Hülya Avşar'ın 'Hürrem Sultan'ı canlandırdığı, Cemal Hünal'ın 'Mimar Sinan'ı oynadığı '8 Ülke 8 Yönetmen ve Sinan' adlı dökümanter-drama tarzındaki filmin tanıtımı için geçtiğimiz günlerde bir basın toplantısı düzenlenmişti. Önceki gün bir araya geldiğimiz yapımcı Mahmut Özden, yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun ve senarist Cihat Zembat, filmle ilgili çıkan bazı haberlerden rahatsız olduklarını söyledi. Hünkar Kasrı'ndaki çekimler sırasında Avşar'ın yaptığı açıklamaların çarpıtıldığını ve eserden çok sanatçının 'Fatmagül'ün Suçu Ne?' dizisindeki sevişme sahneleriyle ilgili düşüncelerinin basında yer bulduğunu söyleyen üçlü, projelerinin öneminin yeterince anlaşılamamasından şikayetçi oldu. Özden, Coşkun ve Zembat; tüm dünyayı ilgilendirdiğini düşündükleri projeyi anlattılar...
TEHLİKELİ BİR KONU BU
Projenin çıkış noktası neydi?
Mahmut Özden: Projeye geçmeden önce yanlış anlaşılmalara değinmek istiyorum. Hülya Avşar'ın 'Hürrem Sultan' olarak rol aldığı, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı destekli projemizin basın toplantısından sonra istemediğimiz haberlerle karşılaştık. 'Kanuni Sultan Süleyman'ın hayatını anlatan film' dendi, projenin adı bile yanlış anlaşıldı. Ajans yetkilileri "Bu projenin 'Fatmagül'ün Suçu Ne?' adlı diziyle ne alakası var?" diye bize sitem etti. Tanıtım yapalım derken canımız yandı. Bu açıklamayı yayınlarsanız çok sevinirim.
Mahmut Fazıl Coşkun: Projeye gelirsek... Mimar Sinan'ın hayatıyla ilgili çok efsane var. Mehmet Salih Çelebi diye bir şairin Mimar Sinan'ın hayatını yazdığı kitap, senaryo oluşumuna kaynak oldu.
M.Ö: Mimar Sinan aslında çok da tehlikeli bir konu. Atatürk ve Mevlana'dan sonra adına en fazla eser yazılmış bir kişi. Biz sadece bir insanın anlattığı biyografiden yola çıkarsak tüm resmi kaçırmış oluruz diye düşündük. Osmanlı'nın kültürünü çok geniş coğrafyaya nasıl yaydığını ortaya koymak istedik.
Neden sekiz ayrı ülke ve sekiz ayrı yönetmen?
M.F.C: Belgesel sekiz bölümden oluştuğu için her bölümü ayrı ülke ve yönetmene ayırdık. Sinan'ın Osmanlı'nın hüküm sürdüğü coğrafyada birçok eseri var. Cihat Zembat: Sinan'ın yaşadığı dönem, Osmanlı'nın en geniş coğrafyaya hükmettiği dönemdir. Kanuni döneminde sayısız eser vermiş. Bu da bizim kültürümüzün dağılımı diyebiliriz. Yani İstanbul'u imar eden kültür, Avrupa'ya da pek çok eser bırakarak oranın kültürüne de katkıda bulunmuş. Projenin bir diğer çıkış noktası da bu.
M.Ö: Bizim yaptığımız iş dökümanter- drama. Projenin drama kısmını Mahmut Fazıl Coşkun çekti. Diğer yedi ülkedeki yönetmenler belgesel kısımlarını çekiyor. Oradaki eserlerin son durumunu yansıtıyorlar. Yunanistan'daki yönetmen "Sinan sadece sizin değil, bizim de sanatçımız. Biz de Osmanlı'nın mirasçısı olduğumuza göre Sinan hepimizin ortak baş mimarıydı" dedi. Dolayısıyla Mimar Sinan yerel değil evrensel bir dehadır. Kendisinden sonraki nesli etkilemiş bir okuldur.
C.Z: İtalyan çağdaşlarından çok daha mütevazı olan Sinan, Leonardo da Vinci'den çok daha üstün bir deha. Uzmanların, tarihçilerin bildiği bu gerçeği bu projeyle halka da anlatmak istiyoruz.
ÇOĞU ESER YOK OLMUŞ
Sinan'ın eserleri şu anda ne durumda?
M.Ö: Normalde biz Batı'yı sanata saygılı biliriz ama tam tersine ciddi bir düşmanlıkla Mimar Sinan'ın eserlerini yok etmeye çalışmışlar. Sonuçta bir Haçlı duygusu var. Örneğin Macaristan'da Osmanlı'ya ait bir türbe ve bir hamam kalmış sadece.
C.Z: Sadece Suriye'de Mimar Sinan'ın eserleri abide gibi ayakta.
MİMAR SİNAN KİMDİR?
1538 yılından başlayarak 40 yıl Osmanlı'da baş mimarlık yapan Mimar Sinan (1489-1588), yapıtlarıyla dünyaca ünlü bir sanatçıdır. Toplam 375 esere imza atan Mimar Sinan'ın en büyük eseri 86 yaşında yaptığı ve "Ustalık eserim" diye takdim ettiği, Edirne'deki Selimiye Camii'dir. İstanbul'daki en muhteşem eseri, kalfalık döneminde yaptığı Süleymaniye Camii'dir.