Müzik dünyasının bir kralı var; kısa vâdede tacını başkasına devredecek gibi de görünmüyor.
Yıllardır gözünü tahta dikip sıranın kendine gelmesini bekleyenler için, şimdilik gerçek bu...
Asıl meseleye gelince... Krallık mertebesi dolu olduğundan; yarış kraliçelik konusunda yaşanıyor. Üstelik varisler de hazır...
Kraliçe olmaya en hevesli iki aday; Hande Yener ile Demet Akalın... Tacın bir ucundan Demet tutmuş çekiyor, diğer ucundan ise Hande...
Yener; son albümüne 'Kraliçe' ismini vererek ve taçlı fotoğraflar çektirerek kendince hanedanlığa adım attı.
Akalın ise Tarkan'ın yanındaki koltuğu; kulis faaliyetleriyle ele geçirmeye çalışıyor. Mesela o susuyor, hayranları konuşuyor; 'Kraliçe sensin!" diye... Ya da Twitter üzerinden sayfalar açılıyor 'Kraliçedemet' adıyla...
Akalın bir yandan da kendisi için yol yapıyor röportajlarında: "İsmim Twitter dünya sıralamasında ikinci olmuş. Yabancılar da 'Bu kim?' diye sormuş. Benim hayranlar da 'Türkiye'nin ikinci pop starı' demişler!" Payenin kendisine kibarca teslim edilmesini şu sözlerle talep ediyor: "Birinci Tarkan tabii... Onunla aşık atmak ne haddime!"
Anlayacağınız; kraliçelik için kıran kırana bir mücadele yaşanıyor.
Ama... Öyle kolay mı kraliçe olmak? Gelin, Tarkan'ın tahta çıkış hikayesine beraberce göz atıp kraliyet kanunlarını hatırlayalım:
KRALİYETE GİDEN YOL
Tarkan; 90'ların başında yüzlerce genç sesle çarpıştı. 700 bin satan ilk albümü 'Yine Sensiz'; müzikalite olarak pek müthiş değildi ama en azından farklıydı. Daha ilk günden sevenler gibi, ona 'kıl olanlar' da oldu.
Ama finalde herkesi "Kral sensin!" diye önünde diz çöktürmeyi başardı. Yani onun imparatorluğu, toplumsal bir konsensus sonucu kuruldu.
Gençler; Tarkan'ın imza attığı her değişikliği, kendi rızalarıyla hayatlarına uyarladı. Herkes bir benzerlik, bir bağ kurdu onunla kendi arasında.
Ayrık dişliler "Tarkan'ın da diş modeli böyle!" diye kendini avuttu.
Mahalle berberleri ise 'Tarkan modeli saç kesilir' levhasıyla, kazançlarını ikiye-üçe katladı.
Yani kral olmak; birilerine ilham vermek, birilerinin hayallerini süsleyebilmektir bazen...
"Çişim geldi" dedi, Türkiye karıştı! Ahmet Kaya dahi kayıtsız kalamadı bu genç meslektaşına; "Bunlar, çişini tutamayan adamlar!" diyerek polemiğe daldı.
Yani kral olmak gürültü kopartabilmek, herkesi hakkında konuşturabilmektir biraz...
'Aacayip' albümünün ardından devletin en yetkili ağızları "Türk gençliğinin ahlakını bozuyor, dilimizi argolaştırıyor" diye ayağa kalktı... Ana haber bültenleri ise 'Az sonra'lı anonslarla "Tarkan'ın yeni klibi ilk kez burada" diye birbiriyle yarıştı.
Kral olmak birilerinin hedefi olurken, birilerinin de peşinde koştuğu adam olmaktır biraz da...
ÖNYARGILARI PARÇALADI
Kenar mahallelerin bıçkın delikanlıları dahi 'göbeği-bağrı açık, etrafa öpücük saçan' bu gence kayıtsız kalamadı. "Erkekliğin raconunda var mı öyle kırıtmak!" diyenler bile, zamanla onun şarkılarıyla dansa kalktı. Yani kral olmak; önyargıları parçalamayı başarmaktır biraz da...
Askere gitmiyor diye 'vatan haini' ilan edildi, böylesine hassas bir konuda bile bazıları çıkıp "Onu bir kültür elçisi gibi görelim, bırakın askerlikten muaf olsun!" diye kendini öne attı.
Yani krallık; uğruna linç edilmeyi göze alacak kitlelere sahip olabilmektir bazen...
Uyuşturucu kullandı diye gözaltına alındı, bu bile sevenlerinin kalbinde bir değer kaybına yol açmadı. Krallık; gözü kara yandaşlara sahip olmayı, düştüğünde ayağa kalkmayı, o anda sarılabileceği birilerini yanında bulmayı başarmaktır biraz da...
İmza attığı şarkılar EdirneŞırnak hattından taşıp Güney Amerika'ya, Avrupa'ya ulaştı.
Rus Kızılordu Korosu bile onun şarkısıyla etrafa 'mucuklar' saçtı.
Kral olmak; dar sınırları aşmak, büyük coğrafyalara koşmaktır biraz da...
Şimdi söyler misiniz bana; böylesine şeyler başarmış bir kralın yanına nasıl bir kraliçe yakışır? Önünüzde iki aday var ve iyi bilirsiniz ki; bir ipte iki cambaz oynamaz.
Bu ülkenin kralını siz belirlediniz, kraliçeyi de siz seçeceksiniz!