İngiltere'de dört, İsrail'de bir albümü yayınlandı Selda Bağcan'ın. Üstelik Mos Def isimli Müslüman rapçi, haziranda çıkan albümünde Bağcan'ın sesinden
İnce İnce Bir Kar Yağar, türküsünü kullandı. Mos Def, siyahları uyuşturucu bağımlılığından kurtarma mesajları içeren şarkısı
Supermagic için, kendi gibi protest sanatçımız Selda Bağcan'ı bilerek mi seçti bilinmez ama sözkonusu şarkı bu ay sonu verilecek, dünyanın en önemli müzik ödülü Grammy'e aday oldu. Üstelik oldukça da güçlü bir aday. Peki Selda Bağcan'ı biz ne kadar tanıyor ve biliyoruz? Bağcan kendi hikayesini anlattı.
- Müzikli yolculuğunuza gazinolarda başladınız, o kuşaktaki herkes gibi... Zeki Müren'den el almışlığınız var mı?
- Lise birinci sınıfta Ankara'nın aile gazinosu Güneypark'ta çalıyordum, Zeki Müren bile çalışmıştı o gazinoda. Yıllar sonra İstanbul'da onun başaltı olarak sahne aldım. Çok saygı duyarım Zeki Müren'e... Neyse Ankara'dan başlayayım anlatmaya, daha 15 yaşımdayım. O dönem gitarla, İspanyolca, İngilizce ve İtalyanca şarkılar söylüyordum, ortada türkü falan yoktu. Öyle bir kültürden gelmiyorum, batı müziği kültürü almış bir aileden geliyorum. Beni İspanyol Büyükelçisi'nin kızı sanıyorlar. O dönem çok ünlü oldum, kulaktan kulağa yayıldı benim sesim. Üniversite yıllarında türkülere merak saldım, türküleri artık gitarla çalıp söylüyordum. O dönem de gitar çalan kadın müzisyen yok benden başka.
- Gitardan türküye geçiş, üniversite ortamında esen 68 rüzgârının etkisiyle mi oldu?
- Şüphesiz. Benden önce o türküler söyleniyordu zaten; Cem Karaca, Esin Avşar, Barış Manço, Fikret Kızılok vardı türküleri söyleyen. Onlar zaten o rüzgârı estirmişlerdi. Ankara Radyosu Türk Halk müziği sanatçısı Saniye Can'dan feyz alırdım; o, türküleri bağlamayla söylerdi, ben dinler dinlemez gitarla aranje ederdim, söylerdim. Bu kadar büyük bir heves vardı bende. O yaşlarda öyle oluyor.
- Ama hâlâ tam anlamıyla keşfedilemediniz, sizi kim keşfetti?
- 70'li yıllarda tam anlamıyla bir çıkarma yaptım, Erkan Özerman beni keşfetti. Ankara küçük bir yer, insanlar birbirinden haberdar olur, bulur, yolunuz kesişir ve keşfederlerdi o yıllarda. Erkan Özerman da beni duymuş, İstanbul'a getirdi beni, plakçılara dinletmek için... Saner Plak'a geldik, Hulki Saner'in oğlu Adnan Saner beni beğenmedi. Karşısında çalıyorum, söylüyorum, beğendiremedim. Ankara'ya döneceğiz, uçak saatine kadar Erkan Özerman beni bir tanıdığının evine götürdü. Orada bir kadınla tanıştırdı, kadın beni teselli ediyor, 'Daha çok gençsin, önünde uzun bir yol var,' diye... O kadın Nazlı Ilıcak'tı. Geri döndüm tırıs tırıs..
DENİZ GEZMİŞ'LE SEVGİLİ DEĞİLDİK
- Sizi beğenmediklerinde Erkan Özerman da sizden vazgeçti mi?
- Yoo, o hâlâ, 'Seni dünya çapında star yapacağım. Dünya müzik piyasası Yahudilerin elinde, senin adın Zelda olacak,' deyip duruyordu. O sırada Tiyatrocu Olcay Poyraz'ın annesi Türkan Poyraz vardı, Poyraz reklamın sahibi. Onun mahpushanelerle ilgili bir programı yayınlandı TRT'de, fonunda da benim söylediğim bir türkü. O dönem Deniz Geçmiş'ler içerde. O programdaki ses bir süre gizemli kaldı herkes için. Sonrasında elimden tuttu Türkan Poyraz, TRT denetiminden Türkan Hanım'ın torpili sayesinde geçtim. Radyoda türküler çalınmaya başlayınca tam anlamıyla paraşütle inmiş gibi oldum. Beni kapılarında yalvartan plakçılar kapıya dizildi. İlk gelen plak teklifini kabul ettim. Çok da âşık olduğum biri var ona kendimi göstermem lazım. Plak çok büyük satış yaptı.
- Deniz Gezmiş'ler içerde, siz hapishanelerle ilgili bir programda sesinizle katkıda bulunuyorsunuz, adam yakışıklı, lider aynı zamanda, 'Deniz Gezmiş'in sevgilisi' söylentileri bu zamana rastlıyor herhalde...
- Evet o dedikodular, bu program üzerine çıktı. Plak da yayınlanmıştı aynı dönemde. Ama ben, uğruna plakçılara hemen 'Evet' dediğim adamla birlikteyim, Deniz Gezmiş'le tanışmıyorum bile. Ben bu söylentileri dörtbeş sene sonra duydum. Hâlâ kulise küçük kızlar geliyorlar, 'Siz Deniz Gezmiş'le çıktınız mı?' diye soruyorlar çok gülüyorum 'çıkmak' lafına. Hatta o yıllarda
Günaydın gazetesi, beni kapak yapmak istedi. Mezarlarına gidip üç karanfil bırakmamı istediler ama yapmadım çünkü adamın nişanlısı değilim ki...
- Sizin aşk hayatınız da hareketliymiş Selda Hanım...
- Ahmet Kaya'nın Magazin Gazetecileri Derneği'nin gecesinde yaşananlar benim de başıma geldi. O yıllarda CHP'li bir milletvekili sevgilim vardı. O gün de çantasında tabanca taşıyordu. Sevgilim ve bir arkadaş grubuyla Ankara'daki Marmara Otel'ine, Tanju Okan'ı dinlemeye gittik. Tanju Okan beni sahneye çıkardı bir türkü söylemem için. Çıktım,
Kızıldere'yi söyledim. 1976 senesi bu türküyü söylemek cesaret işi. Bir hareketlenme oldu salonda. Meğerse karşı partiden başka milletvekilleri varmış orada. Onlar Tanju'ya bağırmışlar, 'Sustur bu kadını,' diye. Benim milletvekili sevgilim silah çekti. Onu sakinleştirdik, olay çıkmasını engelledik. Aynen Ahmet Kaya olayındaki gibi karambol yaşadık. Tanju Okan da biraz tavizkâr konuştu. Olay büyük boyutlara gelmeden engellendi. O milletvekili sevgilimin evli olduğunu sonradan öğrendim, biz ayrıldıktan kısa bir süre sonra daha 35 yaşında bir trafik kazasında öldü, eşi geldi benimle tanıştı.
- Alımlı bir kadındınız herhalde, ünlüsünüz de erkeklerin de ilgisini çekiyor olmalı bu.
- Yok kadınsı tarafımı hiç ön plana çıkarmadım ben, çok da pasaklıydım, o dediğin gibi değildim yani, popstar değildim. Gazino dönemlerinde çok gezerdim. Böyle şeyleri herkes yaşar, her genç kızın başına gelir (gülüyor).