Film 'Mustafa Kutlu'nun ölümsüz eseri'nden alınmış imiş. Ben pek bilmiyorum. Özetle, 1940'lı yıllarda başlayıp görünüşe göre 70'li yıllara dek uzanan bir hikaye söz konusu. O yıllarda dedesiyle birlikte Bulgaristan'dan göç edip Eyüp'e yerleşen, eğitimi olmasa da tam bir bilge olan, 'ruhen sosyalist' ve gerçek bir hak arayıcısı Bulgaryalı Ali'nin öyküsü bu. Oğlu Mustafa'nın gözlerinden anlatılmış. Ali yazlık sinema sahibinin kızı Münire'yle sevişip evleniyor ve oğulları doğuyor. Ancak Münire doğum gecesi ölüyor. Bir yandan oğlunu büyütmeye çabalayan genç adam, kendisine çeşitli işler buluyor. Ama hepsinde aksilikler oluyor ve de baba-oğul kasaba kasaba dolaşıyor. Mustafa ise bu kendine özgü babanın sevgisini hatırlayıp bizlere anlatıyor. Aslında güzel bir hikaye, ilginç bir dönem filmine yol açabilecek bir malzeme. Ancak öncelikle senaryo aşamasında adeta katledilmiş. Senaryo yazarı, bu çağda bunca melodramı seyircisine yüklemekten hiç çekinmemiş mi? En bayağı bir TV dizisi üslubuyla yazılmış olan senaryo, her şeyiyle çok naif ve çok abartılı. Öyle ki, film hemen hiç bir anında yaşamıyor, hikaye gerçek gibi durmuyor. Hele o 'kötüler'... Hamit Sami Çınar ortaokulunun insafsız müdürü, bir başka kasabanın çıkarcı belediye başkanı ve de maşası olan kriminal zabıta amiri, Dostoyevsky'yi 'solcu' sayıp yasaklayan bir Cumhuriyet savcısı, yeğeni sarhoş Selami gibi en azından beş kötü adam, sanki aynı karakterin çeşitlemeleri gibi duruyor. Hiçbir nüans ve incelik taşımadan... Filmin temel entrikaları, onların anlamsız kötülüğünden besleniyor. Onca karmaşık bir dönemde, toplumsal çelişkileri, sınıfsal çatışmaları ve ideolojik zıtlıkları tümüyle bir yana itip, herşeyi bir avuç kötü insana bağlamak nasıl bir iş? Belki asıl yapıtta da böyleydi. Ama 2012 yılında çekilen bir filmde, bu malzemeyi çağdaş kılmak, yazar ve yönetmen ikilisinin ilk görevi olmamalı mıydı? Oyuncular da muhtelif. Kenan İmirzalıoğlu aslında imkansız bir karakteri star karizmasıyla biraz kurtarıyor. Ama ötekiler, abartılı ya da yüzeysel karakterlere teslim olmuş. Hele olgun yaştaki Mustafa'yı oynayan Ushan Çakır, o yılların taşrasında hep daracık pantolonları ve gömlekleriyle dolaşıp dururken, Bulgaryali Ali'nin oğlundan çok defile için gelmiş bir mankeni hatırlatıyor. İstenen bu muydu? Velhasıl film olmamış. Çekimlerdeki özen ve teknik olgunluk da bu hataları bağışlatamıyor. Ve Osman Sınav, saygın sinema/TV kariyerinin diplerine iniş yapıyor.
UZUN HİKAYE *
Yönetmen: Osman Sınav Senaryo: Yiğit Güralp Görüntü: Vedat Özdemir Müzik: Ulaş Özdemir Oyuncular: Kenan İmirzalıoğlu, Tuğçe Kazaz, Ushan Çakır, Altan Erkekli, Güven Kıraç, Zafer Algöz, Cihat Tamer, Mahir Günşiray, Batuhan Karacakaya, Elif Atakan, Mustafa Alabora