yorgunları' adlı oyunuyla gündemde. Beyti Engin'in yönettiği oyunda Sezgi Mengi, Ayçe Abana, Füsun Erbulak, Barış Atay ve Pınar Yıldırım rol alıyor. Ünlü oyun yazarı ile; 1997 yılında yazmasına rağmen hâlâ güncelliğini koruyan oyununu, tiyatroyu ve yeni projelerini konuştuk...
Bu, 'Kırmızı Yorgunları'nın üçüncü sahnelenişi, değil mi?
Profesyonel tiyatroda üçüncü galiba, çünkü arada başka yerlerde de sahnelendi.
Sizce oyunun bu kadar çok sahneye taşınmasının nedeni ne?
Bence geçerliliğini koruyan şeyleri anlattığı için her daim güncel kalıyor. Oyun; toplumun kenarında kalmış insanları çok normal bir dille ve biçimde anlatıyor. Bir de karakterler çok dişi roller sanırım; oyuncuların çok hoşuna gidiyor.
GURURLANMAYA FIRSATIM YOK
Oyunda, bir elçilikte terör olayı yaşanıyor. Oyun, İzmit'te sahnelendiği sırada İstanbul'daki İngiltere Büyükelçiliği'nde patlama olmuştu. Bu tesadüf oyunu nasıl etkiledi?
Seyircinin ilgisi çok daha arttı.
Bu yıl Beyti Engin'in rejisiyle sahnelenmeye başladıktan sonra da Ankara Büyükelçiliği'nde bir bombalama oldu...
Kaderin kötü bir cilvesi diyelim... Oyun; günümüz insanının vahşete, şiddete yatkınlığını anlatıyor. Dolayısıyla büyük bir olayla bitmesi gerekiyordu, o da böyle bir terör olayıydı
Yazar olarak kenarda kalmış karakterleri yazmayı seviyorsunuz, değil mi?
Onların hayatlarında her şey çok daha gerçek yaşanıyor gibi geliyor bana. Dramsa dram, trajediyse trajedi, gülmeceyse gülmece...
Oyun sahneye konulurken, yazar olarak müdahale ediyor musunuz?
Hiç etmiyorum. Fikir sorduklarında söylüyorum ama ben de oyunu seyircili genel provada seyrettim.
Birçok oyununuz dünyanın farklı yerlerinde sahneleniyor. Bu durum çok gurur vericidir herhalde...
Aslında "Ne olacak?" diye merak ediyorum ben, gururlanacak fırsatım olmuyor.
En acımasız seyirci nerede?
Amerikan seyircisi çok müdanasız. Diğerleri kibar olmaya çalışıyorlar... Türk seyircinin ise ilginç bir yapısı var; çok kötü şeyleri bile ayakta alkışlayabiliyorlar. Ben buna şaşırıyorum mesela.
Emeğe mi saygı gösteriyorlar acaba?
Evet, 'Emeğe saygı göstermeliyiz' diye bir şey yerleştirilmiş insanların kafasına. İyi de o emek karşılığında sizin paranızı, zamanınızı alıyorlar; buna, biraz da bu yönden bakmak gerekiyor. Her şeyi kalkıp da ayakta alkışlamaları biraz sinir bozucu.
YAZDIĞIM BİR OYUNDA DA KENDİM OYNAYACAĞIM
Yazdığınız bazı oyunlarınızı yönetiyorsunuz da; iki yeteneğinizden biri elinden alınacak olsa, hangisinden vazgeçemezsiniz?
Yazmaya çok alışkınım; yazmaktan vazgeçemem herhalde. Yola yazar olarak çıktım ben... Ama yazmadan yaşanmaz diye bir şey yok. Yazmadan da, yönetmeden de yaşanıyor. Eğer iyi yaptığım üçüncü bir şey bulursam ve becerebilirsem; onu da yapmayı tercih ederim.
Oyunculuk yeteneğiniz olsun ister miydiniz?
Kısmen oyunculuk yaptığım oldu. Belki yine kendi yazıp yönettiğim bir yapımın içinde yer alabilirim. Ekim'de büyük bir projeyi sahneye koyacağız; bir cinayete tanık olan yedi kişinin hikayesi bu. Adı; 'Öldüğümüz Gece'. Yedi oyuncudan biri de ben olacağım belki.
AMERİKA'DA OYUNLARIN ANTOLOJİSİ ÇIKACAK
Bildiğim kadarıyla Amerika'da, oyunlarınızdan oluşan bir antoloji çıkacak, değil mi?
Evet, bu yıl içinde altı oyunluk İngilizce bir antoloji basılacak. Oyunların hepsi daha önce İngilizce'ye çevrilmişti zaten. Aralarında; dünya prömiyerini Amerika'daki Maine Üniversitesi'nde yapan 'Rahvan Giden Atlılar' ile New York'ta sahnelenen 'Sahibinden Kiralık' adlı oyunlarımın yanı sıra 'Pusulasız', 'Gayrı Resmi Hürrem', 'Şems!.. Unutma!..' ve 'Yala Ama Yutma' oyunlarım da var. İşte bu altı oyun bir araya getirilip antoloji olarak basılacak.