Son iki yıldır sessiz sedasız yayın yapan bir eğitim ve gençlik kanalı var. Adı Ztv. İzleyici kitlesi giderek genişleyen ve internet sitesinin üye sayısı 50 bine yaklaşan bu kanal, özellikle maddi durumu dershaneye gitmeye ya da özel ders almaya elvermeyen öğrencilerin imdadına yetişiyor. Ancak kanalın hedef kitlesi sadece SBS'ye ya da üniversiteye hazırlanan öğrenciler değil. Dil öğrenmek isteyen ev kadınları da, KPSS'ye hazırlanan memur adayları da Ztv'de kendilerine göre dersler ya da özel programlar bulabiliyor. Uydudan ve D Smart 73. kanaldan yayın yapan kanal, ayrıca www.ztv.com.tr'den de izlenebiliyor. MediaSa Media Group bünyesindeki kanal, şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan'ın sosyal sorumluluk projesi fikri olarak ortaya çıkmış. Kendisiyle kanal hakkında görüştük.
- Demet Hanım, nasıl ortaya çıktı böyle bir kanal kurma fikri?
- Benim rahmetli babam (Hacı Sabancı) hep eğitim konusuna eğilirdi. Biz Adana'da otururduk ama çevre illerin valilikleriyle de irtibata geçer, eğitim konusundaki ihtiyaçları öğrenirdi. Sonra bunları rapor haline getirir, Sabancı Vakfı'na sunardı. Öncelikli olanlar belirlenir, ona göre çalışmalar yapılırdı. Tüm bu görüşmeler mesai saatleri dışında olduğu için çocukluğumdan beri bunlara şahit olurdum. O yüzden ben de ülkedeki pek çok sorunun çözülmesi için hep eğitimin gerekliliğine inandım ve bir sosyal sorumluluk projesi olarak bu kanalı hayata geçirdik. Bu kanalın amacı SBS ile LYS ve YGS (eski ÖSS) sınavlarına öğrencileri hazırlamak. Hatta KPSS' ye hazırlanan kişilere eğitim vermek. Ayrıca gençlere yönelik programlar, okul öncesi eğitim, ebeveyn eğitimi programları var. Yabancı dil eğitimi de veriyoruz. Aslında başta biz de bu kadar geniş bir mecra olacağını hesap etmemiştik. Sadece derslerin yayına hazırlanması bile çok ciddi zamanımızı aldı. Bir dersin çekimi, montajı, grafiği yaklaşık beş saat sürüyor. Toplam 3 bin ders çekilmiş. 15 bin saat eder. Güne vurduğunuzda 625 gün yapıyor.
İNTERNETTEN DE İZLENİYOR
İlk başladığımızda Ztv benzeri bir örnek yoktu. O yüzden öncelikli olarak ciddi bir danışma ekibi kurduk. Konularında uzman eğitmenlerle... Yayın ve kreatif ekibimiz de çok deneyimliydi. Danışmanlarımız ve yayın ekibimiz bir araya geldi. Günlerce çalışıldı. Bu arada izleyicilerin televizyonda kaçırdıkları dersleri yine ücretsiz takip edebilecekleri www.ztv.com.tr internet sitesi kuruldu. Sitenin aylık 150 bin ziyaretçisi var. Üye sayısı 50 bine yaklaştı.
- Neler var kanalda? Mesela ebeveyn eğitimi dediniz?
- Evet, Prof. Dr. Bengi Semerci'nin bizim için hazırladığı bir program. Anne-babalara, çocukların doğumundan okul çağındaki dönemine kadar yapılması gerekenleri anlatıyor. 13 bölümlük bir program. Çocukların okul seçimi, oyuncak seçimi, iletişim gibi konular var. Biz 24 saat yayın yapıyoruz. Sloganımız 'Eğitimde fırsat eşitliği'. Yayın akışında yüzde 70' lik bölümü dersler tutuyor. Ama sürekli dersler yok. Dersler arasına komedi skeçleri koyuyoruz, müzik koyuyoruz...
Başarı Hikâyeleri diye bir programımız var.
Rota Kampus diye üniversiteleri tanıtan bir programımız var. Rehberlik saatlerimiz, takı tasarım programımız bile var. İngilizce derslerimize yakında Fransızca ve Almanca dersleri de eklenecek. Fakat şu an 24 saat bize yetmiyor. Çünkü tekrarlar yapmak zorundayız her derste. Şimdi kanalı ikiye ayırma planı var. SBS'ye hazırlanan gençler için ayrı, üniversiteye hazırlananlar için farklı bir kanal.
- Eğitmenler nasıl seçildi?
- Konusunda uzman öğretmenleri bulduktan sonra onları küçük bir eğitimden geçirdik. Çünkü TV karşısında ders anlatmak farklı bir şey. Derslerin hazırlanması da okullardan çok farklı. Çocuklarla birebir karşılıklı olmadığımız için, onların ilgisini çekecek görseller çok önemliydi. Çeşitli grafik ve animasyonlarla görselliği zenginleştirdik. Okullarda dersler 40 dakika. Yaptığımız araştırmada çocuklarda 20 dakikadan sonra dikkat kaybı olduğunu gördük. Biz de her dersi 20'şer dakikalık programlara göre hazırladık. Müfredat tamamen Milli Eğitim Bakanlığı'na paralel gidiyor.
- Öğretmenlerin profili nasıl?
- Eğitimcilerimizin genç olmasını istedik ki çocuklar onları bir ağabey, abla gibi görsün. Konuşma şekliyle, giyimiyle bir idol olarak görsünler. O yüzden giyimleri de daha rahat, casual. Ben evde çocuklarıma soruyorum, birkaç kere bana bazı hocalarımızın ses tonunun biraz daha farklı olması gerektiğini söylediler mesela. Zaman zaman espri yapmasını bekliyorlar. Stüdyonun renklerini de daha canlı yaptık ayrıca.