Türkiye'de son yıllarda satranca ilgi artıyor. Hem okullarda satranç ders oldu hem de altyapıya büyük önem veriliyor; ancak satrançta en önemli unvan olan 'büyükustalığa' erişebilen yeni bir isim yıllardır yetişmiyordu. Suat Atalık'tan sonra ikinci bir büyükusta çıkartamayan Türkiye'de satrancın yeni profesörü, 28 yaşında kazanması gereken son oyunu da başarıyla bitirip, gereken tüm koşulları yerine getiren Kıvanç Haznedaroğlu oldu. Suat Atalık ve Türk vatandaşı olmasa da milli takımda yarışan Mikhail Gurevich'ten sonra Türkiye'nin üçüncü büyükustası olan Haznedaroğlu'nun boş zamanlarında en büyük zevki futbol maçı izlemek ve kitap okumak.
- Satranca nasıl başladınız?
- 6-7 yaşlarındayken satrancı seven matematik öğretmeni amcam, ağabeylerime oyunu öğretiyordu. Ben de küçük kardeş olarak karışmak istedim, ama beni uzaklaştırdılar. Babam da hevesim kırılmasın diye taşların hareketlerini öğretti, ama o ara misket gibi taşları birbirine atmaya çalışırdım. Sonra ilkokul öğretmeni beni bir turnuvaya soktu ve yaş grupları Ankara birincisi oldum.
- Daha ilk turnuvadan birinci mi oldunuz?
- Evet, ama devamı kolay olmadı. İlk turnuvamdan sonra eski Türkiye şampiyonlarından Ali İpek bana Capablanca'nın
Satrancın Esasları kitabını hediye etti. Sonra o dönem federasyon başkanı olan rahmetli Kahraman Olgaç "Türkiye Şampiyonası'nda ne yapacaksın?" diye sorunca ben de hemen birinci olacağım dedim; ama 14. oldum. O dönem rekorları ve şampiyonluklarıyla gündemde olan Naim Süleymanoğlu'nu kendime örnek alırdım. O ara o kadar çok satranç çalışırdım ki, ailem beni zorla evden çıkarırdı. İki yıl sonra yaş gruplarındaki ilk Türkiye Şampiyonluğu'mu kazandım ve arkasından 16 tane daha geldi.
- Büyükusta olma hedefinizi ne zaman seçtiniz?
- Kimse satranca başlarken büyükusta olacağım demez, zaten büyükusta nedir bilmez. 1997'de Ankara'ya gelen Karpov'un hocası ve dünyada ilk beşe kadar yükselmiş Evgeni Vasiukov bu hedefi aklıma soktu. Haftada bir Zeka Vakfı'nda Ziya Ahmedov'un tercümanlık yaptığı dersler ve bir gün de bire bir buluşmalar olurdu, ama ben oyunlar tercümansız inceleyebileceğimiz kadar Rusça öğrenip haftada beş gün ona gitmeye başladım. Satranç kültürünü ondan öğrendim. Beraber bir oyunu üç saat incelediğimiz olurdu.
HANGİ MESLEĞİN GARANTİSİ VAR Kİ!
- Şu anda öğrencisiniz değil mi?
- Evet, Hacettepe Üniversitesi Hidrojeoloji Mühendisliği okuyorum. Okulla satrancı yürütmek zor oluyor; çünkü bölümün alan dersleri bütün gününüzü alıyor. Sonra akşam eve döndüğünüzde de çalışmak zor. Üniversiteyi bu sene bitirmek istiyorum.
- Satrançtan para kazanabiliyor musunuz?
- Ders vererek evet. Yaş gruplarında milli takıma girebilecek seviyedeki çocuklarla bire bir ilgileniyorum. Federasyondan eskiden maaş alıyorduk. Şimdi büyükusta olunca federasyondan ödül alacağım ve zaten kimi turnuvalarda masraflarımız karşılanıyor. Büyükustalık yolundaki son normumu aldığım turnuvaya da hocalık yapmam için Lefkoşa Satranç Kulübü sayesinde gittim.
- Satranç oynayarak geçinebilir misiniz?
