Anadolu'nun
hemen her yerinde yerel gazozlara rastlıyoruz. Yörenin firmaları tarafından hazırlanan gazozlar, o çevrenin çay bahçesinde ve kahvehanelerinde satılıyor. Her yörenin suyuna göre tadı değişen, farklı aromalarla hazırlanan bu gazozlardan Türkiye'de 60'a yakın çeşit bulunuyor. Bu yüzden günümüzde pek çok kişinin çocukluk hatırası da çay bahçesi ya da sinemada gazoz içerken, yanında da leblebi yemek... İstanbul'da ise gazoz giderek daha az tercih edilir oldu. Ama artık İstanbul'da da hem gazoz keyfi yaşamak hem de yerel gazozları tatmak mümkün. Taksim'de açılan Avam Kahvesi'nde Anadolu'nun dört bir yanından gelen 15 çeşit gazoz sunuluyor. Üstelik yanında leblebisiyle birlikte...
YEREL MARKALAR YAŞATILMALI
Gazozlar arasında yok yok. Ankara'dan Mersin, Adana'dan Bade, Safranbolu'dan Bağlar, Bodrum'dan Bozdağ, Bodrum'dan Bodrum, Salihli'den Bozdağ, Urfa'dan Çiriş, Yudum, Elit, Akhisar'dan Dört Mevsim, Malatya'dan Kayısı Kola Adapazarı'ndan Neşe, Niğde'den Niğde, Kırşehir'den Özbağ, Ordu'dan Ufuk, Bursa'dan Uludağ, Denizli'den Zafer, Adana'dan Zaman gazozları Avam Kahvesi'nde satılıyor. Meraklısına gazoz kapakları koleksiyonu bile bulunuyor. Mekanı kuran ve gazozları getiren Barış Aydın, her gittiği yörede farklı gazozları tadan bir meraklı. Amaçlarının geçmişe dair güzel duyguları hatırlatmak ve büyük içecek firmalarına karşı direnmekte olan bu yerel markaların yaşatılmasının desteklenmesi olduğunu söylüyor. Onun için gazoz ve leblebi çok şey ifade ediyor: "Gazoz, çocukluğunu 1970'li ve 80'li yıllarda yaşayanlar için çok güzel anılar taşıyor. Biz gazoz ve leblebiyi sunarak, aslında o dönemden kıymetli bulduğumuz şeyleri ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Gazozu bize iyi şeyler hatırlattığı için seviyoruz. Çay bahçesine gidip pipetle onu köpürtmek, bitmesin diye az az içmek ya da içine leblebi doldurup öyle içmek... Bütün bunları hatırlattığı için kıymetli gazoz. Burada farklı farklı yörelerden gazozları satarak onları daha geniş bir kitlenin tanımasını sağlamak istiyoruz." Müşterilerin çoğu gazozları görüp seviniyor, bir kısmı da kendi memleketinin gazozunu soruyor. Zaten Aydın'ın amacı da daha çok çeşit gazoz tanıtarak satışını gerçekleştirmek. Ancak 60 çeşit gazozu getirtmek için önemli bir engeli var: Depozito... Aydın bu engeli şöyle anlatıyor: "Gazoz firmaları, yeni cam üretemediklerinden depozitolu satış yapıyor. Şişeleri İstanbul'dan geri göndermek de kolay olmadığı için gazozları getirmek zor. Ama biz daha çok gazoz getirmek için uğraşıyoruz." Aydın, yerel gazoz üreticilerinin İstanbul'dan böyle bir teklif alınca çok mutlu olduklarını söylüyor. Hatta gazoz gönderenler, İstanbul'da gazozlarının satılacağını duyunca o kadar sevinmişler ki, ilk seferde ücret almamışlar. Aydın, "Zaman ve Bozdağ'ın üreticileri, gazozların İstanbul'da satılacağını duyunca ücretsiz göndermek istediler. Çünkü çoğu firma gibi onlar da ilk kez böyle bir teklifle karşılaşmanın mutluluğunu yaşadılar. Ama ben 'Bunları satıp para kazanacağım sonuçta,' deyince para almaya razı oldılar. Böylece çok da ilginç dostluklarım oluştu," diye anlatıyor. Gazoz işinde olan firmaların çoğu, 1930'lu yıllardan beri bu işi yapan aile şirketleri. Gelelim gazozların farklarına... Bu kadar çok çeşitte gazoz olmasının sebebi, tadının meyvesine, gaz miktarına, şekerine ve yörenin suyuna göre değişebilmesi. Bağlar, Kayısı Kola, Ufuk gazozu limonlu, Bodrum gazozunda ise Bodrum mandalinasının tadı var. Bozdağ, Neşe, Özbağ, Zafer gazozu çilekli, Dört Mevsim, Niğde gazozu frambuazlı, Zaman gazozu ise karışık meyveli.
BU BELGESEL DE 'KAPAK OLSUN '
Avam Kahvesi'nde gazozlara meraklı olanlar için bir de belgesel gösterimi yapılacak. Aralık ayında gösterilecek Kapak Olsun belgeselini, Burak Serkan Çetinkaya yönetmiş. 30. İstanbul Film Festivali'nde de gösterilen belgesel, 1930'lu yıllarda Türkiye'de gazoz üretiminin nasıl başladığını, 1960'lı yıllarda yerel gazoz üreticilerinin sayısının nasıl bine ulaştığını ve bu markaların daha sonra nasıl yok olduğunu anlatıyor. Belgeselde gazoz üreticilerinin röportajları da bulunuyor.