Türkiye enerjiye her yıl 55 milyar dolar para harcıyor. Sadece binaların tükettiği enerji ise toplam enerjinin yüzde 40'ına denk geliyor. Rakamlarla bakıldığında enerji sarfiyatının ne kadar olduğu daha iyi gözler önüne seriliyor. Sadece binalardan sağlanan tasarrufla ise yüzde 50 oranında tasarruf edilebiliyor. Bu amaçla İstanbul'da bu hafta başında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın desteğiyle Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği tarafından ilk defa düzenlenen Uluslararası Yeşil Binalar Zirvesi'nde de binalardaki enerji tasarrufu ile cari açığın bile kapatılabileceği ve kullanılan sağlıklı malzemelerle hem bina hem de insan ömrünün nasıl uzatılabileceği gündeme geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın gündeme getirdiği "Eski binalar enerjiyi savuruyor" cümlesi ise toplantılar sonunda tüm sektörün aklına kazınan sloganlardan biri oldu. Bakan Bayraktar'ın müjdesini verdiği yeşil bina ve doğa dostu malzemelerle proje yapanlara teşvik sözü ise inşaat sektörünün gelecekteki gündem maddesini oluşturacak.
10 BİN BİNA TASARRUF BELGESİ ALDI
8-10 milyon bina stoğunun bulunduğu Türkiye'de 2011'den bu yana 10 bin bina enerji tasarruf belgesi bulunuyor. Yapı stoğunun 2.5 milyonunu ise yeni binalar oluşturuyor. Son dönemde adını sıkça duymaya başladığımız yeşil bina kavramı ise farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Enerji tasarruflu pasif evler, geri dönüşümlü malzemeler yerine çevreye hiçbir zararı bulunmayan malzemeden üretilen konutlar bunlar arasında geliyor. Doğa dostu malzemelerle inşaatın ömrü uzarken insan sağlığına verilen zarar azalıyor. Bu malzemelerle yapılan binalara güneş, yağmur, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynakları da eklenince yeşil ev ortaya çıkıyor. Şimdilik sadece kulaklarımızın aşina olduğu bu kavram, yakın gelecekte hayatımızı yönlendirecek evlerin de temelini oluşturuyor.
PASİF EVLER CARİ AÇIĞI DÜŞÜRECEK
Özellikle
Avrupa ülkelerinde yaygınlaşan pasif ev teknolojisi de geleceğin evleri kavramını şekillendiriyor. Standart evlerde aynı maliyetlerle üretilebilir hale gelen sistemler sayesinde geleneksel binalara göre yüzde 95 daha az yakıtla enerji masraflar sıfıra indiriliyor. Pasif ev projelerinde binalar güneşe göre konumlandırılıyor. Bu teknolojide mimariye göre tasarım değil, enerjiye göre tasarım belirleniyor. Pasif evler, uygulanan projeye göre enerjisini üretebilme kapasitesiyle enerji sarfiyatını ortadan kaldırıyor. Ancak dünyada pasif evlerin sayısı 25 bini bulurken Türkiye'de İZODER, İMSAD gibi çeşitli derneklerin pasif ev teknolojisi ile ilgili çeşitli çalışmaları bulunmasına karşın, pasif ev teknolojisi hiçbir inşaat projesinde yer almıyor. Akcor Havalandırma Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı Nedim Zalma,"Pasif evler iklimlendirme için harcanan tüm enerjiyi ortadan kaldırıyor. Evlerde kullanılan aydınlatma, beyaz eşya gibi elektrikle çalışan araçların enerji harcamaları düşüyor ve tasarruf sağlanıyor. Pasif ev teknolojisinde gelişmiş olan ülkelerin yükselen enerji maliyetlerinden kar ederek ekonomik bir avantaj sağladığını görüyoruz. Türkiye'de 2010 yılındaki 72 milyar dolarlık cari açığın 34 milyar dolarlık kısmı net enerji ithalatından geliyor. Binaların kullandığı enerji tutarı 13 milyar dolar civarında. Türkiye'de pasif ev teknolojisi uygulanması sonucunda enerji tasarrufu sağlanarak cari açığın düşmesi çok daha kolay olacak" diyor.
ZARARSIZ ÜRÜN KULLANIMI TEŞVİK EDİLİYOR
Eskiyen binalar ve artan enerji tasarrufu konut üreticilerini insan sağlığa zarar vermeyen ürünlere yönlendiriyor. Bu amaçla Rotterdam School of Management öğretim üyesi Prof. Dr. Michael Braungart tarafından geliştirilen Beşikten Beşiğe (Cradle to cradle) sistemi de inşaattan evlerde kullanılan tekstile kadar insan sağlığına zarar vermeyen maddelerin hayatımızda kullanılmasını içeriyor. Uluslarası halı üreticisi Desso tarafından Türkiye'ye getirilen bu sistemin dört mevsimle ilişkilendirilerek bu döngüyü dört aşamada gerçekleştiriyor. Desso Türkiye Temsilcisi Ziya Başıbüyük sistemin temel prensibinin diğer sistemler gibi "daha az zehirli madde" ya da "nispeten daha doğa dostu ürün" kullanmak değil, tamamen zararsız ve yüzde 100 geri dönüştürülebilir ürün kullanmak olduğunu söylüyor. 1998'den beri üretilen ürünler tarafından yaratılan enerji tüketimini de yüzde 23 oranında azaldığını, paketleme sürecinde kullanılan yüzde 40'ı geri dönüştürülmüş ürünlerden oluştuğunu söylüyor.
'HÜKÜMETİN İLGİSİ UMUT VERİCİ'
Braungart, bu yaklaşımın asıl amacı, ürünleri tekrar kullanmak ya da ürünlerin biyolojik veya teknik yöntemlerle, doğaya ve insan sağlığına zarar vermeden çözünmesini sağlamak olduğun söylüyor. Doğaya ve insan sağlığına zararsız ürünlerin kullanımını hükümetin de çok önemsediğini söyleyen Braungart, Ekonomi Bakanlığı ile de bir görüşme yaptıklarını söyleyerek bina yapımında hem maliyetleri azaltan hem de sağlıklı malzemelerin kullanılması konusunda hükümetin verdiği önem nedeniyle Türkiye'den umutlu olduklarını söylüyor.