Alarko ile yollarınız nasıl kesişti…
Bizim bir üstadımız vardı maliyeden ayrılmıştı, Bir şirketin mali işlerine bakıyordu. İş hayatımın dönüm noktası, üstadıma çaya gitmem, orada buranın (Alarko) mali işler koordinatörü Midhat Bey'le karşılaşmamdır. Ondan çok şey öğrendim. Bu meslekte öğrendiğim şeylerin temelinde Hesap Uzmanları Kurulu, sonra da Midhat Bey yatar. Böyle bir tanışmamız oldu. Bir çay falan içtik. Aradan epey zaman geçtikten sonra bir gün üstadım telefon etti: 'Midhat Bey seninle görüşmek istiyor, görüşür müsün?' İş konusu hiç aklımda bile yoktu. 'Görüşelim ne olacak' dedim. Görüştük, dedi ki, 'İshak Bey'le Üzeyir Bey seninle tanışmak istiyor.' 'Olur' dedim. Kore Şehitleri Caddesi'nde oturuyorlardı. Ben de 27 yaşlarındayım. Cumartesiydi hiç unutmam. O zamanlar tam gün kapalıydı. Öğleden sonra gittim, tanıştık orada. İlk görüşmemde beni çok etkilediler. Kendimi biraz anlattıktan sonra, 'Ben devlette kalmak istiyorum' dedim. Üzeyir Bey ile İshak Bey, 'Peki. Ama hizmet etmenin devlet özel sektör diye bir şeyi yok, hizmet hizmettir. Bizimle çalışmayı düşünür müsün?' dediler. Hatırlıyorum o gün 'Bana müsaade edin, düşüneyim' dedim." O zaman tıp fakültesinde öğrenci olan eşi, özel sektöre geçmesini, "Hiç düşünme geç özel sektöre. Senin gelişmen ilerlemen için orası daha uygun olur" diye destekler. Buna rağmen üzerinde pek durmaz. Midhat Bey'den aldığı "Üzeyir Bey seninle görüşmek istiyor" telefonu Alarko yolculuğunun kapısını aralar. Eşinin desteği yine devrededir. "Eve geldim eşim dedi ki, 'Burada ne alıyorsun?' O zaman 5 bin lira. 'Neyi düşünüyorsun, limon satsan 5 bin lira kazanırsın. Sen bilirsin ama ben olsam geçerim' O söz beni çok etkiledi. Ben de ertesi gün Üzeyir Bey'e telefon ettim, 'geleceğim' dedim." Ne unvan, ne parayı konuşmuştur. Maliyeden aldığının çok az fazlası ile transfer olur. Fakat yıl sonunda çok iyi prim alır. Ayhan Bey, 33 yıldır da maaşını patronla konuşmuyor.