Tiyatronun duayenlerinden Haldun Dormen, bu yılın en faal ismi desek yeridir. Hem Tiyatro Kedi'nin 'Pazar Günkü Cinayet' isimli oyununda, hem de 'Kibarlık Budalası'nda sahneye çıkıyor. 'İkinin Biri' ve 'Onlar Ermiş Muradına' isimli oyunları da sahneye koyuyor. Bir de MS hastaları için müzikal hazırlığı yapıyor. Ayça Varlıer'in rol alacağı müzikalde, MS hastalığını, eğlendirerek anlatmayı amaçlıyor. Tabii bir de sponsor bulabilirse sahneleyeceği 'Tapılacak Kadın' isimli müzikali var... 81 yaşında olan ama hâlâ genç bir delikanlı gibi yerinde duramayan Dormen'in, projelerini anlatırken gözlerinin içi parlıyor...
* 'Pazar Günkü Cinayet' oyununda ve 'Kibarlık Budalası'nda rol alıyorsunuz. Kocaeli Belediye Tiyatroları'ndaki 'İkinin Biri' ve Şehir Tiyatroları'ndaki 'Onlar Ermiş Muradı'na isimli oyunu yönetiyorsunuz. Ne kadar yoğunsunuz...
Evet, şu an tam dört oyunum gösterimde...
* Peki nasıl yetişiyorsunuz?
Yetişmeye çalışıyorum işte. İşimi sevdiğim için yorulmuyorum.
* Bu enerjiyi nereden buluyorsunuz?
Ben, Allah tarafından enerjik yaratılmış bir insanım. Her şeyi hoş gördüğüm için, herkese pozitif enerji veriyor, herkesle iyi geçiniyorum. İşimi severek yaptığım için işlerim çabuk oluyor, vakit kaybetmiyorum. Kafamda organizeyim, bir sürü lafla vakit kaybetmiyorum. Hareketi seviyorum. Koşturmaktan yaşlanmaya vakit bulamıyorum, bu da iyi oluyor.
HER YERDE UYUKLAYABİLİRİM
* Günde kaç saat uyuyorsunuz?
Ortalama beş saat. Altı olduğu zaman iyi oluyorum. Ama uyuklarım arada bir, hoşuma gider. Mesela akşamüstü 10 dakika uyuklasam, yoga gibi geliyor. Geçen gün bir ziyarete gittim, "Kusura bakmayın, ben beş dakika uyuklayacağım, çok uykum geldi" dedim, onlar konuşurken uyukladım. Bu röportaj sırasında bile uyuklayabilirim. Yıldız Kenter, "Keşke hepimiz Haldun gibi yapabilsek" diyormuş. Ayrıca kiloma dikkat etmeye çalışıyorum, vitaminlerimi alıyorum.
* 'Pazar Günkü Cinayet' isimli oyunda 'Bay Zahn' karakterini oynuyorsunuz. Böyle pısırık bir adamı oynamak nasıl bir duygu?
Evet çok pısırık, karısının baskısı altında kalmış, tam anlamıyla kılıbık bir adam. Kendini başka bir şey zannetmeye başlıyor ve tamamen değişiyor sonunda. Severek oynuyorum.
* Oyuna gelen tepkiler nasıl?
Çok beğeniyorlar, beni böyle değişik bir rolde görmekten hoşlanıyorlar. Çünkü gerçekten değişik bir rol, sıfırdan başka bir şeye dönüşüyor adam, James Bond oluyor sonunda.
* MS hastaları için de bir oyun yazıyormuşsunuz...
Oyun yazmadım da, özetini çıkarttık henüz... Bu özeti, müzikal haline getireceğim. Başrolünde de Ayça Varlıer oynayacak.
* Niçin müzikal haline sokacaksınız?
Daha eğlenceli olsun diye. Çünkü anlatmak istediğimiz şeyi, seyirciyi üzerek değil, eğlendirerek anlatmak istiyoruz. Ayça, iyi bir müzikal oyuncusu olarak MS hastasını canlandıracak. Böylelikle şarkı söyleme fırsatı da olacak. Eğitici şeyleri kapsüllüyoruz. İlaçları nasıl kırmızıya boyarlar, daha sempatik hale getirirler, biz de öyle yapıyoruz.
MS'İ HİÇ BİLMİYORDUM
* Böyle bir oyun yapmak nereden aklınıza geldi?
Benim aklıma gelmedi, bana teklif ettiler. Hastalar, bu rahatsızlığın çok farkında değillermiş, farkındalık yaratmak istediler. Yani 'Böyle bir hastalık var, onunla yaşanabiliyor, bunun bir tedavi süreci var' demek istedik. Ben de MS hastalığı hakkında hiçbir şey bilmiyordum, öğrenmiş oldum.
* Oyun ne zaman gösterime çıkacak?
27 Mart'ta, Antalya'da gösterime çıkacak.
* Niye Antalya?
25 Mart'ta Avrupa'dan gelen doktorların Antalya'da bir toplantısı olacak. Yani Avrupa'dan gelen doktorların da bu gösteriyi izlemesi sağlanacak. Zaten bu hastalıkta uzmanlaşmış bir doktor olan Ankara Hacettepe Nöroloji Bölüm Başkanı Rana Karabulut'la birlikte çalışıyoruz.
* Provalara ne zaman başlayacaksınız?
Herhalde yılbaşından sonra başlayacağız. Zaten çok büyük bir provaya ihtiyaç olmayacak, aşağı yukarı bir saatlik bir oyun olacak. Bir saatlik oyun ama bir tek Ayça baştan sona var. Ayça'nın annesini oynayan Göksel Kortay'ın ise bir sahnesi olacak.
* Bilet gelirleri belli bir vakfa veya bir yere bağışlanacak mı?
Oyuna sadece doktor, hasta ve hasta yakınları gelecek. Bu nedenle biletler parayla satılmayacak. Yani onları bilgilendirmek amacıyla yapılan bir sosyal sorumluluk projesi olacak oyun.
* Bugüne kadar kaç oyunda oynadınız?
Aşağı yukarı 120 oyunda irili ufaklı roller oynadım, son yıllarda hepsi başrol tabii... Kocaeli'nde sahneye koyduğum oyunla birlikte 182'inci prodüksiyonumu da yapmış oldum.
* Peki hayatınızda en çok yer eden oyun hangisi oldu?
Benim hayatımda en çok yer eden oyun 'Şahane Züğürtler'dir. Çünkü o oyundaki karakteri çok severek oynadım. İki kere; önce Ayfer Feray'la, ardından da Nevra Serezli'yle oynadım, her iki oyun da çok başarılı oldu.
ARKAYA BAKMAM, BİTTİYSE BİTTİ
* O rolü tekrar oynamayı düşünür müsünüz peki?
O rolü oynamak için yaşlandım artık. Oynasam yine kabul ederler belki ama ben rahatsız olurum. Aslında o karakterin fikirleri bana çok uygundu, ben de onun gibi her kalıba girebilirim, iyi bir hayat yaşamama rağmen gereken işi yaparım ve hiç gocunmam bundan. Göksel Kortay'ın benim için çok güzel bir lafı vardır; "Haldun, elektrik düğmesini çevirir gibi çevirir, hiç arkaya bakmaz, hep öne bakar" der. Doğru, arkaya bakmam ben, bittiyse bitti. Onun için böyle sağlam kalabiliyorum herhalde...