İnternet blogları samimi ve tutkulu satırlar vaat ediyor. Özellikle yeme içme üzerine olan blogların sayısı her geçen gün artıyor. "Yediğin içtiğin sana kalsın, gezip gördüklerini anlat" deyişimiz tersine dönüyor, purodan kokteyllere, pek çok kişi yediğini, içtiğini, denediğini, tariflerini internet üzerinden paylaşmayı seviyor. Fotoğraflarını kendileri çekiyor, takipçileriyle yemekler üzerine sohbetlere giriyorlar.
BAKMAYA DEĞER OLANLAR
Şarap blogları denildiğinde ilk bakılması gereken adres
kayrawinecenter. com. Bu adresin altında pek çok şarapseverin blogu bulunuyor.
kerim.kayrawinecenter.com, atolye. kayrawinecenter.com adresleri bakılmaya değer olanlardan. Örneğin gezdiği yerleri, yaptığı tadımları, gittiği mekânları tam bir günlük diliyle anlatan Esra Erzin'in Hedonist isimli blogu da bu yılın başında açıldı. Kendisi Gusto Şarap Kulübü'nde her ay dünyanın en değerli şaraplarını tattığı gibi sıklıkla gurme seyahatlerine katılan bir kimya mühendisi. "Yemek içmek ve yazmak benim özel zevklerim. Blogumda hepsini birleştirmiş oluyorum" diyor.
İYİ PURO SABIR GEREKTİRİR
İnternetteki 'damaksal' zevk dünyasının içinde puro konusunda bile bloglar bulmak mümkün. Mali müşavir Tahsin Özerden'in puro üzerine kurulu blogu yabana atılacak gibi değil.
puroamatorce. blogspot.com adresindeki günlüğü 2009 Aralık'ta yayına geçmiş, şimdiye dek 2 bin ziyaretçisi olmuş. Özerden 32 yaşında. İlk purosuyla 1996 yılında tanışmış. 2000 senesinde kazandığı ilk parayla, ilk humidorunu almış. "2000 yılında ilk kez evde odamda camın önünde puro içtim ve sonu duman faciası oldu..." diyor. Özerden son blog yazılarından birinde kendine göre en iyi puroyu şu cümleyle anlatıyor: "Alım gücünüze uygun, keyifli bir anınızda, karnınız tokken içtiğiniz ve ruh halinize en uygun puro, iyi purodur..." Daha iyi bir puro içimi için de tavsiyesi şöyle: "Şahsen ben yeni alınan bir puronun hemen içilmesine karşıyım... Biraz sabır... Günlenmeli ki, gerçek tadını göstersin bize..."
BİRA SEVENLER İÇİN...
Biraya geçildiğinde ise ilk adres koleksiyoner İlker Kara. Yurtdışında bir firmada yöneticilik yapan Kara'nın evindeki iki bin bira kutusu, şişesi, bardak altlığı ve bardağını sergilediği Birramania isimli bir sitesi var:
birramania. com. Aynı zamanda
osyrys. com/blog adresindeki blogunda da çeşitli yazılar yazmaya başlamış. İlker Kara, sitesinden ve blogundan diğer koleksiyonerlerle ilişki kuruyor, alışveriş yapıyor. Kendisine de en çok, fanatiği olduğu, İrlanda'nın kült birası Guinness ile ilgili soru sorulduğunu belirtiyor. En büyük derdi ise Türkiye'de bira çeşidinin ve markasının çok az olması.
PROFESYONELLERİ DE VAR
Blog yazarları arasında profesyoneller de var. Mimolett Restaurant'ın patronu şef Murat Bozok bunlardan biri. Bozok
muratbozok.com adresindeki günlüğünde blog yazarlığına neden başladığını şöyle anlatıyor: "Blog yazmaya başlamamın öncelikli sebebi, tecrübelerimi ve yaşadıklarımı bu yolda yürüyen arkadaşlarımla paylaşmaktı. Sadece tarif veren kitapları ve blogları soğuk bulurum. Onun arkasında neler yaşandığı, tedarikçisinden ilham anına kadar olan süreç beni daha çok ilgilendirir. Bu sebeple bu hikâyeleri anlatıyorum." Bozok'un sitesinde restoranının mönüsüyle ilgili yazılardan şefliğin yaşattığı duygulara, şarap ve yemeklerle ilgili görüşlerine kadar birçok yazı bulunuyor.
KARACİĞERİMİ TÜRK ŞARABINA ADADIM!
sarapoburu.com adresinde şarap üzerine yazan Erkan Şahan'ın sitesi 99'dan bu yana yayında.
NEDEN BU SİTEYİ KURDU?
Murat Belge'nin gezi rehberliği eşliğinde yaklaşık üç yıl boyunca İstanbul'u keşfettim. Her gün gezdiğimi, gördüğümü, yediğimi, içtiğimi fotoğrafladım. Ziyadesi ile obur olduğum için bu gezilerde epey mekânda yedim, içtim. Bir süre sonra da eş-dost telefonla ulaşır ve güzel yemek adresi talep eder oldu. Şarap tavsiyeleri de istenince işler değişti.
sarapoburu. com adresinde yazmaya başladım.
NELER YAZIYOR?
Bu aralar şarap ve şarap mezeleri gündemi işgal ediyor. Türk şarapçılığı ile ilgili izansızlık had safhada fakat bu beni o kadar eğlendiriyor ki, anlatamam. Yani "Ziyaretçi ne buluyor?" sorusunun güncel cevabı 'ukalalık' olabilir. Ayrıca bizim mutfağa sahip çıkmayanlara da eser miktarda verip veriştiriyorum.
ŞÖHRETİ ÜLKE SINIRLARINI AŞTI
Yemek üzerine internette sayısız blog var. Bunlardan biri sadece Türkiye'de değil, dünyada tanınan bir blog; Cafe Fernando. Cenk Sönmezsoy'un
cafefernando. com adresindeki blogunun 50 ülkeden aylık 250 bin ziyaretçisi var. Times Online, 2009'da en iyi 50 blog arasında onun blogunu da gösterdi. The New York Times Travel, 'Yemek Masalarında Buluşan Kültürler' başlıklı yazısında Sönmezsoy'un blogundaki tavsiyelerine yer verdi 2007'de. 2008'de ise Türkiye'de verilen Altın Örümcek Web Ödülleri'nde en iyi blog seçildi Cafe Fernando. Bu ay başında dördüncü yılını dolduran blogda yemek tarifleri var. Sönmezsoy hepsinin; defalarca denenmiş, geliştirilmiş ve mutfak bilgisi kısıtlı olan okuyucuların bile rahatlıkla uygulayabileceği hale getirilmiş tarifler olduğunu belirtiyor: "Yemek pişirmeyi deneme yanılma yöntemiyle öğrenmiş biri olarak, okurların tarifleri denerken aldıkları malzemelere, harcadıkları paraya ve daha önemlisi vakitlerine büyük saygım var."