Sebze Orkestrası (The Vegetable Orchestra) sebzelerle müzik yapan dünyaca ünlü Avusturyalı bir grup. Konserden önce kesin boyut ve şekillerini de belirtip sebzelerini organizatörlere sipariş ediyorlar; kuliste salatalıktan, domatesten, balkabağından müzik aleti yapıp sahneye çıkıyorlar, çağdaş deneysel müzik yapıyorlar. Haziran'da, Ecofest kapsamında İstanbul'da sahneye çıkan Sebze Orkestrası üyeleri GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı.
1998 YILINDA KURULDUK
Grubunuz nasıl, ne zaman ve ne amaçla kuruldu?
Grup, 1998 yılının Şubat ayında kuruldu. Bu fikrin nasıl doğduğuna gelecek olursak, o da çok enteresan... Bu grup, içimizden birinin bir gün "Pazardan aldığımız sebzelerle neden müzik yapmıyoruz?" demesiyle başladı. O gün bugündür de sebzelerle müzik yapıyoruz.
Grubunuzda kaç kişi var? Vejetaryen olanlarınız var mı ?
Grubumuz 11 kişiden oluşuyor; aramızda iki kişi vejetaryen. Ancak bizi sebzelerle bir araya getiren şey hepimizin müziği, özellikle deneysel müziği, el yapımı enstrümanları ve sebzeleri seviyor oluşumuz! Bu işi yapmadan önce farklı müzik projeleriyle ilgilenen insanlardık. Tabii ki sebze dünyasının hepimize sunduğu sınırsız ses imkanını keşfedene kadar...
İLK ALETİMİZ DOMATESTİ
Grup üyelerinin müzik eğitimleri ne durumda? Hepsi müzik konusunda eğitim görmüş müzisyenlerden mi oluşuyor? Nasıl bir araya geldiniz?
Tüm grup üyelerinin sağlam bir müzik geçmişi var. Müzik repertuvarımız gibi orkestramızın sosyal yapısı da heterojen bir yapıya sahip. Hepimiz çeşitli sanatsal alanlarda aktif olarak çalışan kişilerdik. Grubun yarısı resim, tasarım ve montaj gibi görsel sanatlardan geliyor. Diğerleri ise daha müzik geçmişi olanlar. Bu durum bizim açımızdan oldukça verimli ve üretken bir ortam oluşturuyor.
İlk hangi sebzeden enstrüman yaptığınızı hatırlayabiliyor musunuz? Bir de en son geliştirdiğiniz enstrüman-sebze hangisi oldu?
İlk aletimiz domatesti. En sonuncusu ise taze soğan.
Konseriniz bittikten sonra sebzeleri yani aslında enstrümanlarınızı ne yapıyorsunuz?
Performans öncesi alet yapımından arta kalanlarla çorba yapıyoruz ve bunu konser sonrası seyircilere servis ediyoruz. Performans sonrası da enstrümanları isteyen dinleyicilerimize veriyoruz.
Avusturya'da sebzelerinizi aldığınız özel bir pazar yeri varmış... Peki, farklı bir ülkeye konser vermeye gittiğinizde yani sebzeleri seçme şansınız olmadığında ne yapıyorsunuz?
Genelde organizatörler sebzeleri alıyorlar bizim gidip alma şansımız olmadığında. Ancak bizim kesin boyut ve şekillerde olmak üzere ölçülerimiz var ve bunları onlara veriyoruz. Ses kalitesi, sebzenin kalitesine bağlı olduğu için böyle bir teknik geliştirdik.
TARZIMIZ SEBZE TARZI
Müzik tarzınızı tanımlamak gerekirse ne dersiniz?
Sebze tarzı... (Gülüyorlar) Çağdaş deneysel müzik, elektronik, pop, doğaçlama müzikten beslendiğini söyleyebiliriz.
Ünlü müzisyenlerle birlikte çalıştığınız oldu mu?
Evet, besteci Franz Hautzinger ve Klangforum Viyana Orkestrası ile bir çalışmamız olmuştu.
Müzik konusunda örnek aldığınız bir sanatçı var mı?
Önümüzde gerçek bir rol model olduğunu söyleyemeyiz. Fakat işimizi ve sanatımızı etkileyen sanatçılar var. Steve Reich, John Cage, Kraftwerk, Christian Fennesz, Franz Hautzinger, Aphex Twin, Merzbow, John Zorn, Frank Zappa gibi isimlerden esinleniyoruz..
Daha önce hiç sizin gibi müzik yapanlarla karşılaştınız mı?
Elbette çok eskiden insanlar, ilk önce balkabağı, salatalık gibi malzemelerden müzik yapmışlar. Yani bunu ilk defa biz icat etmedik. Ancak şimdi özel olarak bununla ilgilenen, bizim gibi sebzelerle müzik yapan bir grupla karşılaşmadık.
SALATALIK 13 HAVUÇ 30 DAKİKADA HAZIR OLUYOR
Bir sebze enstrümanını hazırlamak ne kadar zamanınızı alıyor?
Domatesi olduğu haliyle kullanıyoruz. Salatalık 13 dakika, havuç 30 dakika gibi bir zaman alıyor. Ancak diğer enstrümanlarda yapım süreleri değişiklik gösteriyor. Bazılarını olduğu halleriyle kullanıyoruz; sebzeyi alıp çalabiliyorsun. Delikli kereviz ve havuç gibi türlerde ise durum daha da karmaşık.
Her performans öncesi enstrümanlarınızı kendiniz yaptığınız için diğer meslektaşlarınıza göre işiniz biraz daha zor. Hiç bu durumdan sıkıldığınız oluyor mu? Hazır müzik aletleri varken, neden bu kadar çok emek harcıyorsunuz?
Grup olarak biz deneme yapmayı, yeni şeyler oluşturmayı seviyoruz. Enstrüman yapma esnasında her türlü ihtimal ve yeni şeyler denemek bir nevi bizi canlı tutuyor, hayatta hâlâ keşfedilecek çok şey olduğunu görüyoruz. Geleneksel müzik aletlerine baktığınızda, örneğin kemanın çıkaracağı sese zaten aşinayız. Aynı aletin, aynı sesiyle farklı parçalar duyarız. Ancak her sebzeyle oluşturulan enstrümanın ise nasıl bir ses vereceği meçhul, bu da onu farklı ve eşsiz kılıyor. Yani bir kemanın çıkarabileceği tüm sesleri bugüne kadar bütün müzisyenler bir şekilde denemişler ancak kimse bir balkabağıyla müzik yapmamıştır. Bundan dolayı hiçbir zaman enstrüman yapma aşamasında sıkıldığımız olmuyor.