- Hayır, ama hangi meslekte geçineceğini rahatlıkla söyleyebilirsiniz ki? En azından artık büyükusta olduğum için dünyanın her tarafındaki turnuvalara davet edilebileceğim.
- Büyükusta olmaya giden yolda size kimler destek oldu?
- Başta ailem ve kız arkadaşım. Federasyonun yıllardır verdiği destek inkâr edilemez. Zaman zaman fikirlerimiz ters düşse de bana desteğini esirgemeyen milli takımlar menajeri Özgür Solakoğlu ve son dönemde bana eksiklerimi gösteren antrenörümüz Efstratios Grivas'ın payları büyüktür. Satrançseverlerin bana gösterdikleri ilgi bana hep moral oldu.
- Ailecek satrançla ilgilisiniz değil mi?
- Tayfun ağabeyim benden sonra turnuvalarda oynamaya başladı, hakemlik yaptı şimdi de antrenör. Taylan abim de bir turnuva katıldı ve çok iyi başladı, ama sonunu getiremedi. Babam, hakem oldu, Türkiye Satranç Federasyonu'nda asbaşkanlık yaptı. Ayrıca Ankara'da Haznedaroğlu Satranç Kulübü'nde öğretmenlik geçmişi olan babam, ağabeyim ve ben ders veriyoruz.
AMACIM İDOL OLMAK
- İzmir'deki bir turnuvada oynadığınız bir oyunda büyükusta olacağınız kesinleşti. O oyuna çıkarken heyecanlandınız mı?
- Evet, normalden daha çok stresliydim. Rakibim (Fethi Apaydın) da iyi bir oyuncu. Konsantre olmakta çok zorlandım ve maç sırasında berabere olacak gibiydi. O sırada eğer kaybedersem büyükusta olmak için kaç reytinge ihtiyacım olacağını hesaplıyordum.
- Oyun bittiğinde aklınızdan neler geçti?
- Bulutların üstünde gibiydim. Zaten kutlamaktan İzmir'de iyi bir turnuva oynamadım. Her akşam yemeklere çağrıldım, maç sırasında bile benle fotoğraf çektirmek isteyenler çıkıyordu...
- Şimdiki hedefiniz nedir?
- Önce okulu bitirmek. Sonra da her açıdan örnek olmak. Türk satrancının lideri yok. Suat Atalık öncü olabilirdi ama olmadı veya olamadı. Kimseyi suçlamak istemiyorum ama benim hedefim arkadan gelen gençlere de örnek olup eğer bir satranç ekolü olacaksa o hedefe yardım etmek.
- Başka büyükusta adayı var mı Türkiye'de?
- Mustafa Yılmaz ve Emre Can en ciddi adaylar. Barış Esen ve Mert Erdoğdu da unvana yakın. Mert iyi gidiyor, ama benim ilk normumu almadan önce yaşadığım şanssızlığı yaşıyor. Çizgiyi bir kere aşarsa gerisi gelir. Umut Atakişi ve Yakup Erturan da satranca yakın oldukları sürece büyükusta adayları.
STRESİN İLACI KİTAP OKUMAK
- Turnuvalarda stresle nasıl baş edersin?
- Maçlar genelde öğleden sonra olur, sabah kahvaltı ve hazırlıktan sonra öğlen yemeğine kadar kitap okurum. Özellikle sürükleyici romanlar strese iyi geliyor. Stephen King'in bütün eserlerini okuduğumu sanıyorum. Atatürk hakkında çok okumuşumdur. Çok stresliysem, iyi oyunculara karşı oynadığım güzel oyunlara da bakarım. Oyunlarda aklıma takıldığı için pek müzik dinlemem.
- Satrançta başarının sırrı nedir?
- Tek başına yeterli değil ama en önemlisi çalışmak. 2001'de Antalya'da Krum Georgiev adlı bir büyükustayla üç ay boyunca incelediğim bir açılışı oynamıştık. O maçı kazanıp, sonra bilgisayar programıyla oyunumu incelediğimde, doğru oynadığımı görüp sevinmiştim.